UMUT IŞIĞI

442 18 12
                                    

Kabus...
Belki de şu an yaşadıklarım koca bir kabus. Her an biri beni gelip uyandırabilir ve bu saçmalık böylece son bulabilir. Gözlerimin önünün karardığı, ellerimi koyacak bir yer bulamadığımı anımsıyorum. Boğazımda koca bir yumru nefes almamı engellerken, kesik kesik soludum.
"Senin ne işin var burada ?" Sert sesimi işten Kuzey'in yüzündeki gülen ifade sonlandı bana anlamsız gözlerle bakmaya başladı.
"Sen çağırmışsın beni ?"  Şokla irileşmiş gözlerimle Kuzey'e bakakaldım.
"Ben mi çağırmışım seni ? Kim söyledi bunu ?" Birkaç saniye düşündüğü esnada Kuzey'in tam arkasında ki masadan kuvvetli bir çatırdama sesi işittik.

İkimizde irkilerek o yöne döndüğümüz esansa Demir abi hiç olmadığı kadar öfkeliydi. Yıllardır tanıdığım o adam kesinlikle şu an gördüğüm Demir ani değildi. Öfkeden kızaran gözlerinde kor bir alev yandığına şahit oldum. Elinde tuttuğu bir buket mavi gülü yere fırlatıp attı. Bir şeyler dönüyor burada ama ne ?

"KUZEY YAZGI'NIN YANINDAN ÇEKİL." Öfkeli haykırışıya korkuyla bir adım gerilemiştim ki Kuzey kolumdan tuttu.
"ÇEK LAN ELİNİ !"
Kuzey şaşkınca bir bana bir de Demir abiye bakıyordu. İyiden iyiye o da öfkelenmeye başlamış olsa bile Demir abinin ateşinin yanında hiç olurdu.

"Sana ne Demir. Sen kim oluyorsun da konuşuyorsun ? Komşu oğlu mu ?" Alaylı gülüşü yüzüne kondurmuş aşağılarcasına Demir abiye bakıyordu. Gözlerinde ki küçümsememeyi görmemek için kör olmak gerekirdi.

"Asıl sen kimsin Kuzey ? Söyle eski sevgili mi ? Evli eski sevgilisi mi ?" Öfkeden kararan gözleri bir anlığına tüm şimşekleri çaksa dahi şu an Kuzey'in yaptığının aynını yapıyordu. İkisinin ego savaşının ortasında ki "obje" olmak sinirlerimi germişti.

"İkiniz de kendiniz de misin ? Sakin olun, yapmayın şöyle lütfen." Bu sözlerim gözleri birbirine kenetlenmiş, bir kıvılcımla birbirinin üzerine atlamaya hazır bekleyen bu adamlar karşısında tesiri olmamıştı. Demir abi sözlerimle beraber gözlerime hayal kırıklığıyla bakarken karışık kafam iyice karışmıştı.

''Demir abi ne olursun gidelim. '' Ellerim sert vücuduna dokunduğum esnada kast katı kesildi. Boyunun uzunluğu nedeniyle başını eğerek bir bana bir de elime bakıştı. Gözlerinde ki kıvılcım yavaşça solsa da asla tam olarak sakinleşmemişti. Kuzey'in gözleri bir bana bir Demir abiye değiyor, başını eğip sessiz bir şeyler mırıldanıyordu.

''Kuzey burada her ne oluyor bilmiyorum ama seni ben çağırmadım, çağırmam zaten sabah konuştuklarımızdan sonra bunu nasıl düşünebilirsin.'' Kuzey gözlerini Demir abiden çekip bana bir şey söylemek için konuşmaya yeltenmişti ki ''Sen ne koştun lan Yazgıyla ? '' Demir abinin sinirli sesi içimi titretmeye yetmişti. 

''Sana ne ulan sana ne ? Sana mı düştü tasası siktir git başımdan. Asıl sen uzak duracaksın, sen dokunmayacaksın ona. '' Bağırmaktan boğazlarındaki tüm damarlar belirginleşmiş, oldukça korkutucu görünüyordu.

''Seni buraya gömerim Kuzey. Yedi ceddini siker, seni buraya gömerim. Duydun mu beni ? '' Sesinde ki netlikten yapabileceğini çok net hissetmiştim.

''Ne olur gidelim Demir abi, lütfen.'' Ellerim onu çekmeye çalışsa da bir milim dahi yerinden kıpırdamıyordu. Kuzey'i ittirmek için elimi kaldırmıştım ki ''Sakın, elini bile sürme şu ite.'' İşte ne olduysa buradan sonra olmuştu ikisi birbirinin üstüne atlamış yumruklar, tekmeler havada uçuşmuştu. 

''Yeter ne olur ayrılın biri gelecek durun artık. Kuzey çek elini git artık git karının yanına git.'' Hıçkırıklarımla Demir abi Kuzey'i yakasından itip yanıma yaklaştı. '' Götür beni buradan.'' Demir abi beni kollarının arasına alıp kendine yaslayarak yavaşça yürümeye başladık. Dudağının kenarından akan kan içimi acıtmıştı, Kuzey'in ise kaşı patlamış olacak ki elini alnına bastırmış duruyordu. ''Bu burada bitmedi Demir Bey herkes her şeyi öğrenecek artık.'' Duyduğu şeyle geri dönmek istese de izin vermedim. Tüm kuvvetimle koluna sarılmış bir vaziyetle bahçeye kadar ilerledik. Çaktırmadan gitmeyi başarmış, ilk bulduğumuz masaya oturmuştuk.

SESSİZ AŞKIN ÇIĞLIĞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin