Tam da dün gece restoranda Özgür'ün yüzüne söylediğim gibiydi işte. Bazı huylar yaş aldıkça sivrileşiyor, keskinleşiyordu. Öfkeli biri yaş aldıkça daha da agresifleşiyordu, tabi yaşamının bir noktasında profesyonel bir yardımla bu huyundan arınmadıysa. Özgür hala sürmekte olan panik ataklarını çözememişken, tabi ki eskiden olduğu gibi canını sıkanın canını sıkmaktan geri kalmamıştı. Dün geceden bu yana ona söylediğim her söz için bir misilleme elbette yapacaktı yine de kullandığı yol ona göre bile baya ahlaksızca kalıyordu. Onun tam on üç yıldır bana âşık olduğu yalanına benim dışımda herkes inanabilirdi, bi çare aşkını karşılıksız bırakan soğuk ve duygusuz o kadın olarak gözükmeyi umursamasam da, en azından işime saygı duymasını iş ahlakı çerçevesinde bile olsa hak ediyordum.Ameliyathanenin olduğu kata ağır ağır ilerleyen asansör yolcularını bir bir bırakıp bizi Korel ile yalnız bıraktığında üzerimdeki gerginlik büsbütün arttı. Duruşumdan anlamış olacak ki yavaşça yanıma yürüyüp tepemizde an be an numaraların değiştiği panele bakarken "İnsanların ne düşündüğü önemli değil." Diye konuştu sakince. Başını eğip, mavi gözlerini ağıtça bana çevirirken ekledi. "Önemli olan sadece senin hislerin, sadece senin düşüncelerin."
Sesli bir nefes verdim. "Utanmış hissediyorum." Dedim burnumu kırıştırırken ellerimi kısa bir an yüzüme kapatıp indirerek.
İfadem komik gelmiş olacak ki Korel gülerek başını sallarken ellerini önlüğünün cebinden çıkarıp yanlarına bıraktı.
"Sadece o kadarsa, Allah Özgür Bey'in yardımcısı olsun." Dediğinde ifadesini inceledim. Rahat görünmeye çalışsa da dudaklarındaki kıvrıma rağmen gergindi.
Soran gözlerimi havalanan kaşlarımın altında kırpıştırdım "Sadece o kadarsa?" diye merakımı çeken cümlesinin altını çizdim.
"Yani hislerin sadece o kadarsa..." başımı geriye atıp dudaklarımı büzdüm. Düşünceli halim Korel'in mavi gözlerini üzerime çiviledi.
"Öfke." Dedim doğru tanımı bulduğumda, başımı düzleştirip iç çektim.
"Öfkeliyim, deminki saygısızlığı da ona olan öfkemi artırdı sadece."
Korel anlayışla dudaklarını birbirine bastırıp başını salladı. "Steril bir öfke..." dediğinde kaşlarım anlamsızca çatıldı.
"Steril bir öfke mi?"
Korel yeniden gözlerini dijital ekrana kaldırırken "Evet." Dedi. "Steril duygular, katıksız, güçlü, şüphe götürmez." Derin mavileri, su yeşili gözlerimle buluşunca ekledi.
"Tertemiz..."
Sesi de gözleri gibi derindendi. Tenimden içeri sızdığını hissettim sözlerini yüklenen sesiyle birlikte. Çok farklı, tanımlanamaz, teskin edici ve yine bir o kadar cesaretlendiriciydi. Tıpkı dipsiz bir kuyunun en karanlık deminde beni oradan çekip çıkaran terapistimin üzerimde bıraktığı o etkiyi bırakıyordu. Gözlerim gözlerinde takılı kaldı ta ki asansörün içini saran uyarıcı sinyale ve ardından programlanmış otomatik kadın sesi doldurana kadar.
"Kat eksi üç, ameliyathane!"
***
Korel ile kadın personel ve erkek personel giyinme odalarının ayrıldığı buz mavisi duvarın önünden sessizce ayrıldık. Steril ameliyathane önlüklerimizi giyip aşama aşama steril alana geçen yolu takip edecek ve uzun soğuk koridorda yeniden karşılaşacak, uzun sürecek ameliyatı birlikte tamamlayacaktık. Riskli ve zor bir işti ama bundan yana bir kaygı taşımıyordum. Şu an beni tek endişelendiren şey ki o endişede içimde çok yeni belirmişti, oluşabilecek negatif bir durumda bana yardım etmek isteyen meslektaşımın başını belalı tiplerle derde sokar mıydım? İhtimaliydi. Saçlarımı tepemde dağınık ama sıkı bir topuzla bağlayıp, mavi bonemi bağlamak için aynanın karşısına geçerken, ardımdaki kapı kafamın içindeki düşünceleri bölerek açıldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
STERİL DUYGULAR (tamamlandı)
Romance(!!!Bu kitap +18 içerikleri olan bir kitaptır.) Delâl ilk aşkının hayatının en büyük hatası olduğunu anladığında henüz on sekizine yeni basmıştır. Anne babasının dahi ona el vermediği bu hayatta tuttuğu elin onu ölümün kıyısına götürmesiyle, kırılga...