***

17.8K 1.3K 48
                                    




13 yıl önce

Özgür'ün ailesi hakkında paylaştığı sır sanki kilidi kayıp, açılması asla mümkün olmayan bir kapıyı aralamıştı. Kapının aralığında içinde olduğum boşluğa süzülen manzara, araftan cennete kavuştuğu düşündüren inanılmaz güzelliklerle doluydu. Ben hayatım boyunca yalnız olacağıma kendimi inandırmıştım. Oysa şimdi Özgür'ün varlığı ile sanki tüm o ıssız boşluğum doldurulmuş, bana bambaşka hayaller kurdurtan geceler vermişti. Beraber yürüttüğümüz final ödevinin de elbette aramızdaki bu beklenmedik yakınlığa katkısı vardı ama ben içten içe bizi yakınlaştıran şeyin aslında o gece dökülen sırlarımız olduğunu biliyordum.

Onun gibi dışarıdan her şeyi mükemmel görünen çocuğun kendi istediği ile gösterdiği yaralarını sarma arzusu beni kamçılıyordu. Yaşadığı panik atakların sebebinin artık neden olduğunu biliyordum ve bunu aşması için gece gündüz araştırma yapıyordum. Henüz bir tıp öğrencisi olmadığım halde sırf onun için ileride uzmanlığımı psikoloji alanında seçmeyi de başka bir hedef tahtası olarak karşıma yerleştirmiştim. Sırf onun için cerrahlık hayalimden vazgeçmeye hazırdım. Çünkü içten içe duyduğum o kuvvetli his bana bizim birbirimizi kurtaracağını söylüyordu...

Tıpkı Özgür'ün o gece dediği gibi...

"Yalnız insanlar da işe yaramaz insanlarda birbirlerini bulmakta iyiler."

Artık yalnız değildik...

Anne ve babamın beni resmi olmayan terk edişleri üzerine bir de yıllarca akran zorbalığı yaşadığım için arkadaş edinememiştim. Kimse benimle sanki bulaşıcı bir hastalık yayıyormuşumcasına konuşmak hatta bir ön sıramda bile oturmak istemiyorlardı. Acınacak bir halde olsam da bana acıyan sadece babaannemdi. Bense durumumu o kadar kanıksamıştım ki hayattaki misyonumu tek bir hedefle örtüştürmüştüm. Yanımda olan tek insanı başarımla gururlandırmak... Oysa şimdi hiç beklemediğim, sadece hayallerimi süsleyeceğini sandığım o çocuk bana tüm ilgisini veriyor ve benimle vakit geçirmek için gerçekten çabalıyordu. Bir arkadaşım vardı, onun yıllardır hoşlandığım çocuk olmasını bir yana bırakırsak, üzerimde kol gezen bir laneti kırmış gibi hissediyordum. Bu gerçek bile kalbimi umut ışığıyla dolduruyordu. ARTIK BİR ARKADAŞIM VARDI, BENİMDE, DİĞERLERİ GİBİ! Öyle ki bazen bir rüyanın içinde olduğumu sanıyordum, özellikle de birlikte ağız dolusu güldüğümüz (ki bu da benim için bir ilkti) anlarda kendi kendime kolumu çimdikliyordum, sarhoş edici bir rüyanın içinde olmadığımı hatırlamak için.

Moraran kollarıma gülümseyerek baktığımı fark etmemle birlikte artık Özgür ile gerçekten de yakın olduğumuza ikna oldum ve böylece kendime dair duyduğum karamsarlık son buldu.

Hayatımda başka değişimler de hemen o iknanın ardından başlamıştı. Banyodan sonra dalgalı saçlarımı düzleştiriyordum, çok da dağınık olmayan kaşlarımı çoğu kez yanlışlıkla etimi yolarak olsa da almaya başlamıştım ama babaannem kendime eziyet ettiğimi fark ettiğinde beni kendi kuaförüne götürmüştü. Böylece hayatımda ilk defa saç kesimi hariç başka şeyler içinde kuaföre gitmeye başlamıştım. Artık kilo alışımı umursuyordum ve o yüzden abur cuburları bırakmıştım. Geceleri sivilcelerimle baş edebilmek içim kremler sürüyordum. Dudaklarımı kemirmek yerine nemlendiriyordum ve yine ilk kez dudak parlatıcısı almıştım. Diş doktoruma, bozuk dişlerimin daha kısa sürede toparlaması için tedaviyi zorlamasını rica etmiştim ve oda çenemi ağrıtma pahasına olsa da ısrarıma dayanamayıp ricamı kabul etmiş, dişlerimin üzerimdeki metallerin vidalarının arasındaki telleri germişti ve o gece ağrı kesici içerek hayatta kalmıştım.

Çabalarımın fark edildiğini ise bana alttan o çapkın bakışını atıp dudaklarımın üzerinde parlayan şeffaf gloslu dudaklarıma baktığında anladım.

STERİL DUYGULAR (tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin