SU YEŞİLİ

48.9K 2.1K 236
                                    




SU YEŞİLİ

Renkli Rüyalar Oteli-Teoman

DELÂL

Benimsin demiştin, bende seninim

Yıllar önceydi, çok da güzeldi şimdi düşününce

Benimsin demiştin, bende seninim

Renkli rüyalar otelinde                     

Babaannem tüm öğrencilik hayatım boyunca bana hep tam olarak şunları söyledi; aynı anda birkaç iş yapamazsın ya aklını karıştırır ya işini, o yüzden hep tek bir şeye yoğunlaş. Ya televizyon izlersin ya kitap okursun ya ders çalışırsın ya da müzik dinlersin. Senelerce babaanneme -tıp fakültesini kazanıp okuduğum o altı seneye dört senelik uzmanlık eğitimini de ekleyin- müziğin ya da bir dizinin beni etkilemediğini hiçbir zaman anlatamamıştım.

Şimdi aracın basından müzik son ses yükselirken araba sürdüğümü görse muhtemelen ya sağa çek derdi ya da müziği kapatırdı. Yaşım otuza vururken, dünyada sadece birkaç sayılı profesörün gerçekleştirdiği komplike (karmaşık) bir çoklu organ naklini, imkanların neredeyse ıssız bir adayla yarışacağı doğunun izbe bir hastanesinde tüm riskleri alarak -meslekten ihraç en kötüsü olurdu- gerçekleştirdiğimde mailime onlarca özel hastaneden düzinelerce teklif yağmıştı. Senelerce neredeyse el sürmediğim hekimlik maaşının büyük kısmını altımdaki spor arabaya yatırdığıma ise hiç pişman değildim. Babaannem Türkiye'nin sayılı zenginlerinden değildi ama maddi durumu oldukça iyiydi. Babasından kalma toprakları vardı, bir kısmı ekip dikiliyordu ve yine hatırı sayılır bir kısmı da yapılandırılmıştı. Büyük bir plaza sahibiydi yine de asla ne böbürlendiğini ne de parasını evladının üzerinde güç unsuru olarak kullandığına şahit olmamıştım öyle ki tek çocuğu babamdı ve ona kuruş dahi vermemişti. Onun en sevdiğim özelliği ise parası değil bana öz anne babamın yapmadığı ebeveynliği yapacak kadar beni çok sevmesiydi. Veli toplantılarında boynumu bükük bırakmaması ya da ben evimizdeki tekli koltuğa sığmayacak kadar kilo aldığımda öz annem gibi aşağılamak yerine bana merhametle yaklaşmasıydı.

Anne ve babam ben daha ilk okula başlarken, anlaşamadıklarını nihayet anlamış ve büyük patırtılar eşliğinde boşanmışlardı. İkisinin de yaptığı yeni evliliklerinden başka çocukları vardı ve ben zaten en başında istenmeyen bir gebelikle bir anda ortaya çıktığım için onlar resmi olarak ayrılmadan çok önce zaten babaanneme terk edilmiştim. Önceleri bahane çocuğumuz kavgalarımızı görmesin idi sonra ise ortak bir noktada olması daha sağlıklı olur oldu ve nihayet ikisi yeniden evlendiklerinde de yeni eşim başka birinin çocuğuna ebeveynlik yapmaya istekli değil gibi bir altın vuruşla terk edilmişliğim kesinkes tescillendi. Bense bu bahaneleri senelerce sessizce izlerken, durmadan yiyor, yedikçe şişiyordum. Geceleri sıktığım çene eklemlerim yüzünden dişlerim yamuktu, abur cuburların ve değişen hormonların azizliği yüzünden sivilcelerim normalin dışında bir büyüklükte tenimi istila ediyordu ve gerçekten kaçmak için içine girdiğim kitaplar ve dijital ekran gözlerimi bozmuştu. Tüm bu şahsi kaosum dile gelince belirgin şekilde müdahale gerektiriyor gibi dursa da aslında hayatın içinde o kadar sıradandı ki, öz ailem beni klasik bir ergenlik çağı draması olarak değerlendirmekten başka bir şey yapmadı. Babaannemin bu çocuğu bir doktora götürelimlerine sadece ergenlik geçecekya da sadece grip diye onlarca kez geçiştirildiğimizde ise ben zaten umudumu onlardan yana çoktan kesmiştim. Benimle ilgilenmedikleri gibi babaannemin beni doktor doktor gezdirip başlarına almak zorunda oldukları bir sorumluluk yüklememesi için ona da senelerce baskı yaptılar.

            Ta ki, lise sona kadar!

O sene ve o mezuniyet partisi, 13 yıl, 13 koca yıl, onlarca ameliyat, diş telleri, plaklar, estetik cerrahlar...

STERİL DUYGULAR (tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin