***

17.3K 1.2K 69
                                    




Kahvaltıyı bu sefer iskelenin ucunda yapmaya karar verdik ve sonrasında artık İstanbul'a dönmek zorunda olduğumuz için ikimizde bunu sesli dile getirmesek de hiçbir anı boşa vermek istemiyorduk. Garfi'nin keyfi yerindeydi onu çok özlemiş olsam da içimde sessiz bir burukluk vardı aynı hislerin şu an bana portakal suyu getiren yakışıklı adamda da olduğunu görebiliyordum. Korel ile yatan hastam hakkında ara ara mesajlaşıyorduk ve o da kişisel sorular sormak istemese de aslında bana sormaması gereken çok basit ilaçların bile onayını almak için yazmaya devam ederek merakını açık ediyordu. Yine de mesajlarına geç cevap vermemden dolayı herhangi bir sitem etmemişti lakin iş için bile olsa şu an Özgür ile kahvaltı ederken onunla mesajlaşmak yanlış geliyordu.

            Uzun içi turuncu sarı sıvı olan bardağı önüme koydu. "Telefonun ucundakini kıskanmaya başlayacağım. Kim bu bir bırakmadı."

Yazdığım mesajı gönderdikten sonra ekranı kapatarak telefonu masaya bıraktım.

            İçimdeki açıklama dürtüsüne engel olamayarak iç çektim. "Korel, hasta hakkında bir şeyler soruyor."

"Sabahtan beri tüm tıbbi bilgilerinden faydalanmış olmalı, kendi alanı da cerrahi değil mi bu herifin ya da cahil."

Özgür'ün aksi sesi dudaklarımı çekiştirdi ama gülümsemedim.

"Çok iyi bir cerrah." Dedim ağzıma ince dilimlenmiş bir peynir atarken.

Bardağının üzerinden ters ters bakınca ekledim. "Alanındakilerin en iyilerinden, hekimliği ve insanlığı hayranlık uyandırıcı biri, tüm hastanenin gözdesi."

Özgür burnunu kırıştırınca artık dayanmayıp gülümsedim. Çatalını bana doğrulturken omzunu silkti.

"Kendi adına konuş."

"Onun gibi bir başhekime sahip olduğun için şanslısın." Dediğimde gözlerini devirerek arkasına yaslandı.

"Gerçekten şimdi, burada." Dedi başıyla içinde bulunduğumuz muhteşem doğayı işaret ederek. "Korel denen herifi mi konuşacağız?"

Sırıttım. "Konuyu sen açtın..."

"Geri alıyorum o zaman. Annemin bu akşam sergisi var, toplanan meblağ nereye bağışlanacak bil?"

"Nereye?"

"Menfez Bey'den beş lösemi hastası çocuğun tedavisinin hastane tarafından karşılanmasını istemişsin."

Meraklı bakışlarla başımı salladım.

"Ben onu yirmi yaptım, gelen meblağ ile çocukların tedavi ücretleri karşılanacak."

Kalbime dolan tatlı sıcaklık tüm bedenime yayılarak ruhumu ısıtınca sevincimi saklayamayarak yerimden fırladım ve gidip Özgür'ün boynuna sarıldığımda güldü.

"Bilsem daha önce söylerdim."

Kolları bedenime dolandı.

"Bu çok değerli." Dediğimde sıcak nefesi boynuma çarpıyordu.

"Çok değerli ve bunu başlattığın için teşekkür ederim. Annem duyduğunda bu fikre ve sana da bir kere daha hayran oldu."

"Ah." Diye inledim doğrulup yerime geçerken.

"Seri nerede bende gelmek ve bir tane tablo almak isterim."

Sorduğum soruyla Özgür elinde çatalı donunca kaşlarım çatıldı. Bakışlarını kaçırarak "Kolejin kapalı spor salonunda." Diye mırıldandı. "Gelmene gerek yok yani istersen gel tabi ama ben senin için üç tane alırım."

STERİL DUYGULAR (tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin