Kaç sene devirdim bu alemde, sanki yaşım elli. O kadar çok şey yaşamış, görmüş gibiydim ki oysa daha hayatımı yaşamamıştım bile. Neydi bu hissettiğim, heyecan, korku merak. Onlarca duygu içinden çıkamıyordum ve çıkamayacağımı biliyorum. Ya her şey daha kötü olursa o zaman ne olacak, düşünmekten başım çatlayacak artık. Nereye çeksem elimde kalan bir durum bu ya düşündüğüm gibi bu mesajları atan kişi Demir abiyse ? Ya da daha kötüsü başka biriyse ? Ben artık düşünmekten o kadar sıkıldım ki. Bir şey yazmadan telefonu cebime yerleştirdim. Ders falan çalışamadığın için de neredeyse ful dolu olan kütüphanede daha fazla oyalanmadan toparlandım. Direkt eve gitmek istesem de bir saat sonra dersim vardı o yüzden okuldan uzaklaşmadan yakınlarda ki kafeye gitmeye karar verdim. Hızlı adımlarla kampüsten çıkıp üst geçitten karşı geçtim kafam o kadar doluydu ki boşaltmama imkanım bile yokmuş gibi hissediyordum. Daha bir kaç saat önce öğrendiklerimin ağırlığı geçmeden bir de gizemli platoniğin ortaya çıkması çıktı başıma. Ben ne yaparsam yapayım düşünmeden duramıyorum bunu anladım en azından. Hayat düşünmek için oldukça kısayken benim yaptığım başka bir şey yok...
Elimde bir başka kahve ile oturup ders saatimin gelmesini bekliyorum. Yaman'ı arayıp yanıma çağırdım şimdi bir de onu bekliyorum. Kafenin kapısını izlediğim esnada içeriye uzun boylu yiğidim Yaman'ım geldi. İşte fazilet, işte feraset. Gözleri beni bulduğunda masaya doğru yöneldi ben ise ayaklandım. Sabah erken uyanmasından nefret ettiğini biliyorum ama onun dışında çağırabileceğim bir Derin vardı onun da dersi var ne yapayım yani. Bir gün benim için erken uyansın yahu. Sıkıca sarılınca derdim tasam buhar olup gök yüzüne karıştı, işte bu Yaman etkisi.
''Yavrum ne oldu sabah sabah rüyan da mı gördün beni ? '' Çarpık gülüşüyle beni süzerken bir cevap bekliyor gibiydi.
''Çok garip şeyler oluyor Yaman'ım nereden başlayayım inan bilemedim.'' Sıkıntıyla bir nefes verdiğimde Yaman endişe dolu gözlerle bakıyordu.
''En başından sal gelsin.'' Rahatlatmaya çalışan sesiyle beni de rahatlatmaya çalışıyordu. Yerime oturup her şeyi en başından anlatmaya başladım. Gelen mesajları, Kuzey'in bugün anlattığı meseleleri, Demir abiyi...
Dakikalar sonunda kuruyan boğazımı ıslatmak için buz kesmiş kahvemden bir yudum aldım. ''Yani anlayacağın her şey bok gibi gidiyor.'' Elleri masanın üzerinde duran yarısı içilmiş sigaraya gitti. Derin bir nefesle zehri içine doldurdu dakikalardır ağzını açmamış sadece beni dinlemişti. Huzursuzca yerinde kıpırdanıp soluk sigara dumanını üflerken bir şey düşünüyor gibi kaşları çatılmış ela gözleri kısılmıştı.
''Yani bir sapığın var, evli eski sevgilin sana dönmeye çalışıyor ve hiç yoktan yılların Demir abisi sana yazıyor öyle mi ? Doğru anladım sanırım. '' Mutsuzca başımı salladım.
''Demir abi meselesi net değil yani sadece biraz fazla bir arada bulunduk bu aralar. Yanılıyor olma ihtimalim var ama beni düşündüren asıl konu Kuzey. O kadar zaman sonra neden şimdi bunları bana anlattı ki ? '' Sonlara doğru sesim kısılmış, omuzlarım düşmüştü.
''Katıksız orospu evladı da ondan. Yazgı bak bana dürüst ol tamam mı ? Dönmeyeceksin değil mi ona ? '' Hışımla başımı iki yana salladım.
''Saçmalama Yaman bu saatten sonra böyle bir şey nasıl mümkün olsun ? Kaldı ki mümkün bile olsa ben istemem kendime yakıştıramam bunu. Sen bunu düşünme bile, beni hiç mi tanımıyorsun ? '' Sitemle karışık sinirli sesim benim aksime Yaman'ı sakinleştirmişti.
''Yavrum bu sevda, kalbe söz geçer mi sanki ? Seni en çok üzen Kuzey eyvallah ya en çok mutlu eden ? O da Kuzey değil mi kendimizi kandırmayalım Yazgı. Ağzından çıkan hayır olsa da yüreğinin sesini kısabilir misin ? Bari bana yapma.'' Şefkat dolu gözleri içime işler gibi bakıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SESSİZ AŞKIN ÇIĞLIĞI
Ficción GeneralDuvar dibine sinmiş bedenim Demir Abinin kollarından titrerken, gözleri gözlerimden bir saniye ayrılmıyordu. ''Yazgı.'' Adım dilinden ilk kez bu kadar içten geliyordu. Sesim çıkmıyor, ellerim, bedenim titriyordu. İlk kez bu kadar hazırlıksız yakala...