Bölüm 32 | Geç alınmış intikam
Günümüz-20 sene sonra
Asrın'dan
Arabamı bu sefer daha farklı ve daha büyük bir evin önünde park ettim. İnip etrafa baktığımda bu sefer eskisinden daha fazla işçinin burada olduğunu fark ettim. Esil'in bana söylediğine göre adam hâlâ canlı, belki de tehlikeyi savuşturmak için bu kadar adamı buraya toplamışlardır.
Bunu çok düşünmeden içeriye doğru ilerlemeye başladım. Bu sefer kimse beni durdurmamıştı. Hatta geçmem için kapıyı açan kız hafif bir gülümsemeyle kafasını sallayarak selam vermişti. Ona aynı şekilde karşılık vererek içeri girdim.
Etrafta kimse yoktu. Tamamen boş ve sessizdi. Kafamı merdivenlere doğru çevirirken, "Esil? Mayıs abla?" diye bağırdım.
Birkaç saniye sonra yukarı kattan, "Buraya gel Asrın." diyen Mayıs ablanın sesi gelmişti.
Onun hâlâ stabil ve sakin olan sesi beni gülümsetmişti. Hızlı adımlarla merdivenleri çıkarak üst kata ulaştım. Yukarı çıktığımda kenardaki kapıyı açıp bir şekilde buldum.
İçeri girdiğimde Mayıs abla ve Esil'i ayakta, Burak'ın baş ucunda duruyorken gördüm. Kendileri Burak'ı bir sandalyeye oturtmuş, onu oraya bağlamışlardı.
Mayıs abla beni gördüğünde elindeki dosyayı kapatıp, geniş bir gülümsemeyle, "Hoş geldin." diyerek bana sarılmıştı.
Aynı şekilde ona karşılık verirken, "Hoş bulduk. Gerçekten teşekkür ederim. Bütün yardımlarınız için." dedim geri çekilip ikisine de bakarken.
Mayıs abla kafasını iki yana sallayarak, "Yok canım, lafı bile olmaz. Ayrıca böyle piçlerden ne kadar nefret ettiğimi de bilirsin." dedi.
Mayıs ablayı neredeyse 17 yıldır tanıyordum. Biraz yaşlanmıştı, ama saçları hâlâ siyah, yüz hatları 54 yaşında olan birisine göre gençti. 54 yaşındayken onun gibi görünmeyeceksem yaşlanmak istemiyordum. Belki de mutlu bir evliliğin sonuçları budur. Ne kadar zaman geçerse geçsin, her zaman mutlu ve sağlıklı olmak.
Bakışlarımı Burak itine çevirirken, "Peki buna ne yapacağız?" diye sordum.
Mayıs abla tekrardan eline dosyayı alırken, "Sen ne istersen onu." diye cevap vermişti.
Gözlerim şaşkınlıkla genişlerken, "Gerçekten mi?" diye sordum.
Dosyayı bana uzatırken, "Evet, gerçekten." dedi.
Elinden alıp dosyaya baktım. Burak hakkında sıradan bilgiler yazıyordu işte. Bunu okumadan da biliyordum. O yüzden tekrar Mayıs ablaya baktım. Eliyle dosyayı göstererek, "Kızı veya karısı var mı diye ama tamamen bekarmış. O yüzden herhangi bir merhamet göstergesine gerek yok. İstediğin gibi ilgilenebilirsin." diye açıklamıştı.
Önce Esil'e ardından Mayıs ablaya baktım. Şaşkınlığımı gizleyemeden, "Bu sorun olmaz mı? Sonuçta dışarıda bir sürü polis var." dedim.
Kafasını iki yana sallayarak, "Sen orasını merak etme. Dışarıda olan herkes benim elimin altında çalışan insanlar. Yani, ben bir şey görmediler dediysem görmediler demektir. İkiniz gönül rahatlığıyla işi halledebilirsiniz." demişti bana ve kızına bakıp.