Duyduğum ses deli gibi atan kalbimi körüklüyordu, ne olur artık kötü şeyler yaşamayalım ya lütfen. Aralık duran kapıyı tam kapatmadığım için kendime küfrediyordum ki, içeriye giren çatık kaşlı abimle donmuş bir vaziyetteydim.
''Sevgilisiyim mi dedin, ben mi yanlış anladım ? '' Abimin şaşkınlık ve öfke barındıran sorusuna karşı ağzımı açıp tek bir şey söyleyemedim. Gözlerim sık sık abim ve Demir arasında mekik dokuyor beni kurtarması için Demir'e adeta bakışlarımla yalvarıyordum.
''Abi öyle değil, seversin dedim ben.''
SIÇTIN SIVIYON YAZGI.
Demir, hayretle bana bakıyor, abim ise sözlerimin doğruluğunu aklında tartıyor gibiydi. İkisi de şu an o kadar komik gözüküyor ki, gergin olmasam kahkaha atabilirdim. Abim gözlerini Demir'e dikmiş, üstsüz olmasıyla düz hale gelen kaşlarını yeniden çatmıştı.
''Üzerini giyinsene puşt.'' Öfkeli sesiyle beraber bir adım geriledim. Demir ise hiç oralı değil gibi oldukça rahattı.
''Sana ne it.'' Birbirlerini ölümcül bakışlar atan bu iki erkek, her an birbirinin üzerine atlayacak kadar öfkeliydi.
''Yazgı, çık şunun odasında. Madem ayaklanmış, aşağıda inebilir.'' Abimi daha da öfkelendirmek istemediğim için ona doğru adımlamıştım ki Demir kolumdan tutarak durdu. Ne yapıyordu şimdi bu adam ?
''Konuşacağız biz, sen git. Hem sonradan gelen sensin.'' Çocuk gibi inat yapıyorlar, çıldıracağım.
Abim öfkeden kızarmış gözlerle Demir'e bakıyordu, ''Yazgı, bir daha demeyeceğim in aşağıya abim.'' Abimin bana olan yumuşamasına dayanarak Demir'e döndüm.
''İneyim ben en iyisi, sonra konuşuruz nasılsa Demir abi.'' Sanki ona asırlardı böyle seslenmiyordum, ses tonum bile o kadar garipti ki nasıl tonlayacağımı bilemedim.
Demir, duyduklarıyla üzülmüş olsa bile, sessizce başını sallayarak yorgun omuzlarını dikleştirdi. Ben inerken abimde benimle beraber aşağıya iniyordu, sorun şu ki ağzını açıp hiçbir şey söylemiyordu.
''Abi-'' Kehribar gözlerini gözlerime dikmiş, sakin kalmaya çalışıyor gibiydi.
''Sonra, sonra konuşacağız.'' Başka bir şey söylemeden hızla merdivenlerden indi.
Ellerimi önümde birleştirmiş, hazır masada oturuyordum. Herkes yerine yerleşmiş tek bir kişi kalmıştı, Demir. Dakikalar sonra Demir de tam karşıma oturduğunda rahat bir nefes verdim, neden bilmiyorum ama bir an masaya gelmeyecek diye korktum. Neyse ki gelmişti, iki hafta öncesine göre oldukça iyiydi. Çok şükür.
Akşam her ne kadar sorunlu başlamış olsa da yemek şu an oldukça iyi geçiyordu. Bahçeye kurulan uzun sofrada çeşit çeşit yemekler, mezeler vardı. Babam ve Kadir amca rakılarını usul usul yudumluyor, annemler dün gittikleri günün dedikodusunu yapıyor, Umut abim ve Demir'in arasında ki tampon bölge gibi, ikisinin arasına oturmuş birbirlerine bakmalarını engelliyor gibiydi. Derin ve ben ise abimin gözü önünde onu çekiştiriyorduk.
''Yani abin inanılmaz derecede hödük birisi, ya ne demek etek giyemezmişim ya ? '' Fısıltıyla sitemini anlatıyordu. Bu haline acıyla gülümsedim, yıllardır bana az çektirmemişti abim.
''Yani bebeğim, abimi biliyorsun yontulmamış bir kalas kendisi. Sen istediğini giy, ben arkandayım.'' Bu geçen süre boyunca abim ve Derin git gide yakınlaşmış, resmen flört evresini bile geçmişleri. Yahu biz bile geçemedik, siz de ki hız da maşallah.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SESSİZ AŞKIN ÇIĞLIĞI
General FictionDuvar dibine sinmiş bedenim Demir Abinin kollarından titrerken, gözleri gözlerimden bir saniye ayrılmıyordu. ''Yazgı.'' Adım dilinden ilk kez bu kadar içten geliyordu. Sesim çıkmıyor, ellerim, bedenim titriyordu. İlk kez bu kadar hazırlıksız yakala...