Bölüm 30.

990 130 77
                                    

Bölüm 30 | Beyoğlu ailesi

Günümüz-20 sene sonra

Asrın'dan

Elimden geldiğince hızlı bir şekilde Esil'in bana attığı konuma gelmiştim. Arabamı evin önüne park ettiğimde etrafta gezinen bir sürü insan görmüştüm. Hepsinin üzerinde polis olduklarını gösteren üniforma ve kimlikler vardı.

Arabam evin önüne yaklaştığı anda hepsinin bakışları bana dönmüştü. Arabadan inip kapıya yaklaştığımda bir kadın öne çıkarak elini bana doğru uzatıp, "Üzgünüm hanımefendi, ama içeri giremezsiniz." dedi.

Ağzımı açıp, bir şey diyecekken içeri taraftan, "Mehtap, bırak gelsin." diye bir ses duyulmuştu. Bakışlarımı oraya çevirdiğimde Esil'i gördüm.

Uzun boyu, kızıl saçları ve giydiği takımla hâlâ 10 sene önceki gibi görünüyordu. Kadının bakışları bir süre benimle Esil arasında gezinse de, sonunda onun emrine uyarak kenara çekildi ve geçmeme izin verdi. Sakin bir şekilde ilerleyerek Esil'e yaklaştım.

Ben ona doğru ilerledikçe dudaklarındaki gülümseme daha da büyüyordu. Sonunda kollarını iki yana açarak, "Vay be, anne olmak sana yaramış." dedi.

Ona sarılırken, "Sen bunu nereden biliyorsun?" diye sordum.

Ben bile daha yeni öğrenmiştim. Onun da yeni öğrendiğini biliyordum, çünkü bilseydi eğer çoktan arayıp, benimle konuşurdu. Kısa bir sarılmadan sonra geri çekilerek, "Bilirsin, ben her şeyi bilirim." dedi.

Onunla dalga geçer bir şekilde kafamı sallarken, "Tabii tabii." dedim.

O da gülüp koluma hafifçe vurdu ve kafasıyla onu takip etmemi işaret etti. Onun peşinden giderken eve bakıyordum. Evde hiçbir şey yoktu. Çok garip, ben inanmıyordum Bayin'in intihar ettiğine. Çünkü onu tanıyordum, o intihar edecek birisi değildi. Ne olursa olsun, ne yaşanırsa yaşansın.

Benim sessizliğimi fark eden Esil, "Ne düşünüyorsun? Dur tahmin edeyim, onun intihar etmediğini, değil mi?" diye sordu.

Derin bir nefes alırken kafamı sallayarak, "Yani, Bayin'i az çok sen de tanıyorsun. Garip gelmiyor mu? Onun yapacağı bir şey değil sonuçta." dedim.

Esil beni onaylar şekilde kafa sallayıp, kaşlarını yukarı kaldırıp indirirken, "Öyle ama hepimiz yapmayacağımız şeyler yapmıyor muyuz bu hayatta? O yüzden artık bir şeylere şaşırmak istemiyorum." dedi.

Sessiz kaldım. Aslında bu da doğruydu. Ama bilmiyorum. İçimde hâlâ çok büyük bir şüphe vardı bununla ilgili. O yüzden peşinden gitmem gerektiğini düşünüyordum.

Yukarıdaki odanın kapısını açan Esil, "Burada, kendini asarak öldürmüş. Cesedi aldık ama burada bir mektup vardı." dedi ve ceketinin cebinden mektubu çıkararak bana uzattı.

Henüz açılmamıştı. Esil ben gelene kadar beklemek kararına gelmiş belli ki. Arkasına yaslanıp, kollarını göğsünde birleştirerek, "Oku da öğrenelim içinde neler yazıyor." dedi.

Ona kafa sallayarak mektubu açtım. İçindeki yazıdan anladığım gibi mektubu gerçekten o yazmıştı.

Biliyorum, birbirimizi pek sevmiyoruz. Ama sana bunu söylemem gerekiyor. Haklıydın, ben uzun zamandır Nasrın'ın senin kızın olduğunu biliyordum. Bunu Amerika'ya geldiğimde seninle görüştüğüm zaman yaptığım test sonucu öğrenmiştim. Ama sana söyleyemedim. Ya da söylemek istemedim sen ne dersen de. Sana sorularının cevabını vermek isterdim, fakat ben artık ölüyüm, değil mi?

My first love | [G×G]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin