***

16.9K 1.2K 167
                                    




"Kapımın önünden kalkar mısın?"

            Üzerinde dün geceki takımı vardı ama dün geceki kadar derli toplu durduğunu söyleyemezdim.  Gömleğinin düğmeleri açılmıştı, koyu saçları, bulanık ve dağılmış ifadesinin üzerine dökülüyordu. Sesimle birlikte çölün ortasında su bulmuş kayıp bir turist gibi dizlerinin üzerinde doğrulduğunda boş koridora baktım. Neyse ki kimse yoktu ama eğer tüm geceyi hala elinde tuttuğu iki telefonla birlikte kapımın önünde geçirdiyse mutlaka onu görenler olmuştu. Lakin hiçbir şey umurunda değil gibiydi.

"Tanrım." Diye inledi güçlükle doğrulurken.

"İyisin." Sertçe yüzünü sıvazlayıp parmaklarını saçlarının arasından geçirdi. Gerçekten berbat görünüyordu. Sırtını duvara yaslarken beyazına kırmızı kılcal damarların oturduğu gözlerini uzun uzun üzerimden gezdirip yüzümde durdu. Öyle yorgun görünüyordu ki, her an yeniden yere yığılacak gibiydi ama ifadesinde daha belirgin başka duygular vardı.

Acı, korku ve bana sarılmakla uzak durmak arasında kalan bir tereddüt. Kendisi ile verdiği mücadelenin farkındaydım.

"Neredeydin?" diye sordu üzerimdeki kıyafete kısa bir bakış atıp.

"Korel'leydim." Dedim hiç düşünmeden. Yüzündeki ifade bir anda değişti. Kaşları sertçe havalandı ve çenesindeki kaslar seğirmeye başladı.

"Beni öfkelendirmeye çalışıyorsan-"

Umursamaz bir yüzle başımı iki yana salladım.

"Ben sana ne zaman yalan söyledim?" diye sordum. Dudağına dişlerini sertçe geçirip derin bir nefes aldı.

"Tüm gece onunla mıydın?" diye sordu bu sefer. "Ben burada sana bir şey oldu diye aklımı kaçırırken?"

Başımı sallayarak onayladım onu. "Pek iyi bir durumda değildim ve beni yalnız bırakmadı."

Alaycıl acılı bir kahkaha döküldü dudaklarından. Başını sözlerimi onaylamazca iki yana sallarken ifadesinde artık belirgin bir öfke vardı. Düşündüğünün aksine amacım onu kızdırmak değildi, bir soru sormuştu ve dürüstçe cevap vermiştim.

"Dün geceki kıyafetin?" diye sordu bu sefer.

Elimdeki torbayı göz hizasına kaldırdım.

"Beğendiysen sana vereyim?"

Sinirli kısa bir gülme sesinin ardından "Ah Delâl." Diye inledi.

"İyisin ya, önemi yok."

Kaşlarım havalandı.

"İyiyim ve dün gece söylediğim her şeyde ciddiydim." Dediğimde yorgun gözlerle gözlerime bakıp dudaklarını birbirine bastırdı. Omuzları düşmüştü, iri bedenini ayakta tutan kalbi dahi atmaktan usanmıştı sanki. Bu hali kalbimi kırsa da sertçe yutkunarak hislerimi derinlere itip kararlı durmalıydım.

Yeni başlangıçlar. Diye hatırlattım kendi kendime.

"Gidelim!?" diye sordu birdenbire.

"Başka bir şehre, başka bir ülkeye, hiçbir hatıranın bize gölge olmayacağı bir yere, nereye istersen..."

Acılı bir kıvrılma yerleşti dudaklarıma.

"Hislerimizi de kendimizle taşımayacak mıyız?" diye sordum karşılık olarak.

"Ağva'dayken hislerimiz bizimle değil miydi?"

Başımı salladım.

"Bizimleydi ve gerçekten bir an da olsa başarabilirim sandım."

STERİL DUYGULAR (tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin