Bir dakika içinde kaç duygu hissedilebilirse hepsini yaşadım. Şaşırdım, heyecanlandım, korktum ve merak duygum bir hayli arttı. İstek atan hesabın fake bir hesap olduğu belliydi ama neden bana böyle bir mesaj atmıştı ki ?
"Anlayamadım, kimsiniz ? "
10 dakika önce atılan mesaja cevap yazdım. Anında online oldu ve yazmaya başladı.
" Sen beni görmesen de ben hep senin yanındayım, sana kim olduğumu söyleyemem benden bunu isteme. Seni kaybetmek istemiyorum sadece gülleri beğenip beğenmediğini öğrenmek istedim. Hepsi bu."
Şaka mı bu ?
" Hala anlayamıyorum, sanırım uğraşmakta istemiyorum. Kusura bakma ama kendi kimliğini göstermeyen birisiyle konuşacağımı düşünmüyorum. "
Şu an bir sapıkla uğraşacak vaktim ve sanrım yok. Neyin içindeyim ya ben ?
" Yazgı, ben yabancı biri ya da herhangi biri değilim."
Çattık ya.
" Söyle o zaman kimsin ? Ne istiyorsun? "
Bekledim 5 dakika sonra cevap geldi.
"Yakında, çok yakında her şeyi öğreneceksin."
Sonrasında ne yazdıysam yazayım bir cevap alamadım. Bir süre sonrada ben yazmayı bıraktım her ne olacaksa olur zaten. Bı hayatta hep bir şeyleri zorladım. Yapmaya çabaladım ama en çok ben yoruldum çoğu zamanda istediğimi alamadım. Peki neden artık çabalamak bile istemiyorum buna verecek bir cevabım bile yok.Saatlerce yatakta uzandım ama asla uyanmadım. Sabah ışıkları perdemin ardından odama sızarken içimde garip bir duygu peyda oldu.
Bugün güzel şeyler olacak.
Ne kadar kendimden umudu kesmiş, hayattan bıkmış gibi gözüksem de toparlanmaya çalışıyorum ve artık kendime gelmeli özümü bulmalıyım. Bu uykusuz kaldığım son gece olsun diye geçirdim içimden. Bu son olsun.
Üzerimdeki pijamayı çıkarım kalın bir polar takımı giyindim. Elimi yüzümü yıkayıp telefonumu kontrol ettim. Hala bir mesaj yoktu sanırım benim platonik kendini açığa çıkaracak bir şey yapmayacaktı. Aşağıdaki patırtıya doğru adımlarken uyuyamamanın verdiği sersemliği üzerimden hala atamamıştım. Alışmış olsam da uykusuzluktan oluşan algı problemi artık çok can sıkıcı olmaya başlamıştı. Bazen ayakta uyuyordum cidden bunun var olduğunu asla düşünmezdim ama otobüsün ortasında ayakta uyurken bunun hakikaten gerçek olduğunu tecrübe etmiştim. Annem elinde merdaneyle tezgahta bir hamur ile cebelleşiyorken arkasından sımsıkı sarıldım.
" Günaydıın annem ne yapıyorsun bakalım bize ? "
Neşeli halim annemi sevindirmiş olacak ki bana sıcacık bir gülümsemeyle baktı.
"Oy anası kurban, günaydın kuzum. Ne güzel aymış bugün gün değil mi Yazgım hava ılıklaşmış, senin yüzün gülüyor ne de aydın bir sabah. "
Annemin neşeli sesi umudumu yeşertiyordu.
"Öyle annem, öyle. Daha çok aydın sabahlarımız olacak."
Annemle biraz daha havadan sudan konuşmaya devam ettik. O sırada annemin elindeki böreği Sevda teyzeler için yaptığını öğrendim. Meğerse bugün Meltem abla sevgilisini ailesiyle tanıştırmaya getirecekmiş. Onun adına o kadar mutlu olmuştum ki. Derin arada sırada sevgilisinden bahsetse de bugün tanışma yemeği olacağını söylemedi ya da söyledi ben hatırlamıyorum. O kadar az uyuyorum ki çoğu şeyi hatırlamıyorum o yüzden her şey olabilir.
Anneme yardım ettim ikimiz hızla böreği bitirip bizim için de bir güzel kahvaltı hazırlayıp evin böceklerini uyandırmaya gittik. Ben babamı öperek uyandırırken annemde abimi zorla banyoya sokuyordu. Bu hallerine gülerken Umut da odasından çıkmış uyku mahmurluğunu üzerinden atmaya çalışıyordu.
Ailecek yaptığımız kahvaltı sonrası ben Derin'in evine gitmek için hazırlandım. Saçlarımı tarayıp üzerime montumu geçirdikten sonra anneme seslenip karşı eve doğru yürüdüm. Kapıyı çaldığımda bana kapıyı açan Sevda teyzeydi.
"Sevda Teyzem nasılsın var mı benim yapabileceğim bir şey ? "
Dedim hafif bir gülümsemeyle. Yüzünde yorgun bir ifade vardı kim bilir kaç saattir uğraşıyordu.
