KIŞ GÜNEŞİ

444 15 28
                                    

Bazen hiç yaşanmamış olanı yaşamayı dilemez mi insanoğlu?
Keşke der keşke bizim de böyle hayatımız olsa, keşke daha mutlu olabilsem ya da keşke öyle söylemeseydim.
Bu sıralama böyle sürer gider, benim için keşke ise çok farklıydı.
Keşke seni sevebilseydim.
Kuzey'e atan nankör kalbim senin için atabilseydi, öyle çok isterdim ki.
Başka bir hayatta seni sevebilmeyi öyle çok isterim ki.

Karşımda bana hayran gözlerle bakan birinin gözleri bomboş hislerle bakmak dünyada cehennem değilse ne?

Kuzey'i silmem gerektiğini daha önce hiç bu kadar fazla hissetmemiştim.

Kuzey benim boğazımda ki o geçmeyen yumru, gözlerimin azalamayan buğusu. Ben ondan ne zaman tam anlamıyla geçeceğim.

Demir abi sözlerimle bana keyifle bakarken, telefonumu kapayıp masada yanına oturdum.
"Başlayalım mı artık ?"
Buruk bir gülümseme oturdu yüzüme, kalbime ise taş.
Onun bana hisleri olduğunu pek ala biliyorum ama olmayacağını da biliyorum.
"Olur tabi. Ellerine sağlık."
Sert sesinin aksine sözleri yumuşacık hissettirmişti.
Her ne kadar gün oldukça enerjik başlamış olsa bile şu an içimi kemiren duygular yüzünden istesem de enerjimi
"Bir şey mi oldu ?" Elinde ki çatalı bırakıp endişe dolu gözleriyle yüzüme baktı.
"Hayır abi sadece yoruldum sanırım." Abi kelimesine baskı yapmak istememiştim ama kendimi söylemeye zorlarken daha da baskın çıkmasını engelleyememiştim.
"Böyle mi olacak bundan sonra ? İki dakika güldük eğlendik diye bana yerimi mi hatırlatacaksın." Elini tamamen masadan çekmiş, oturuşunu dikleştirmişti. "Ben yerimi pekala biliyorum Yazgı bana tekrar tekrar hatırlatmana gerek yok. Ha eğer seni zor duruma sokuyorsam o zaman gerekirse yanına bile yaklaşmam. İstediğin bu mu ?"
Sona doğru sesinin çaresizliği kalbimi kırmıştı.
"Hayır yani ben bilmiyorum. Kafam karışıyor, olmaması gereken şeyleri yapıyormuşum gibi hissediyorum."
Ellerimi koyacak yer bulamayarak dizlerime yerleştirdim. Boğazımda bir kuruluk vardı ki yüzlerce kez yutkunsam geçmeyecek gibiydi.
"Ben miyim kafanı karıştıran ? Pekala. Benden bu kadar daha fazla kafanı karıştırmadan gideyim ben."
Masadan kalkmak için hareketlenmişti ki düşünmeden kolundan tuttum. Kalbim deli gibi atıyordu.
"Seni kaybetmek istemiyorum, tamam biliyorum aramızda bir şeyler değişti evet ama bu benim seni, senin beni görebildiğin gibi gördüğüm anlamına gelmiyor. Yemin ederim seçme şansım olsaydı ben bunu isterdim, yapamıyorum." Boğazımda ki kuruluk konuştukça ses tellerimi yırtıyor gibi hissediyorum.
"Sen daha benim ağzımdan bile seni sev-"
Bu sözleri tamamlayamazdı.
"Sus lütfen. Ben hazır değilim duymaya."
O gözlerde kaç duygu geçti bilemiyorum. En net gördüğüm hüzündü koca bir hüzün yuvası.
"Madem duymak istemiyorsun, bu saatten sonra benden seninle alakalı hiçbir şey duymazsın. Ben seni beklerim, vazgeçmem ama kadere bırakırım. Yıllarca bekledim kaderde varsa yine beklerim ama Yazgı şunu bil ki bir daha bu konuşmayı sen istemediğin sürece hiçbir Allah'ın kulu bana yaptıramaz."
Hışımla masadan kalktı, evden çıktı.

Yıllarca mı ?

Ben kendimi akıllı sanırken yüzüme çarpan bilgiyle dumur olmuştum. Nasıl olurda yıllarca tek bir gün bile beni sevdiğini anlamazdım ?

Bu yük omuzlarımın taşıyabileceği bir ağırlık bile değilken o, nasıl da bu yükü sırtlamıştı yıllarca.

Benim yaşadıklarımı yaşamamıştı o benden daha beter haldeydi. Ben Kuzey'i sevmiştim evet ama karşılığımı da bulmuştum. O yıllarca hiçbir karşılık görmeden nasıl sabretti, nasıl dayandı ?

Kalbim ağrıyor.

Ben ne düşüneceğimi bile bilemiyorum. Sanmıştım ki yeni bir durum ve sanmıştım ki, hevestir. O kadar büyük yanılgıydı ki bu altından nasıl kalkacağımı bilmiyorum. Ben onun beni sevebilme ihtimaline bile tam alışamamışken, yıllardır aşık olması gerçeğini kabullenemiyorum.

SESSİZ AŞKIN ÇIĞLIĞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin