***

20.8K 1.5K 23
                                    

  Bu bölüm artı on sekiz içeriklidir...



                      ***

Topuk seslerim ahşap merdivende yankılanırken adımlarım ağırdı. Parmaklarım pürüzsüz tırabzanın üzerinden kayarken kendimi ilk defa bir peri masalının baş kahramanı gibi hissediyordum. Gözlerimin rengini isim olarak taşıyan bir konak, doğanın el değmemiş bir köşesinde benimle canlanırken, gönül çelen prens az ötede beni bekliyordu. Dışarıdan bakıldığında ileride çocuklarınıza anlatacağınız harika bir hikâye olurdu ki Prensin kötü olan adam olması dışında bir sorun yoktu.

Son basamağı da indiğimde evin geri kalanı artık akşamın kızıllığının aydınlığında değildi. Şöminenin ateşinin kızıllığı loş ışık huzmeleriyle her bir yana dağılırken salona girdim.

Geniş camların önünde duran yuvarlak masada soğuyan bir şarap, şamdanda yanan uzun mum ve midemin kazınmasını artıran nefis kokulu yemekler ile onları bekleyen servis takımları yerli yerindeydi. Özgür vücudunu saran siyah gömlek ve kumaş pantolon ile yerinden doğrulurken gözleri üzerime mıhlanmıştı. Koyu saçları, koyu hareleri, alevin kızıllığı ile parlayan bronz teni... Kolları dirseklerinin bir karış altına kadar katlanmış, gömleğinin düğmelerini göğüs kaslarının orta sert çizgisini ortaya serebilsin de karşıdakine eziyet etsin diye üç düğme kadar açıktı. Hatıralarımda dahi yakışıklıydı ama yıllar içinde daha kötüsü olmuştu... O genç çocuk gitmiş, tüm yüz hatları otururken kas kütlesi insafsızca artmıştı. Aleyna'nın seneler sonra kapısında bitmesine şaşırmıyordum, Özgür'ün senelerce onun da aklında fazlasıyla yer işgal ettiği, şansını hala bir şekilde denetmeye değecek kadar güzel bir adam olduğu dünyanın yuvarlak oluşu kadar herkes tarafından kabul edilecek bir gerçekti.

İfadesini an an değiştiren şaşkınlığına eklenen beğeni ile hayranlığın karışımıyla beni baştan aşağı süzerken parlayan gözleri kalbime taklalar attırsa da çenemi kaldırıp, kendi güzelliğinin farkında olan o kadın oldum. Gözlerimin rengini ortaya çıkaran dumanlı bir göz makyajı yapmış, dudaklarımın dolgunluğunu ortaya seren şeftali alt tonlu parlatıcı kullanmış, Özgür'ün aklını başından almaya tek başına yetecek o parfümü sıkmış ve saçlarımı birkaç fire veren dalgalı bir topuz yapmıştım. Göğüs dekoltem Özgür'ünki ile yarışmaya tenezzül etmeyecek şekilde derindi. Boyundan bağladığım kumaşın kalanı belime kadar açık olan sırtıma dökülüyordu. Uyluklarıma ramak kala duran derin yırtmacın bittiği yerde gözleri takılınca göğsünün sertçe inip kalktığını gördüm.

Gözleri benimle buluştuğunda hafifçe gülümsedi. Nefes almayı unutmuş gibiydi. Birkaç adım attı ve davetkarca elini uzattığında, elimi geniş avcunun içine bıraktım. Benin ince parmaklarım onun iri elinin arasında kaybolurken, teninden yayılan sıcaklıkla ürpersem de ifademi sabit tutmayı başararak dudaklarıma küçük bir tebessüm yerleştirdim.

"Harika görünüyorsun." Dedi, sesi boğuk ve en az teni kadar sıcaktı.

Sandalyemi çekerken "Sende fena sayılmazsın." sesim onunkinin yanında kuru kalsa da onu beğeni ile süzen gözlerimin beni ele verdiğini biliyordum. Dudaklarında ukala bir gülümsemeyle hemen karşıma yerleşirken şarap şişesine uzandı. Elleri hünerle çalışıyor ama gözlerini mümkün olduğunca yüzümden ayırmıyordu.

Kadehimi doldurmadan hemen önce "Yakın zamanda ağrı kesici aldın mı?" diye sordu. Başımı iki yana sallarken gözlerimi kırpıştırdım.

"Tıbbi konularda bilgilisin?" sözlerim bir tespitten daha çok soru niteliğindeydi. Kadehimi ağır ağır doldururken gözleri gözlerimden ayrıldı.

"Bazı ilaç gruplarının alkolle alınmayacağını biliyorum. O gece sana ilaçlarını verdikten sonra araştırdım. Kullandığın ilaç grubunun alkolle alınması sakıncalıymış."

STERİL DUYGULAR (tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin