Kaç sabahtır geceye uyanıyorum.
Bu his geçmeyecek.
Ben bu hisle yaşamayı, ayakta kalmayı beceremeyeceğim.Pes ediyorum.
Bugün iki ay oldu.
Demir'i yitireli tam iki ay oldu.
Bedeni toprağa giren o, ölen bendim.Yutkunamıyorum, nefes alamıyorum.
Ben boğulmuyorum, ben artık yok oluyorum.
Düşüncelerim bana mezar kazmaya yardım eden yegane şey. Ben artık Demirsiz bu dünyada nefes almak, var olmak istemiyorum.Ölmek sadece nefes alamamak mı ? Ben hayallerimi gömdüm. Yetmez mi ?
Bu öyle bir ağırlık ki, değil iki ay iki yüz yıl geçmiş olsa bile içimi yakan bir ateş olarak kalacak.
İçimde kırk bir mum mu yanıyor şimdi ?
Ne olur bitsin.Dayanamıyorum, yapamıyorum. Demir'in bana son kez bakmış olması ihtimaline katlanamıyorum.
Son olduğunu bilseydim bırakır mıydım hiç ?Sesinin titrediği, gözlerinin kızardığını hatırlıyorum. Adımı unuttum, o günü unutmam.
Yapamıyorum. Aşamıyorum, ben bugünün geleceğini hiç düşünmemiştim ki.Adımlarım benden bağımsız günlerdir olduğu gibi yeni evine ilerledi. Issız mı sokak bilmiyorum, sesleri ayırt edemiyorum.
Tek yaptığım şey yürümek. Günleri bilmiyorum, aylardan hangi aydayız yemin ederim ki bilmiyorum. Sadece yürümek istiyorum, Demir'in varlığını hissedebildiğim tek yere varmak istiyorum.Mezarlık.
Benim sevgilim, canımın diğer yarısı bu toprağın altında yatıyor ya şimdi ben hangi yatağa sığabilirim ?Hangi yastık senin mezar taşından yumuşak olabilir ?
''Ben geldim...'' Kelimeler, boğazımı yırta yırta dökülüverdi dudaklarımdan.
Kuruyan boğazımı temizlemek istedim iki kez öksürdüm. Hava soğuktu, üşüyor mu orada ?Orası var mı sahiden de, izliyor, görüyor mu beni ?
Görmesin, bu haldeyken görmesin beni.''Seni çok özledim... Seni çok özlüyorum, dayanamıyorum artık. Ne olur ben de geleyim yanına, bana da yer aç sevgilim. Burası sensiz çekilecek yer değil,'' gözyaşlarımın aktığını hissetmemiştim bile. Acılı bir gülümseme yerleşti yüzüme. '' Derin bile gidecekmiş, Abim gitti. Kimsem kalmadı, hiç kimsem kalmadı.'' Bir hıçkırık döküldü boğazımdan. ''Sen yoksun, Demir. Sen yoksun; sesin yok, kokun yok, ellerin yok, evim başıma yıkıldı benim.'' Soğuk mezar taşı parmaklarımın ucunu uyuşturuyordu. '' Senin olmadığın yerde benim işim ne ? ''
Parmaklarımın arasına sıkıştırdığım küçük jiletin soğukluğunu hissettim tüm bedenimde. ''Ben, yapamıyorum. Sensizliğe katlanamıyorum, yapamıyorum olmuyor. Soğuk, hissettiğim tek şey soğuk. Benim kalbim üşüyor Demir,'' Demir Alabey.
Mermer taşta kazınmış o kara yazı.''Benim sensizliğe dayanacak gücüm yok, affet beni. Aldığım nefes bile ciğerimi acıtıyor benim, sensizim diye mi ? Üzülme sevgilim ; Bugünü atlatırsak, yarın başka derdim kalmayacak.'' Avucumun arasından sızan kana baktım, ''ben sana çok geç kaldım.... Yaşayacağımız onca şey varken-'' Hıçkırığımı tutamadım. ''Seni çok seviyorum.''
Son kez baktım mezar taşına. Son kez göz göze gelmişiz gibi, bu sahiden sonmuş gibi.
Gözlerimi kapattığım an geçmişin geçmeyen yarası yüreğimi sızlattı.İKİ AY ÖNCE :
''Hayır, hayır olamaz bu. Bu- gerçek değil bu hayır. Demir! Kak ne olursun kalk Demir, kalk.''
Demir, yıkılmaz, sarsılmaz sandığım o koca çınar yerle bir oldu. Kapanan gözleri, yere yığılmış bedeni içimden onlarca paçayı kopardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SESSİZ AŞKIN ÇIĞLIĞI
General FictionDuvar dibine sinmiş bedenim Demir Abinin kollarından titrerken, gözleri gözlerimden bir saniye ayrılmıyordu. ''Yazgı.'' Adım dilinden ilk kez bu kadar içten geliyordu. Sesim çıkmıyor, ellerim, bedenim titriyordu. İlk kez bu kadar hazırlıksız yakala...