Bölüm 22 | Glimpse of us
Günümüz-20 sene sonra
Güzel uykumdan beni uyandıran gözümü delercesine bana temas eden güneş ışınları olmuştu. Memnuniyetsiz bir inleme salıp, kafamı yastığa biraz daha gömdüm. Bu sırada kollarımın arasında uyuyan küçük bedeni fark ettim.
Nasrın sırtı bana dönük bir şekilde yatakta uyuyordu. Onu gördüğüm anda dudaklarım yukarı doğru kıvrılırken rahat bir nefes aldım. Yaşanan onca iyi ve kötü şeyden sonra kızımla birlikte burada olmak mükemmel hissettiriyordu. Sürekli aklıma onun geleceğini düşünüyordum ama hayır, kızım yanımda olduğunda tek aklımda olan şey o oluyordu. Başka bir şeyin aklıma gelmesine izin vermiyordu.
O minik bedeni ve dikkat çeken konuşmasıyla tüm günümü alıyordu ve ikimiz de bundan memnunduk. Buraya geldiğimizden beri artık bir hafta geçmişti. Aysun buradaki her işi yapan bir yardımcıydı. Garip bir şekilde bu kocaman yere başka bir tane yardımcı alınmamıştı.
Galiba kendisi de bunu istemiyordu. Bu yüzden bunu görmezden geldim ben de. Galiba bu işlerle, bu evle ilgilenmeyi seviyordu. Ne diyebilirim ki, seviyorsa, kendisi bilirdi.
Bir hafta boyunca Asrın'dan Ela aracılığıyla haber almıştım. Şirkete geri dönmüştü bir sürelik. Çünkü yeni bir CEO atanana kadar onun işe gitmesi gerekiyordu. Beni kimseye sordurmamıştı. Zaten benimle iletişimde olan 3 kişi vardı. Begüm, Itır ve Ela. Ve eğer Asrın bu üç kişiden birisine beni sorsaydı, anında haberim olurdu.
Gerçekten merak etmiyor belki de. Sonuçta on sene boyunca bir kez olsun bile beni birilerine sormamıştı. Buraya gelene kadar çocuğumun olduğunu bile bilmiyordu.
Tanrım, peki nasıl beni hâlâ seviyordu? Yoksa bunu saklıyor muydu? Bilmiyorum.
Kızım kollarımda hareket ettiğinde bakışlarımı ona çevirdim. Dikkatim onun sayesinde bu konudan uzaklaşmıştı bir kez daha. Yavaşça bana dönüp, gözlerini açtığında geniş bir gülümsemeyle ona baktım ben de.
Yatakta kayıp, kafasını göğsüme gömerken, "Günaydın anne." diye mırıldandı.
Onun saçlarını okşarken huzurlu bir şekilde, "Günaydın tatlım. İyi uyudun mu?" diye sordum.
Sadece 'hı hm' diye mırıldanıp, kafasını sallamıştı. Gözlerimi kapatarak biraz daha ona odaklanmaya karar verdim. Onun bana sarılmış küçük kollarına ve göğsüme gömdüğü minik kafasına odaklandım. Onunla birlikte bir süre böylece uzanıp, ikimiz de sessiz kaldık.
Okula gitmemek onu fazlasıyla mutlu ediyordu. Bütün gün Aysun'un etrafında koşturup, onunla birlikte bir şeyler öğreniyordu. Ben her ne kadar diğer işlerden uzaklaşsam da, hâlâ şirketteki bazı meseleler ile ilgileniyordum. Fakat tabii ki Asrın değil bana bu bilgileri Sevda veriyordu.
Nasrın'ın saçlarını okşayarak, "Tatlım, kalkalım mı artık?" diye sordum.
Birkaç saniye bir şey demeden veya hareket etmeden durdu. Daha karar verememişti belli ki. Fakat sonunda hafifçe kafasını sallayarak beni onayladı.
Üzerimizdeki yorganı çekip, önce kendim doğruldum ardından onu kucağıma aldım. Yavaşça gözlerini açıp, yumruk yaptığı elleriyle gözlerini ovarken kucağımda hâlâ esniyordu.