Yaşadım, ne varsa gördüm sandım. Ne büyük aptallık etmişim, nasılda hiçbir şey yaşamamışım. Gözümün görmediğini unuturum sandım, bu koca bir yanılgıymış. Onu hiç öyle sevemem sanmıştım, ne büyük bir kibirdir bu. Çok büyük laflar söylemiş, hepsini birer birer yutmuştum.
Kalbim bana kendini hatırlatmak istercesine, kaburgalarımı dövüyordu. Duyduklarına inanamayan kulaklarımda tiz bir ses peyda oldu. Yanlış duymuş olmalıydım, bunun hiçbir mantıklı açıklaması olamaz. Nasıl olur da beni öpmek istediğini söyler ?
''S-sen ne diyorsun ? '' Kekelediğim için kendime lanet okuyordum. O ise o kadar rahattı ki, rahatlığı sinirimi bozuyordu.
''Kulakların yeterince iyi duyuyor sanırım ama istersen tekrar edebilirim.'' Alaylı kokan nefesini kulağımda hissetmiştim. Çok yakındı, çok. Kendimi geri çekmek istesem de bir milim dahi kımıldayamadım. Sanki ayaklarımda tonlarca ağırlık var gibiydi. Vücudum da ne kadar kan varsa hepsi yanaklarıma hücum etmişti, al al olduğuna eminim. Yüzü yüzüme o kadar yakındı ki verdiği nefesi ben soluyordum. Gözlerinde gördüğüm şeyin adı neydi bilmiyorum ama bana aylar sonra ilk kez hatırladığım gibi bakıyordu.
''Uzak durur musun lütfen.'' Kısık sesle adeta yalvarmıştım, bu yakınlık çok tehlikeli.
''Bence yeterince uzak kaldık, sence de öyle değil mi ? '' Sesi yumuşacıktı, her cümlesi kalbime ılık bir esinti sunuyordu. Öyleydi, çok ayrı kalmıştık.
''Bence-'' Sözümü yarıda kesen ses mutfak kapısından giren Derin'in sesiydi.
''Ay nerede kaldı- oha. Ay ben çok özür dilerim, vallahi görmedim ben. Ben çıkayım, siz devam edin şey yapmaya.'' Demir oldukça keyifliyken ben utanç içerisindeydim.''Konuşuyorduk sadece.'' Diyebildim sindiğim tezgahtan.
''Tamam işte, konuşmaya devam edin ama sonra edin. Annemler sizi sorup duruyorlar.'' Yüzünde hin bir gülüşle bana bakıyor, daha da utanmamı sağlıyordu. Yahu öpüşmedik bile neyden utanıyorum sanki.
''Tamam Derin, çık sen geliyoruz biz. Hadi abicim, hadi.'' Eliyle git yapıyorken, yüzü bugün ilk defa samimiyetle gülümsüyordu.
''Ben de gideyim o zaman.'' Aradan sıvışmak istesem de kuvvetli kolları gitmeme izin vermedi. Derin'in çıkmasını bekleyip beni kendiyle tezgah arasına aldı. Güçlü eli yanağımı okşuyor, özlem dolu gözlerle her bir yanımı inceliyordu. Yumuşak dokunuşları eriyip gitmeme sebep oluyordu. Saçlarımı sevdi uzun uzun, hiç konuşmuyordu. Sessizlik yemi etmiş gibi ikimizden de ses çıkmıyordu. Bende onu izledim doya doya, özlemini duyduğum her bir uzvunu inceledim. Ellerini, gözlerini, bana bakarsa ölmeyecekmişim gibi hissettiğim gözlerini inceledim uzun uzadıya. Tek kelime etmesek de çok şey konuşuyordu gözlerimiz.
''Çok güzelsin, gerçek olamayacak kadar çok.'' Ilık nefesini kulağımda hissediyordum, tepki vermeyi bile düşünemiyordum şu an. Saçlarımı kokladı sonra usulca bir öpücük bırakıp beni arında bırakıp mutfaktan çıktı.
Ellerim terlemişti, kalbim deli gibi atıyordu. Kendimi hiç daha önce yaşamadığım hislerin ortasında bulmuştum ve bu o kadar karışık bir an da olmuştu ki neye nasıl tepki vermem gerek bilmiyordum. Yaslandığım tezgahtan doğruldum, ağır adımlarla salona geçecektim ki suyu unutmadan elime aldım. Herkes bıraktığım gibiydi, tek fark bu kez benim de gülüyor olmamdı. Yerime oturdum Demir'in keyifli gözleri gözlerime değiyordu, bu çok garipti.
''Öpüştünüz mü he öpüştünüz mü ? '' Derin'in kısık sesini benden başka kimse duymamıştı. Dirseğimle kolunu geçirdim, acı çekmeden pişkin pişkin bakıyordu suratıma.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SESSİZ AŞKIN ÇIĞLIĞI
General FictionDuvar dibine sinmiş bedenim Demir Abinin kollarından titrerken, gözleri gözlerimden bir saniye ayrılmıyordu. ''Yazgı.'' Adım dilinden ilk kez bu kadar içten geliyordu. Sesim çıkmıyor, ellerim, bedenim titriyordu. İlk kez bu kadar hazırlıksız yakala...