Hangi duygunun esiri olur kalp ? Aşk diyebiliriz belki, sadece aşk yeterli gelirse neden acı çeker insan ?Acıların esiriyiz biz, acı çektikçe var olan iki bedeniz. Bizim acılarımız birken, neden uzağız birbirimize bu kadar ?
Şu Ankara bizi el ele görebilecek mi, Sarmaşığın karanlığını aydınlatabilecek mi ışığımız?
Söyle sevdiğim, bu acı reva mı bize ?
Karanlık sokağı aydınlatan iki sokak lambası, biri cızırtılı sesler çıkarıyor kendi gölgesine bile ışık tutamıyor. Tek bir ses var bu sisli gecenin üzerine dolan, bize açtığın bir şarkının melodisi doluyor Sarmaşığ'a. Gözleri, ah o gözleri içime işliyor. Kara gözleri tek bir yere sabit bakarken derin bir iç çekişi hissettim. Konuşacak kadar kendimde değildim ama dudaklarımdan firar etmek üzere olan sözleri daha fazla tutamıyordum ;
Seni seviyorum.
Duymadın, duy diye söylemedim ama duysan ne iyi olurdu. Ellerim fincanı kavradı küçük bir yudum aldım sıcak kahvemden. Gözlerini hissediyordum üzerimde kafamı çeviremedim, utanç bedenimde değildi. Tek hissettiğim, tek istediğim yanında olmaktı. Bir şey oldu sonrasında, bir hareketlilik hissettim karşı evin lambası sönük olan balkonunda. Demir yoktu, balkondan çıkmıştı. Bir süre izledim boş balkonu yine ne geldi de aklına kim bilir, neye sinirlendi Allah bilir diye geçiriyordum içimden. Sonra bir ses daha duyuldu, bir kapı sesi. Demir dış kapının önündeydi, gözlerini gözlerimden çekmeden telefonunu çıkardı. Çalan telefonumu aldım odamdan, ellerim titriyordu, ''Efendim,'' Dedim.
''Aşağı gelsene iki dakika.'' Kafamı kaldırıp baktığımda aşağıda beni beklediğini gördüm. ''Tamam o zaman geleyim ben.'' Gülümsediğini biliyordum. Hızlıca üzerime uzun bir hırka geçirip sessiz adımlarla aşağı indim. Sessiz olmaya çalışarak dış kapıyı da açtığımda bütün ihtişamıyla bana bakıyordu. Siyahlara bürünmüş, baştan aşağı siyah olmuştu. Gözleri gözlerime değdiği an hayat buldum, aylardır bugünün olmasını hayal etmişken şimdi öylesine umut doluydum ki, ne olursa olsun ondan kopamıyordum.
'' Neden çağırmıştın beni ? '' Başımı eğdim, sorumla havalanan dudağına gözüm takılmıştı, '' seni özledim.'' Kalbim yerinde misin ? Ağzımı açamamıştım o ise bir şey dememi beklemiyor olacak ki yeniden konuştu. ''Yazgı, biliyorum sana kötü davrandım. Senden geçen üç ayımın acısını çıkardım. Yazgı, ben bu geçen sürede o kadar sensiz kaldım ki, delirdim. Seni görmemeye dayanamıyorum, sesinin olmadığı bir yer hayal edemiyorum. Ben senin olmadığın hiçbir şey istemiyorum ama kırıldım be kızım. Söylediklerin bir an olsun çıkmadı aklımdan. Tamam beni sevmiyorsun anladım da, bu kadarını da hak etmedim. '' Derin bir nefes aldı, ''Sonra bir an geliyor bana öyle bir bakıyorsun ki, deliriyorum kızım sahiden seviyor gibi bakıyorsun. Yazgı bana dengesiz diyorsun ama senin de pek tutarlı bir yanın yok ki güzelim. Ben sadece doğrusu neyse onu yapmaya çalışıyorum, uzak durmaya çalışıyorum ki bakışına umut bağlamayayım.''
Kafası karışık bunu anlayabilirim, söyledikleri canımı yaksa da doğru sözleri karşında diyecek tek bir kelimem dahi yok. ''Anlıyorum, ne yapmak istiyorsun peki ? '' Yutkundum, boğazımda derin bir sızı oluştu.
''Yazgı, biz seninle istesek de olamayız, hem ben gideceğim hem de daha başlamadan o kadar kırdık ki birbirimizi. Olmayacağı başından belli, eskisi gibi olalım.'' Hangi eski ?
''Haklısın, belki de böyle olması gerekiyordur.'' Bir yaş süzüldü yanağımdan, başımı çevirdim görsün istemedim.
''Kendine iyi bak olur mu ?'' Gözleri doluydu, neden yapıyorduk bunu birbirimize ?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SESSİZ AŞKIN ÇIĞLIĞI
General FictionDuvar dibine sinmiş bedenim Demir Abinin kollarından titrerken, gözleri gözlerimden bir saniye ayrılmıyordu. ''Yazgı.'' Adım dilinden ilk kez bu kadar içten geliyordu. Sesim çıkmıyor, ellerim, bedenim titriyordu. İlk kez bu kadar hazırlıksız yakala...