"Yok kızım sağ ol yavrum, Derin bitirdi çoğunu artık bir akşama sofra kurması kaldı. Şöyle ellerinden bir kahve içerim ama ne yalan söyleyeyim senin kahven bir ayrı." Kocaman sırıtarak başımı salladım.
"Tamam aşkım yaparım ben sana kahve. Dur önce Derin'e bir bakayım o da içerse hep birlikte içelim hem havada iyi bugün bahçede içeriz. Sen geç otur dinlen şöyle ben bir çıkıp bakayım hemencecik geliyorum."
Beni onu yanaştırdığım koltuğa oturup gözlerime minnetle bakıyordu. Hızla merdivenleri birer birer tırmandım. Derin'in odası koridorun sonunda ki odaydı oraya doğru adımlamıştım ki banyo kapısının açılmasıyla bir iki adım geriledim. Demir abi saçlarını yıkamış olacak ki kapıyı açmasıyla ferah bir şampuanla kokusu ciğerlerime doldu. Saçlarını kurutmaya girmişti sanırım başında hala havlu altına gri bir eşofman üstünde ise düz beyaz bir tişört vardı. Yunan tanrısı gibi adam bu hali bile maşallah yani. Beni görmesiyle hafif bir gülümse kondurdu yüzüne. Sert mizacının aksine bence ona gülmek çok ayrı bir hava katıyordu.
"Hoş geldin Yazgı, nasılsın ?"
Sert sesinin aksine o kadar yumuşak bir tonda konuşmuştu içim bir garip oldu.
" İyiyim abi sen nasılsın ? "
Gülümseyerek sorduğum soruya aynı ifadesini bozmadan cevap verdi.
"İyiyim ben de ne olsun."
Hafifçe başını öne eğerek konuşmuştu beni net görebilmek için sanırım.
" Biz de kahve içeceğiz de Derin'e bakmaya gelmiştim."
Durdum sanırım o da kahve içmek isteyebilir.
"Sen de içmek ister misin abi sana da yapayım mı ? "
Gülümsedi.
"Sen yapacaksan içerim."
Kafamla onu onayladıktan sonra hızla Derin'in odasını girdim. Derin elinde telefon yatağına uzanmıştı.
" Oh hayat sana güzel vallahi.
Ablan erkek arkadaşını tanıştırmayı getiriyormuş bana neden bunu söylemedin. Aşk olsun Derin." Sitemle kurduğum cümleyle hızla başını bana çevirdi.
" Hiçte bile ben sana haber verdim. Sen uykusuzluktan dün ne yediğini bile hatırlamazsın. Ben bunu sana ta ne zaman söyledim. Bilmiyorum ama iki hafta oldu galiba."
Şaşkınca Derin'e baktım. Muhakkak ki haklıydı.
" Özür dilerim sen haklısın. Uyuyamadıkça unutuyorum, ne yapacağımı bilemiyorum."
Mahcubiyetle gözlerine baktım. Bana kırılmamıştı, sinirlenmişti ama asıl sinirlendiği şeyin ne olduğunu çok iyi biliyorum.
" Ben sana kızmam, seni bu hale getirenlere kızarım. Görüyorum ki senin ona kızmaya bile niyetin yok."
Durdu derin bir nefes aldı. " Her şey boş ver, her şeyi sen kendine bunu nasıl reva görüyorsun. Gencecik güzeller güzeli bir kızsın, serseri Kuzey için değmez güzelim."
Biliyorum.
"Biliyorum bunlara fazla konuşmayalım lütfen."
Onaylarcasına başını salladı.
"Hadi aşağıya inelim annen bekliyor kahve yapacağım size."
Gülümseyerek onu yatağından çekiştirdim.
Aşağıya indiğimizde annem de ellerinde böreklerle çıkagelmiş ahiretliğiyle dedikodun belini kırıyorlardı. Bu laf öyle değildi sanki ama bilemedim. Demir abi ortalıkta gözükmüyordu neyse zaten ona yapacağımı söyledim ben hazırlayınca iner. Annemlerin yanından mutfağa geçti ben herkes için fincanları çıkarırken Derin de kahve ve yanına koymak için çikolata ayarlıyordu. Kahveleri yaparken bir yandan da Derin'e dün gelen mesajdan bahsediyordum. Şaşkınca açılmış kocaman yeşil gözleriyle her dediğine heyecanla bekliyordu.
" Öyle işte en son bunu söyledi. Başka bir şey söyler diye bekledim ama ben yazsam da cevap vermedi."
Derin düşünmeye başladı.
" Öncelikle kim olabileceğini düşünelim. senin aklına herhangi biri geliyor mu ? Bence Yaman olabilir hala bunda diretiyorum biliyorum ama hiç mantıklı değil. Yaman bu kadar ince düşünebilen biri değil."
Alayla koluna vurdum.
" Yaman'ın bana aşık olmadığını daha nasıl anlatayım ben sana. O değil, değil ama kim ? Aklıma hiç kimse gelmiyor ki. Okuldan olamaz kimse ev adresimi bilmiyor diye düşünürsek bir tek mahalleden biri kalıyor. Hiç bir fikrim yok ama nasıl olsa ortaya çıkacaktır."
