Bölüm 33.

969 126 42
                                    

Bölüm 33 | Artık her şey bitti

Günümüz-20 sene sonra

Asrın'dan

O yerden çıkıp, eve sorunsuz bir şekilde dönmüştüm. Eve döndüğümden itibaren henüz Balım'la olanları konuşamamıştım. Ne o sormuştu, ne de ben anlatmıştım. Fakat bunun sebebi onun merak etmemesi veya beni anlatmak istememem değil, ikimiz de Nasrın'ın uyumasını bekliyorduk. O uyuduğunda ikimiz bu konuyu rahat bir şekilde konuşabilirdik.

Yemekten sonra ikisi oturup, televizyonda çizgi film izlerken ben de büyük pencerenin önünde durmuş, ara sıra elimde tuttuğum kadehten şarap içiyordum. Normalde pek içmezdim, sevmezdim de. Ama burada rahat olduğum için pek sorun etmiyordum. Zaten, götümü kaybedecek kadar da içmiyordum. Az içiyordum. Gerçi, alkola karşı olan direncim o kadar zayıf ki, birkaç kadeh bile beni sarhoş edebiliyor.

Onların yan yana oturup, gülerek televizyon izlemesini izliyordum ben de. Bu benim için saçma bir televizyon şovundan daha iyiydi. Uzun zamandır kaçırdığım, hiç fırsatım olmayan bir manzara. Her zaman hayalini kurduğum, fakat her zaman da asla mümkün olmayacak dediğim bir manzara.

Şimdiyse buradaydı. Karşımda. Hayatım boyunca en çok istediğim şey. Senelerimi gerçek olması için harcadığım manzara. Uğrunda ölüp, öldürebileceğim tek şey.

Benim bakışlarımı fark eden Balım olmuştu. Nasrın'ın saçlarını okşarken kafasını bana çevirdi. Gözlerimiz kesiştiği anda dudaklarım yukarı doğru kıvrıldı.

Onu seviyorum, onu gerçekten seviyorum. Bir insan birisini ne kadar çok sevebiliyorsa, o kadar çok seviyorum. Daha fazlası yok. Bundan ötesi yok. Kimse kimseyi bundan daha fazla sevemez artık. Sadece düşündüğümde bile kalbimi delip geçmesi. Bakışları aklıma geldiğinde kalbimin hızlanması. Birisini bu kadar sevmek yasaklanmalı kesinlikle. Seneler önce de dediğim gibi. Birisini bu kadar sevmek iyi mi?

Balım'ın bakışları bir süre üzerimde gezindi. Bu bakıştan benimle konuşmak istediğini anlamıştım. Artık merakını bastıramıyordu. Bu yüzden Nasrın'a, "Tatlım, saat geç oldu artık. Uyku vakti geldi." dedi.

Fakat Nasrın dudaklarını büzerek, "Ama ben uyumak istemiyorum. Ayrıca uykum yok." demişti.

Balım'a yardım etmek için, "Ama yeterince uyumazsan büyüyemezsin." dedim.

Nasrın bakışlarını bana çevirip, her zamanki gibi kollarını göğsünde birleştirerek, "Sana sormadım, sırık." dedi.

Gözlerim genişlerken bana dediği lakapla çenem düştü. Bunu nereden duydu da söylüyordu. Balım Nasrın'a, "Sana onunla doğru konuşman gerektiğini söyledim." diye azarlar bir tonda konuşmuştu.

Fakat Nasrın omzunu silkip, "O zaman o da benim işime karışmasın." dedi.

Balım tekrardan ağzını açıp, bir şey diyecekken gözlerimi kapatıp, bir kez açarak ona bunu yapmamasını söyledim. Elimdeki kadehi kenara koyarken, "Niye öyle diyorsun? Boyun uzun olsun, vücudun sağlıklı olsun istemiyor musun?" diye sordum.

Bu onun ilgisini çekmiş gibiydi. İfadesi biraz daha yumuşarken, "Boyum seninki gibi uzun olur mu?" diye sordu.

Küçük bir gülümsemeyle kafamı sallayıp, "Evet, uzun olur." dedim ona. Yani, olması gerekiyordu. Sonuçta Balım 170 ben 175 boyundaydım. Onun da bu boylarda olması büyük ihtimaldi.

Yüzü düşünür bir hal aldı. İşaret parmağını çenesine yerleştirerek düşünmeye başlamıştı. Onun bu tanıdık hali gülümsememi daha da büyüttü. Bana gerçekten benziyordu. Belki de en başından itibaren ona daha çok dikkat yetirsem anlardım.

My first love | [G×G]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin