Bölüm 19 | Ayrılık mı bu?
Günümüz-20 sene sonra
Arabada yan koltukta duran kutuya bakarak hafifçe gülümsedim. Asrın ile son konuşmamızın üzerinden bir ay geçmişti. Onu en son cenazede görmüştüm. Şimdiyse onun yanına gidiyordum. Çünkü işe gelmiyordu hâlâ ve onunla konuşmam gerekiyordu.
Yarın gidiyordum. Nasrın'ın okuluyla konuşup, tüm işlemleri halletmiştim. Villa adalardan birindeydi. Bu yüzden oraya gidip, uzun bir süre kalmayı düşünüyordum.
Bir ay sonra onu görmek bile hâlâ içimde tarifsiz duyguları canlandırıyordu. Belki de bu yüzden eminimdir. O ve ben sadece birbirimize bağlıyız.
Muhtemelen benim gelmemi beklemiyor, evinde oturmuş, boş boş duvarı izliyordur. Ne zaman böyle anlarda olsa, canı sıkkın olsa hep böyle yapardı. Onu tanıyordum. Onu ondan bile daha iyi tanıyordum. Durumlara olan tepkisi, bir şeyi sevmediğinde yüzünde oluşan ifade. Hepsini.
Her ne kadar değişmiş olsa bile, bunlar hâlâ aynıydı. Eskiden merak ediyordum, birisini nasıl uzun bir süre sevmeye devam edebilirdik? Sonuçta o da zamanla değişecek, ona aşık olmamıza sebep olan parçaları gidecekti.
Ama böyle değilmiş. Asrın'ın kararlı olmasını seviyorum, her ne kadar işime gelmese de. Gülümsediğinde ortaya çıkan gamzelerini seviyorum, beni gördüğünde büyüyen göz bebeklerini seviyorum. Bunlar değişmezdi. Birisini sevmeye devam etseniz sizi ona aşık eden yeni sebepler de ortaya çıkacaktı.
Asrın benim için aynı zamanda da bir ders gibi olmuştu. Birisini sevmeyi ben ondan öğrendim. O öğretti bana birini sevmenin, sevilmenin nasıl bir şey olduğunu. Aynı zamanda kaybetmenin de. Bana sevmeyi de, kaybetmeyi de aynı kişi öğretmişti.
Ama bana kaybettiğimizde kalbimizde oluşan o iğrenç, can alıcı acıyla nasıl baş etmem gerektiğini öğretmemişti.
Arabayı bahçeye park ederek indim. Araba bahçede duruyordu. Arabayı gördüğümde gülümseyerek kapıya doğru ilerledim.
Kapıyı çalmadan önce derin bir nefes aldım. Buraya gelirken kendimden emindim, fakat şu anda nedense tereddüt ediyordum. Sonunda cesaretimi topladığımda kapıyı çaldım.
Kapı açılana kadar kalbim hızlanmaya başlamıştı. Sonunda kapı açıldığında ona gülümsedim. Yüzünde gülümsemeyle açmıştı kapıyı, fakat beni gördüğünde yüzüne şaşkınlık kondu.
Gözleri yüzümde gezinirken, "Balın?" diye sordu.
Yeniden Balın'a dönmüştük. Hastanenin bahçesinde beni ne kadar kırmış olsa bile, bana Balım demişti. Şimdiyse yine Balın diyor.
Dudaklarım yukarı doğru kıvrılırken, "Ne o? İçeri almayacak mısın beni?" diye sordum.
Fakat o hareketlenmeden, "Neden buradasın?" diye sordu.
Omuz silkerek, "Seni görmek istedim." dedim sadece.
Eskiden bunu birbirimize çok söylerdik. İlk kez karın altında birlikte olduğumuzda, birbirimizi özlediğimiz her anda. Sadece birbirimizi görmek istediğimiz anlarda.
Bakışları benim dediğim cümleyle bir anlık titremişti. Bir süre gözleri öylece yüzümde gezindi. Bense sadece gülümseyerek ona bakıyordum. Sonunda pes ederek kapıdan geri çekildi. Yanından geçerken parfümünün kokusunu almıştım.