Bir eylül akşamı sev beni.
Yıldızlar gökyüzüne yakışsın, sen yanıma.
Turgut Uyar
Burası Sarmaşık, evim. Gri Ankara'nın gri mahallerinden biri, en değerlisi. En fazla iki katlı evlerin olduğu genelinin ise tek katlı özel bahçeli müstakil evlerin renklendirdi gri mahallem. Sarmaşık, dışardan gelene güzel gelmeyebilir, beğenemeyebilirsiniz ama eğer olurda içine girerseniz çıkamazsınız. Yutar sizi Sarmaşık bir bataklıktaymışçasına içine çeker, sevene nehir olur Sarmaşık kana kana içebilirsin ya seversen de içinden çıkmak istemezsen ? Ben kaçmak mı istiyorum yoksa zaten buraya saplanmışım da çıkamıyor muyum bilmiyorum. Yirmi iki yaşında olup da burada yaşamak bazen çok sıkıcı bazense burada olanı hiçbir yerde bulamayacak kadar özel oluyor. Sarmaşık ikizler burcu galiba.
Ellerim montumun ceplerinde yağan kara rağmen dengede kalmaya çalışarak bata çıka yürüyordum. Köşedeki bakkaldan bir paket sigara alıp çıktım, sessiz sokaklarda çıkan tek ses karın üstüne bastıkça çıkan kar sesiydi. Bu sesi hep sevmişimdir. Yaz çocuğu olarak doğsam bile kış bana hep daha çekici gelmiştir. Ben eve yürümeye çalışırken karşıma bir anda Yaman çıktı ışınlandı mı bu nereden geldi bir anda karşıma diye düşünerek suratına baktım. '' Ay aklım çıktı ne o öyle birden önümü kestin manyak.'' Diyerek gözlerimi yeşil gözlerine diktim öfkeli bakmaya çalışıyordum bu onu güldürüyordu.
'' Kızım sen avare gibi dolaşmasana, kaçırırlar bak he.'' Dedi göz kırpan çim adam. Gülümsedim sadece tepkilerim bile kısıtlanmıştı çok üşüyordum. Bir an ciddiyetle yüzüme baktı ''Yavrum, sen donmuşsun harbiden. Bekle şuradan arabayı alıp geleyim hemen bakkalın önünde.'' Dediğinde başımı salladım zaten eve az kalmıştı.
''Yok be Yamanım, az kaldı eve zaten. Sen yanımda kal ısıtırsın ayaklı sobam benim.'' Diyerek biraz daha sokuldum, kolunun altına aldığında gülmeye başladık. Yaman benim çocukluğumdu onunla böyle olmama herkes alışkındı o benim çim adamın, ayaklı sobamdı. Ben yaz kış buz keserdim, Yaman gelince beni ısıtırdı.
''Sen nerden geliyordun bu arada çıkmıyordun kaç gündür evden. Ne oldu da çıktın hayırdır?'' Sorusuyla başımı kollarından biraz uzaklaştırdım çenesine kadar gelebiliyordum. Başımı biraz dikleştirdim omuzlarımı silkerek '' Sigaram bitti mecburen çıktım.'' Dediğimde kahkaha atıyordu. Çünkü bilirdi ki bu soğukta kıyamet kopsa kıçımı kaldırıp kurtulmaya bile çalışmazdım. '' Şu sigara seni bu havada dışarı çıkartabiliyorsa, keşke sigara olsaydım anasını satayım.'' Dediğinde bu sefer kahkaha atma sırası bendeydi.
'' Sen de sigaradan bir iki tık aşağı sayılırsın şimdi kendine haksızlık etme. Bak ağır ağır yürüyorum seninle konuşmak için. Değerimi bil pis çim adam.'' Dediğimde iç çekişini duyar gibi oldum kısa bir andı.
'' Neyse hadi hızlanalım harbiden dondun iyice.''
Donmuştum.
Eve girerken son kez Yaman'a el salladım. Üzerimdeki montu vestiyere bırakarak anneme seslendim
'' Anne ben geldim.''
annemden ses yoktu üst kata çıktım orada da kimse yok en son Umut'un odasına girdim.
'' Annem nerede biliyor musun sen ? '' Diye sorduğumda kulandaki kulaklığı çıkarıp
'' Abla annem Sevda teyzelere gitti baya oluyor ama ablan gelince yanıma gelsin diyordu.'' Başımı sallayıp odadan çıkarak gerisin geri montumu giyindim. Annemin beni yanına çağırmasının sebebinin ne olduğunu bilmiyorum belki de birkaç gündür evde olmam, biraz dışarı çıkıp hava almamı istemiş olabilirdi. Olabilirdi de hemen yan bahçede olmaları bana ne kadar hava aldırırdı orası meçhul. Ağır adımlarla Sevda teyzelerin büyük bahçe kapısına ulaştım, kapıyı açtığımda karşımda Demir abi vardı. Bir an korkuyla bir adım geriye sıçradım. '' Demir abi, afedersin kapı çarptı mı görmedim seni.'' Dediğimde bir adım geri çekildi geçmem için '' Hayır, bir şey olmadı Yazgı.'' Gözlerimin içine bakıyordu, onunla göz göze gelmekten hep çekinirdim. Bakışlarında bir şey vardı anlamlandıramadığım ve beni korkutan bir şey. Başka bir şey söylemeden kapıdan çekildi onun çıkmasıyla ben girdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SESSİZ AŞKIN ÇIĞLIĞI
Tiểu Thuyết ChungDuvar dibine sinmiş bedenim Demir Abinin kollarından titrerken, gözleri gözlerimden bir saniye ayrılmıyordu. ''Yazgı.'' Adım dilinden ilk kez bu kadar içten geliyordu. Sesim çıkmıyor, ellerim, bedenim titriyordu. İlk kez bu kadar hazırlıksız yakala...