DEMİR ALABEY
17.07.2018
Yazgı'nın doğum günü...
Bugün on sekiz olacaktı, büyümek için çok hevesliydi. Keşke büyümenin denli bir kabus olduğunu ona anlatabilseydim. Büyüdükçe artan acılardan bahsetmeyi çok isterdim ama bunu engelleyemem ki. O benim nazlı küçüğümdü, o bunu bilmese de bende ki her zaman aynı olacaktı. O yedi yaşındayken de benim değerlimdi, on yedisinde de. O yedi yaşındaki hali hala gözlerimin önünde ben on dört yaşında deli gibi mahallede top peşinde koşarken, tüm ışığıyla gözlerimi kamaştırmıştı. İlk görüşte aşk, çocuklu aşkı. Ne derseniz adına, ben onu gördüğüm andan beri bir tek onun için atıyor kalbim.
Benim gönlümün baharıydı, denizsiz semtimin deniz havasıydı.
İçimde bir o, bir acısı vardı.
Yüzünde kocaman gülümsemeyle kendine gelen hediyeleri birer birer açıyordu. Güzel yüzünün her detayına hayrandım. Küçük burnu, uzun kirpikler vardı. Dudakları ne çok ince ne de çok dolgundu, her daim yüzünde tebessüm olurdu. Kahverengi saçları vardı, her seferinde dokunmak için canımı bile vereceğim uzun, güzel saçları. Her teline ömür adanırdı, bir gülüşüne yapamayacağım bir şey yoktu. Kaşları ince ve düz, badem gözleriyle mükemmel bir ikiliydiler. Yazgı Kaya beni derinden etkileyen bir mevzu.
Ellerini masadan kaldırıp gözlerime baktı, ''sen ne aldın bana Demir abi ?'' Benimle eskiden daha rahat konuşurdu, şimdi de rahat olmaya çalışıyor ama benden çekindiğini hissediyorum, bunu yapmasındı.
Elimde tuttuğum hediye paketini uzattım, merakla kavradı hemen. Asla utangaç biri değildi, hediyelere bayılırdı. En çokta müzik kutularını.
Elimdeki ufak kutuyu açınca gözlerinde ki ışıltıya ömrümü adayabilirdim. Hışımla boynuma sarıldığında nefes almayı bile unutmuş, kokusunun ciğerlerime dolmasını dilemiştim. ''Çok teşekkür ederim, bayıldım. Çok çok güzel.'' En az senin kadar demek istedim, diyemedim.
''Güle güle kullan.'' Çıktı ağzımdan. Elleri boynumdan çekilince öyle bir boşluk hissettim ki, neyin dolduracağını bilmediğim bu boşlukla yıllarımı devirdim. Elinde ki müzik kutusunu hevesle herkese gösterip duruyordu, ''baksana abi, çok güzel değil mi ? '' Çocuksu haline tebessüm ederek izliyordum.
En çok benim hediyemi beğenmesi gururumu okşamış, cesaretimi perçinlemişti. Bugün ona, onu ne kadar sevdiğimi anlatabilirdim. Yıllardan sonra ilk kez bunu bu kadar net hissettim, ilk kez cesaretim tam olması gerek yerdeydi. Yanına yaklaşmak istedim, tam adımlarımı ona doğru çevirmiştim ki bahçe kapısının gıcırdamasıyla kimin geldiğini görmek için başımı o yöne çevirdim. Herkes buradaydı ; Annemler, Derin, ablam ve geriye kalan tüm arkadaşları da. Ama gelen kişi Kuzeydi, olmaması gereken bir yerdeydi. Kuzey'in Yazgıya olan tavırları son birkaç aydır beni geriyordu. Her zaman olduğu gibi değildi, ona dokunuyor, gülüşerek konuşuyordu. Bunlar normaldi belki ama hissedersiniz ya, bir şeyler yanlıştı. Hissettiğim duygu kıskançlıktı evet ama sebepsiz değildi işte. O Yazgıya bir şeyler hissediyordu adım kadar emindim. Olmazdı o yüzden burada, olamazdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SESSİZ AŞKIN ÇIĞLIĞI
Ficción GeneralDuvar dibine sinmiş bedenim Demir Abinin kollarından titrerken, gözleri gözlerimden bir saniye ayrılmıyordu. ''Yazgı.'' Adım dilinden ilk kez bu kadar içten geliyordu. Sesim çıkmıyor, ellerim, bedenim titriyordu. İlk kez bu kadar hazırlıksız yakala...