Nefesin saçlarımda dolaşsa, sen olsan yarınlarımda.
Ne güzel dileklerdi, normal insanlar için.
Biz birbirini kırmaya yeminli iki kişiydik, oysa bir olmamız gerekmez miydi ?
Dudakları dudaklarıma değiyorken hepsini unuttum, tüm derdim buhar oldu uçtu. Her şey silindi, tüm dünyanın sesi kısılmış bir bizim nefes sesimiz duyuluyordu.
Duymayı istediğim tek kişi yanımdaydı zaten. Her şeye, herkese rağmen içimde ki ümidi susturamıyorum. Dudaklarım benden bağımsız aralandı, arsız dudakları hırsla ağzımı keşfe çıkıyordu.
Bu his bambaşkaydı, bütün bulutlar ayaklarımın altındaydı sanki ve ben yumuşak bulutların tepesinden aşağıya yuvarlanıyordum. Dudaklarımın üzerineDudaklarım benden bağımsızdı , susamış çöllerime can suyuydu. Kana kana içmek istedi her zerrem, her zerresini.
Ellerim saçlarının arasına dalmış kendimi ona iyice bastırmıştım. Şimdi kaskatı bedenine daha yakındım. Benden bunu beklemiyordu, belki ona karşılık vermemi bile beklemiyordu. Hırsla birbirine çarpan dudaklarımızda her duygu vardı ; Aşk, arzu, öfke, ihtiras.
Bu hissettiğimiz çekimin bir sonu yoktu, elleri bedenimde geziniyor ufacık dokunuşlarla tüm bedenimi titretiyordu. Arsız elleri bel boşluğumdaydı. Bir nefesle beni kendi kucağına çıkarmıştı. Arabayla arasında kalan bacaklarım şimdi ise onun beline sarılmıştı. Sert bir hamleyle beni yukarı kaldırdığı için dudakları dudaklarımdayken ağzımın içinden küçük bir inilti döküldü. Dudaklarımın üzerinden ayrıldı, ''Çok yaktım mı canını ? '' Gözleri küçük bir çocuğun suçluluğuyla bakıyordu.
Arzu, gözlerimi kör etmiş, mantıklı düşünmemi engelliyordu.
''Hayır, oldukça iyiyim.'' Sözlerim üzerine yüzünde çarpık bir gülüş peyda oldu.
Dudaklarına yapışan bu kez bendim, hırstan ve öfkeden hiçbir eser yoktu artık. Şehvetli dokunuşların yerini yumuşak öpüşlerim almıştı. Ona kırgın ve de üzgün olsam dahi şu an buradan, dudaklarından ayrılamıyordum. Alt dudağım onun dolgun dudaklarının esiri olmuştu, öpüşü bu kadar iyi hissetmemeliydi.
Kaç zaman geçti bilmiyorum, zaman algımı yitirmiştim. Nefeslenmek, kendimize gelebilmek için bir adım geri attı.
''İyi misin ? '' Diye saçma bir soru sordu, sorduğu sorunun saçmalığını sonradan anlamış olacak ki yüzünü kırıştırdı, ''evet, saçmaladım.'' Ellerimi öpüşmekten kızaran dudaklarına değdirmemek için zor duruyordum.
''İyiyim, şu an çok iyiyim.'' Yüzümde nasıl bir ifade vardı bilmiyorum ama bana olan hayran bakışları beni rahatlatıyordu.
''Güzelim, bunu yaptığım için beni affet. Sana karşı koyamıyorum, yanındayken uzak durmaya dayanamadım. Tek bilmeni istediğim şey şu ki ben seni bile isteye kırmam. Her şeyin bir sebebi var, bu beni haklı çıkarmaz biliyorum. Yine de hiçbir şey sebepsiz değildi. Şu an seni öpmem bile mantıklı değildi,'' Çatılan kaşlarımla dinliyordum fakat bir şey anladığım söylenemezdi.
''Demir, bana her şeyi anlatabileceğini biliyorsun değil mi ? '' Oldukça yumuşak çıkan sesimle başını önüne eğdi.
''Biliyorum, biliyorum güzelim. Benim tek istediğim senin güvende olman, onu bile beceremiyorum. Senden uzak durmam gerekirken bile duramıyorum, ben senin iyiliğin için bile senden uzak duramayacak kadar bencilce seviyorum seni. Saçmalık, bu saçmalık. Sana bunu yapmamam lazım.'' Bir çeşit histeri krizi geçiriyor gibiydi. Yumruk haline getirdiği elini sertçe arabanın kaputuna geçirdi. Korkuyla irkildim, '' yapamıyorum. Ben, ben anlatırsam her şeyi daha beter hale getireceğim.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SESSİZ AŞKIN ÇIĞLIĞI
Ficção GeralDuvar dibine sinmiş bedenim Demir Abinin kollarından titrerken, gözleri gözlerimden bir saniye ayrılmıyordu. ''Yazgı.'' Adım dilinden ilk kez bu kadar içten geliyordu. Sesim çıkmıyor, ellerim, bedenim titriyordu. İlk kez bu kadar hazırlıksız yakala...