Hızlıca kahveleri tepsiye yerleştirdim Derin de arkamdan su ve çikolataları bir tepsiye koyunca onu beklemeden kış bahçesine doğru adımladım. Biz gelene kadar annemler kış bahçesine oturmuş bir şeyler konuşurken bizi gördükleri an hemen suspus oldular.
"Yazgıcığım, sana zahmet olmazsa abimi çağırıp gelir misin güzel arkadaşım benim." Bu bana niye yalakalanıyor diye Derin'e baktım yüzünde hin bir gülüş vardı ama sebebini sorgulamayı sonraya erteleyerek Demir abinin odasına doğru çıktım. Odasının kapısını iki kez tıklattım ardından ahşap kapı hafifçe aralandı.
"Kahveleri hazırladım da gelmek ister misin ? Kış bahçesindeyiz." Cevabını beklemeden inecektim ki iri eli kolumdan hafifçe tuttu beni.
"Akşam için çok hazırlanma. Öyle makyaj falan da yapma boş ver." Ne ?
Afalamış suratımdan anlamaz belki diyerek konuşmaya başladım.
"Anlamadım abi niye hazırlanmayacakmışım ki ?"
Suratındaki tüm kaslar sertleşmiş kalın kaşları çatılmıştı.
"Bir sebebi yok öyle çok anlam katmasınlar diye. Söz değil nişan değil sonuçta çok hava girmesinler ondan yani."
Bu adamda bir garip he.
"Abiciğim, sen hazırlanmak istemiyorsan hazırlanma. Ben nasıl istersem, nasıl rahat edersem öyle gelirim sen hiç merak etme." Dedim tam gözlerinin içine bakarken. O gözleri benim her kelimemden sonra daha da koyulaştığını görebiliyordum.
"Peki Yazgı, o zaman olacaklardan sen sorumlusun bunu da bil. İki dakikaya inerim aşağıya." Konudan konuya atlamasına şaşırsamda da ses etmedim. Ne olacaksa olur aman bana ne. Geldiğim tempodan geri aşağıya inip kendi kahvemi yanımdaki sehpanın üzerine bıraktım. Annemler akşam için ne giyeceklerini birbirlerine anlatıyorlardı. Gerçekten de Demir Abi iki dakika sonra yanımıza gelmişti. Normalde kahvesini alıp balkona ya da bahçeye çıkardı ama bizim yanımıza oturmayı tercih etmiş olacak ki yanıma bir sandalye çekip oturdu. Annem Demir abiye dönüp konuşmaya başladı.
"Ee Demir oğlum yok mu senin bir sevdiğin, istediğin. Ablanda uçacak yuvadan senin de yuva kurduğunu görsek ya, olmaz mı kuzum?"
Ahahah yandın Demircim abicim.
Bakışlarını annemde tutarak bu konudan hoşnut olmadığını belli ederek konuştu.
"Şu an için öyle birisi yok. Nasip kısmet artık, hayırlısı."
Annem aldığı cevaptan hem memnun olmuştu hem de tam aklına oturmayan şeyler varmış gibiydi. Kafası karışmıştı şimdi sevdiği var mı yok mu anlayamıyordu. Hakikaten var mı yok mu ?
"Abim evlenecek de ben de göreceğim he öyle mi? Geldi otuzuna nerdeyse hala bir sevgilini bile tanıştırmadı benimle. Kırılıyorum abiciğim, görümce olmaya hakkım yok benim?"
Derin'in cümlelerine hepimiz gür bir kahkaha attığımızda bize korkunç sandığı bakışlar yolladı.
"Sen bir sus istersen abiciğim. Otuza geldim başına kaldım öyle mi? Ben evlenip gitsem benden kurtulabilir misin sanıyorsun acaba?"
Derin bıkkınca üfleyerek abisine sataşmaya devam etti. Abi kardeş hallerini izleyerek kahvelerimizin sonuna gelmiştik ki hışımla içeriye Meltem abla geldi.
"Kızları çok acil çalıyorum sizden. Çok önemli bir konu var kuşlarım gelin bana."
Anın korkusuyla elimdeki fincandan birkaç damla koluma damladı. Ben elimle silmeye çalışırken Demir abi Meltem ablaya ölümcül bakışlar atıyordu.
"Senin yüzünden kolu yanıyordu kızın. Ne acelen var sanki ?"
Meltem abla üzgünce yanıma gelirken elimle dur gelme yapıyordum.
"Ay bir şey yok merak etmeyin soğumuştu zaten. Hem ben merak ettim ne oldu ?"
Meltem abla beni ve Derin'i saatlerce saç makyaj ve kıyafet için esir edeceğini bilmeden önce söylediğim son şey bunlar olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SESSİZ AŞKIN ÇIĞLIĞI
General FictionDuvar dibine sinmiş bedenim Demir Abinin kollarından titrerken, gözleri gözlerimden bir saniye ayrılmıyordu. ''Yazgı.'' Adım dilinden ilk kez bu kadar içten geliyordu. Sesim çıkmıyor, ellerim, bedenim titriyordu. İlk kez bu kadar hazırlıksız yakala...