16. bölüm

1.3K 49 6
                                    

Alaaddin omzunda ki sızıyı hissetmeye başladığında uykusu iyice hafiflemiş uyanması an meselesi olmuştu.

Uyku ile uyanıklık arasında sıkışıp kaldığı anlarda hep Gonca vardı gözlerinin önünde.

Kanlar içinde uç pazara geldiği gün.
Bakışlarında ki kırgınlık , tutuşlarında ki güçsüzlük.

Bacağından vurduğu , ortağın Gonca olduğunu öğrendiği gün. Daha doğrusu ilk defa yüzleştikleri gün."Haberin yok Alaaddin. Ardında kalan o enkazdan haberin yok. Şu açtığın yaraların bile bendeki kıymetini bilmezsin."

Mektubu kulaklarında çınladı.
Gönlümde olmayan bir adamın koynunda çürüteceğim ömrümü. Ona evlatlar vereceğim.

"Gonca" Acı dolu fısıltısı öyle kısık bir tondaydı ki kendisi bile duymadı sesini.

Sol kolundan sürükleyerek sevdasını ondan kaçırdıklarını hatırlıyordu.

Boğazına dayanan pusat. Dudağının kenarındaki kan lekesi.

Onu götürürken hem kırık kolundan tutmuşlardı hemde sol ayağı aksadığı halde hızla sürüklemiş acı dolu inlemelerine kulak asmamışlardı.

Goncanın gülüşleri , acı dolu feryatları birbirine karıştığı anlarda boğuluyormuş gibi derin bir nefes alarak açtı gözlerini.

Etrafına bakındı. Taş duvarlar , gün ışığını odaya taşıyan pencereler , saatlerdir acı içinde kıvrandığı döşeği.

Saraydı burası. Odasındaydı Alaaddin.

Omzundaki kudretli acıyı umursamayarak doğruldu yattığı yerden Üstünü giyindi hızla.

Odasından çıktığı gibi anasını gördü kolidorda. Anası kendisini görünce şaşkınlıkla kendisine bakmış , yanına gelmişti.

"Oğul ne deyu ayaklan-" kesti anasının sözünü sabırsızlıkla.

"Ana Gonca... Gonca Moğol itinin elinde" anası önce söylediklerini idrak edememiş olacak ki bir şey söylemedi lakin sonra yutkundu gözlerini kaçırarak.

Anladı Alaaddin anasının bir şeyler bildiğini.

"Oğul... Sen saraya getirildikten sonra ardından Germiyanlar geldi. Mehmet bey... Bacım nerede diye ünledi. Saatlerdir atan da Germiyan da Goncayı arar amma bir haber yoktur." Yüreği ağırlaştı Alaaddinin elini göğsüne koydu. Ayakta durmaya kudreti yetmezmiş gibi sendeleyerek geriye gitti bir duvara yaslandı.

Boğulur gibi derin derin nefesler alıyor anasının yardım çığlıklarını , ismini zikreden sesini işitmiyordu. "Ne dersin ana." Dedi yaslandığı duvarın dibine çökerken.

"Benim... Benim sevdam nerededir ana ne haldedir." Goncayı düşündükçe kalbi ağrıyor nefes alması zorlaşıyordu.

Ruhu öyle bir ızdırap içinde kıvranıyordu ki bedeninde ki acıyı hissetmedi bile.

Aklını duyduğu anların birinde Goncanın onu beklediğini , vaktin dar olduğunu yıkılacak zamanın olmadığını haykırıyordu zihni.

Ayağa kalktı zorlanarak. "Oğul..." Endişeyle ona seslenen anasına baktı önce sonra onu taşımak için gelen Baysungur'a.

"Eyiyim ana. Eyiyim kendimi kaybettim bir an." Diyerek geçiştirdi anasını.

"Alpları topla Baysungur. Uçlarda altına bakılmadık taş bırakmayağız." Dedi nefesini düzene koymaya çalışırken.

Saraydan çıktığı gibi atını istedi Alaaddin. Dakikalar içinde toplanan alplara baktı. "Gonca'yı bulmadan saraya dönmeyeceğiz. Uçlarda ayak basılmamış yerlere kadar bakacaksınız" diye ünlendi sert bir üslupla.

ALGON Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin