Bölüm 6 | Sadece sen ve ben.
Geçmiş-20 sene önce🍃
Pencereden dışarısını izlerken Asrın'ın okuluna doğru gitmeye devam ediyorduk. Kalbim heyecanla atarken elimi saçlarıma daldırdım. Ona bir sürprizim vardı. Artık neredeyse 9 aydır tanışıyorduk ve yaz ayları yakındaydı. Onunla aramızdaki durum daha farklı bir hal aldı.
Arkadaş olmadığımız ortada, ama adı konan bir ilişkimiz de yoktu. Ve onun için olan sürprizime gelirsek, saçlarımı pembeye boyatmıştım. Pembe rengi çok seviyordum. Saçlarımı da boyatmak bir anda aklıma gelmişti. İki gündür sınava hazırlandığı için görüşmemiştik. Zaten üniversite sınavı yakın olduğu için çok çalışıyordu. Benim için hava hoştu aslında. Sonuçta özel bir üniversite de okuyacaktım. Derslerim harikaydı ama babam yine de bunu istemişti.
Onu iki gün sonra tekrar göreceğim fikri aklıma geldikçe kalbim hızlanıyor, yüzüme bir gülümseme konuyordu. Pembe saçlarımın ucuyla oynarken üst üste attığım bacağımı sallamaya başladım.
Ahmet ağabey dikiz aynasından bana bakıp, gülümserken, "Çok heyecanlı görünüyorsunuz hanımım." demişti.
İzlediği diziden sonra bana hanımım diye hitap etmeye başlamıştı. Balın hanımdan memnundum aslında ben. Ama nasıl istiyorsa öyle hitap edebilirdi.
Gülümseyip kafamı sallarken, "Evet, sence beğenecek mi Ahmet ağabey?" diye sordum ona.
Yüzündeki gülümsemeyi silmeden, "Kesinlikle beğenecektir hanımım. Bu saç rengi size çok harika durmuş." dedi.
Beyaz tenim ve yeşil gözlerimle birlikte harika duruyordu evet. Ama onun fikri de benim için oldukça önemliydi. Acaba o da güzel durduğunu düşünecek mi? Ya beğenmezse? Onu tanıdığım süre boyunca fark ettiğim bir şey varsa, o da açık renkleri hiç sevmediğiydi. Genel olarak koyu renkler tercih ediyordu. En çokta siyah.
Benim düşünceli halimi gören Ahmet ağabey, "Hem yakışmasaydı bile, Asrın sizi beğenecektir hanımım. O kızın size olan tavrı ortada sonuçta." demişti.
Yanaklarıma kızarıklık çökerken elimi yüzüme yerleştirdim. Bunu genelde yapan kişi Asrın olurdu. Çünkü onun da teni beyazdı ve utandığında kolayca kızarıyordu. Aklıma onun kızarmış yanakları geldiğinde gülümsemem büyüdü.
Bu sırada araba Asrın'ın okulunun önünde durmuştu. Okuldan erken çıkan öğrenciler uzaklaşırken bizim arabaya bakıyordu. Sonuçta, her gün okullarından bir kızı lüks bir araba alıp bırakıyordu. Sadece bu iki gün dışında. Zaten bu aralar telefonu bozuk olduğu için sık mesajlaşamıyorduk.
Onu gerçekten çok özlemiştim. Ondan hoşlanıyor muydum? Kesinlikle ama onun duygularından henüz haberim yoktu. Bana karşı ne hissettiğini bilmiyorum. Sonuçta, bir birine yakın davranan her kız aşık değil ya. Kızlar arasında olan bu yakınlık, romantizim normaldi.
İşlerin bu kadar karmaşık olması adaletsiz. Onun da beni ne kadar çok sevdiğini, bana karşı olan duygularının ne olduğunu bilmek istiyorum. Keşke ona sorabilecek kadar cesaretli olsam. Ama en azından üniversite sınavına kadar beklemek istiyorum. Eğer duyguları karşılıklı olmazsa, aramıza illa ki mesafe girecek. Bu da onun sınavına etki edecektir. Bu yüzden, beklemek en iyisi.
Ben bunları düşünürken Ahmet ağabey, "Hanımım, ne düşünüyorsunuz?" diye sordu.
Derin bir nefes alarak, "Ahmet ağabey, sence Asrın beni ne olarak görüyordur?" diye sordum.