medya: Yazgı
Şehir değil karanlık olan, benim içim zifiri. Karanlık beni çeken bir kuyu, ben ise ona itaat eden boş bir avare. Işığımı söndürdü, belki öldürmedi beni ama yaşatmıyor da.
Ben bu acıyla nasıl başa çıkacağımı bilmiyorum.
Bu kez yapmaz dedim, bu kez beni yarı yolda bırakmaz dedim. Gözlerinde gördüm, şizofren değilim onun gözlerinde ki bütün duyguları gördüm. Yalan olamazdı, bir yalan bu kadar inandırıcı olamazdı.
''Bir daha ayırmayalım bu elleri, bir daha beni sensiz bırakma. Sen ol da, ister 'yâr' ol, ister 'yara'; lütfun da başım üstüne, kahrın da.''
Bunları gözlerime baka baka söylen biri nasıl olurda aynı zamanda beni istemediğini söyleyebilir. Saçmalık, bu koca bir saçmalık.
Bana bunu tekrar yapamazsın, beni kendine aşık edip gidemezsin. Beni yarı yolda bırakamazsın. Sen bana kıyamazdın, söyle reva mı bu bana ?
Düşünceler beynimi kemirirken tek yapabildiğim etrafı izlemekti. İçimde fırtınalar koparken, yüzümde acı gülümseme varken bile çalışmayı bırakamadım. Odam saatlerdir gelmediğim günler yüzünden yoğundu. Bir öğrencim gelmiş beraber çalışma planını ayarlamıştık, onlarca öğrencim ise tercih listeleriyle gelmişlerdi. Öğleden sonra biraz olsun dinlenebilmiştim ama bu sandığımın aksine bana iyi gelmiyordu. Çalıyor olmak aklımı Demir'den uzaklaştırıyordu ve ben şu an bir şey yapmadığım için deli gibi onu düşünüyorum. Gurursuz muyum ? Beni istemediğini söylemeyen birini düşünmek, aptallık olabilir mi ?
Hangisiyim bilmiyorum. Tek bildiğim, onsuz nefes almak bile zor. Yaşıyor muyum evet üç gündür yaşıyorum, henüz ölmedim. Öyleyse içim neden bu denli acı veriyor, bunun bir çaresi olmalı. Derin'i aramayı istiyorum. Çantamdan telefonumu çıkardım Derin'i aramak için ama önce beni arayan Yaman'ı aradım, çaldı çaldı ve sonunda açtı.
''Beni aramışsın Yaman'ım duymadım, bugün biraz yoğundum da.'' Sesim yorgundu, o ise nefes nefese kalmıştı.
''Ya yavrum önemli bir şey değildi de söyleyeyim içimde kalmasın. Akşam mahallede toplanılıyormuş Seyire gidelim diyorlar. Sen gelirsen ona göre gideceğim bende, Derin de sana bağlı o arayamadı işleri varmış.'' Dedi, i-burukça gülümsedim. Derin bana olanları biliyordu, dün hepsine olanı biteni anlattım. Saatlerce beraber ağladık, Derin abisi olsa bile benim tarafımı tutuyordu. Bu hoş değil biliyorum ama böyle olmalarını seviyorum.
''Demir de gelecek tabi. Siz de ben onu görmeyeyim diye uğraşıyorsunuz ama gerek yok, gidelim. Beni istemediğini söyledi Yaman, istemiyorsa beni görmezden gelmeyi öğrensin. Onun için üzülemeyeceğim şimdi.'' Derin bir nefes verdi, ''Sen öyle diyorsan, okeydir o zaman. Benim şimdi bir sürü işim var tamam mı ? Siz hazırlanın akşam alırım ben sizi.'' Dedi.
''Tamam, kolay gelsin.'' Diyerek telefonu kapattım. Derin'i aramayı erteledim çünkü şu an yapmam gereken bir şey vardı.
Adımlarımı hızlandırıp öğretmenlerin oturduklarını alana gittim. Gözlerim Kağan'ı arıyordu, son üç günde beni defalarca aramış cevap alamamıştı bugün onu hiç görmediğim için çıkmadan konuşmak istedim. Sonunda onu gördüğümde sakince yanına ilerledim, ''Merhaba Kağan hocam, nasılsınız ?'' Beni fark etmesiyle beraber oturduğu tekli koltuktan kalkıp elindeki fincanı sehpaya bıraktı.
''Ah Yazgı, iyiyim ama seni merak ettim kaç gündür konuşamadık bir türlü. Sen nasılsın asıl, bir sorun yoktur umarım.'' Meraklı gözlerle beni inceliyordu, ''iyiyim, merak edilecek bir şey yok. Yorgundum biraz sadece ama şu an gayet iyiyim. Aramalarına cevap veremediğim için bir uğrayım istedim. Sen ne için aramıştın beni ? '' Bu kez ben ona bakıyor, bir cevap bekliyordum. Utançla kafasını kaşıdı, ''ben görüşmek için aramıştım. İlk aradığımda tabi ama sonrasında merak ettim o yüzden aradım yani. '' Yutkunarak başımı önüme eğdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SESSİZ AŞKIN ÇIĞLIĞI
General FictionDuvar dibine sinmiş bedenim Demir Abinin kollarından titrerken, gözleri gözlerimden bir saniye ayrılmıyordu. ''Yazgı.'' Adım dilinden ilk kez bu kadar içten geliyordu. Sesim çıkmıyor, ellerim, bedenim titriyordu. İlk kez bu kadar hazırlıksız yakala...