STERİL BAŞLANGIÇLAR

17.1K 1.2K 120
                                    







DELÂL

Onun ölüm haberini aldığımda hiçbir şey hissetmedim.

Korel'in evindeki misafir yatak odasına, ayakkabılarım hariç üzerimdeki kıyafetlerimle uyandığımda komodinin üzerindeki çantamın içindeki telefonum yeri göğü birbirinden ayıracak kadar yüksek sesle çalıyordu ya da akşamdan kalma bulanık beynimin hassaslaşmış sinir uçları aşırı tepki veriyordu.

Geceyi Korel'in bahçesinden denizi seyrederken sessizce içerek bitirmiştim. Başımı koluma yaslamış Korel'in anlattıklarıyla meşgul etmiştim kendimi. Onun da babasının çok da hayırlı bir ebeveyn olmadığını öğrendiğimde üzülmüş, annesinin senelerce yılmayan bir umutla o adamı beklediğini duyunca adını dahi bilmediğim adama öfkelenmiştim. Gece boyu Korel'in hazırladığı mezelerle yetmişlik rakılarımızı ağır ağır içerken planlanmamış bu randevu ikimize de iyi gelmişti. Bunu hislerini bizzat yansıtan mavi gözlerinde görebilmiştim ve şeffaflığı için de minnettar olmuştum. Aksi halde bu gece sığınabileceğim bir yer yoktu. Korel en beklenemedik yakın arkadaşım oluverirken tam da dediği gibi gecenin son kadehini kırıklıklara kaldırıp bardağı tepemize diktik. Alkol boğazımı yakarken göğsümün ortasını ısıttı, tüm yara izlerinin kırmızı birer kıvılcımla yok oluşunu hayal ettim. Sonra ise Korel konuyu değiştirdi, beni de kendini de tüm kederlerden kurtarmaya gönüllü bir şövalye gibiydi. Onun eğlenceli üniversite anılarını dinlerken üzerimdeki ağırlık uçup gitmiş yerini beni memnun eden bir sarhoşluk almıştı. Yine de bahçedeki koltukta uyuyakaldığımı ve Korel'in beni buraya taşıdığını bölük pörçük hatırlıyordum.

Zihnimin sesli bulanıklığı telefonun ucundaki babaannemin kederli sesiyle yeniden dalgalandı.

"Delâl duyuyor musun?" dedi burnunu çekerek. "Baban vefat etmiş."

Gözlerimi kırpıştırırken yüzümü sıvazladım.

"Duydum." Geceden kaldığım için sesim boğuktu, babaannem babama üzüldüğümü sanmıştı. Belki de üzülmem gerekiyordu en azından kalbimin biraz dahi titremesi gerekirdi galiba. Hislerimi yokladım, bulduğum tek şey boşluktu.

Teoman Kartal'ın, öz babamın son sözleri ve isteği hala kulağımın arkasında bir yerdeydi.

"Ben hayatımı yaşadım, sırtıma yük ol istemedim, Suna ile aramda sorun olma diye seni görmezden geldim."

"Gençtim, gençliğimin hakkını verdim kendimce. Suna beni terk etti çünkü onu sekreterimle aldattım. Anneni Suna ile aldattığım gibi. Annen için ben bir hata ve büyük bir hayal kırıklığıydım. Sana baktıkça beni gördü ve o da gidip hayatını yaşadı. Biz seni gençliğimize yük etmek istemedik, sende bizi yük etme."

Demişti, iyi bir evlat olma ve babamın sözünü tutma vaktiydi. Yük etme... diye mırıldandım.

"Evde ölü bulunmuş, oğlu eşyalarını almak için gittiğinde kokuyu fark ederek aramış polisi, otopsi için-" babaannem hıçkırdığında içimi ani bir hüzün kapladı ama nedeni babam değil babaannemdi.

"Adli tıbba götüreceklermiş, kim yaptı bunu, evde hırsızlık belirtisi de yokmuş, Delâl, düşmanları mı vardı?"

Evet diye geçirdim içimden. Düşmanı vardı, kendisini yenilmez sanması, korkusu, egosu... Babaannemi bu düşüncelerle yalnız bırakmaz zalimceydi.

"Babaanne." Dedim "Babam hastaydı, tedavi olmayı uzun zamandır red ediyormuş, hastalık tüm vücudunu kaplamış."

"Sen." Dedi babaannem burnunu çekerek "Sana mı geldi?" ne diyeceğini bilemiyordu, neye üzüleceğine şaşırmıştı. Sesinden, telefonun ahizesine vuran nefesinden anlıyordum.

STERİL DUYGULAR (tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin