Bölüm 29 | Çok sevilen birinden yardım
Günümüz-20 sene sonra
Asrın'dan
Gece ne ara uykuya daldım hiç haberim yoktu. Ama sevdiğim kadınla kızımı izlerken bir ara uykuya daldığım düşüncesi beni çok mutlu etmişti. Fakat aklıma Balım'ın uyumaması gerektiği detayı geldiğinde tamamen beynim açıldı.
Gözlerimi açıp, etrafa bakacakken ondan önce suratıma bir tane yastık çarptı. Kaşlarım çatılırken gözlerimi yavaşça açtım. İlk gördüğüm manzara Nasrın'ın yatakta doğrulup, oturur pozisyonda olurken çatık kaşlarla bana bakıyor olmasıydı.
Elimdeki yastığı yüzümden indirirken, "Sen ciddi misin?" diye sordum şokla.
Benden bu kadar nefret etmesini beklemiyordum. Uyuyan birisinin yüzüne niye yastık atarsın ki?
Nasrın benim sorumu tamamen görmezden gelerek annesini dürtüp, "Anne, oda'da sapık var." diye bağırmıştı.
Gözlerim mümkünmüş gibi daha da açılırken, "Ne?!" diye karşılık vermiştim.
Nasrın'ın dediği cümle sanki Balım'ı çarpmıştı. Hızla kafasını kaldırıp, gözlerini açtı ve etrafa bakmaya başladı. Oda'da biz dışında kimseyi görmediğinde, "Kızım ne sapığı kimse yok oda'da." dedi onun saçını okşayarak.
Fakat Nasrın ona doğru sokulurken, "Bak, orada." dedi beni işaret parmağıyla göstererek.
Onun bu tavrına derin bir nefes alarak baktım. Balım bir süre bana ve kızımıza baktıktan sonra kahkaha atmaya başlamıştı. Fakat Nasrın hâlâ kaşlarını çatmış, sinirli olmaya çalışır ama onu tatlı yapan bir ifadeyle bana bakıyordu.
Şimdi dikkat ediyorum da, ne kadar çok benziyorduk onunla. İkimizin de şakağında ben vardı. İkimizin de gülünce gamzeleri çıkıyordu. İkimizin de gözleri aynı renkteydi. Oval bir çene yapısı vardı, aynı benimki gibi. Sanki bu bilgiyi aldıktan sonra beynim ona daha çok dikkat ediyor, onu daha çok inceliyordu. Ama bu tamamen istemsizce oluyordu.
Balım gülmeyi bitirdiğinde kızının alnından öpüp, "Canım, Asrın ile fazla uğraşmıyor musun sence de?" diye sordu.
Onun bu sorusuyla Nasrın'a baktım. Bakışları benim yüzümde gezindiği için dudaklarımı büzüp, kafamı yana yatırdım ve hafifçe yukarı aşağı salladım. Bir anlık gardını indirecek sanmıştım. Fakat o kollarını göğsünde birleştirerek, "Hayır, hiçte bile." demişti.
Mağlup olmuş bir şekilde nefesimi dışarı verirken omuzlarımı indirdim. Balım bana gülümsedikten sonra, "Tamam, sen git üzerini değiş, biz de hazırlanalım." dedi.
Kaşlarımı çatıp, burada kalmak istiyorum demek istesem de, sustum. Çünkü bu gerçeği bilmeyen Nasrın tarafından tabii ki iyi karşılanmayacaktı. Kafamı sallayarak ayağa kalktım. Yavaşça onlara yaklaştım.
Nasrın'ın gözlerine gözlerimi kısarak bakarken eğildim ve Balım'ın saçlarından öptüm.
Aramızda Balım için bir savaş varmış gibi hissediyordum. Kızımla sevdiğim kadın için savaşmak da biraz komik duruyordu ama olsun. Ben bu savaşta ikisini de yenmeye hazırdım. Gerçi, bu savaşta mağlup yok ama olsun.