Elena otlakta oturmuş, bembeyaz koyunlara bakıyordu. Ve bir yandan da elinde flütüyle kendini müziğe kaptırmıştı. Sonbaharın ortasında huzurla müziği dinliyor ve çalıyordu, gözleri kapalı bir şekilde.Birden yanında gelen sesle gözlerini hızla açtı. Bir kaç adımlık ötede yavru bir kuzu elenanın öğle yemeğini alıp uzaklaşarak bakmıştı. Elena hızla flütünü yere bırakıp ekmeğini ağzına alıp kaçan kuzuyu kovalamaya başladı.
"Hey dur o benim yemeğim, hemen onu bana geri ver!"Küçük kuzu ordan oraya giderken. Elena peşini bırakmamaya kararlı gibiydi. Birden kuzu kapana kısılmıştı. Ağzında elena'nın ekmeği arkasında da kocaman bir ağaç ve önünde de kolarını açmış ve yakalamaya hazır bir elena vardı. Elena küçük kuzuya sinsice gülümseyip;
"İşte yolun sonu kuzucuk , şimdi yemeğimi geri veriyorsun."Diyip kuzunun üstüne atladı ancak kuzu bir hamleyle elenanın yanından geçip gitmişti ve elena ise bu refleksle o anda gözleri kocaman açılmıştı ancak birden kendini sonbahar yapraklarının arasında buldu. Kafasını kaldırdığında kabarık uzun turuncu saçları dağılmıştı. Sinirle düzeltikten sonra önüne gelen saçın da minik bir yaprak kalmıştı. Üfleyip yere düşüşünü izlerken bir kahkaha sesi duyuldu. Kafasını kaldırdığında bunun babası olduğunu görmüştü.
"Evet anlıyorum kuzu seni fena oyuna getirmiş ha Elena"Elena somurtup, kollarını birbirine bağladı. Ve sinirle dudaklarını büzüp babasına cevap verdi.
"O benim yemeğim di ama"Babası kızına yaklaşıp kahkaha ata ata elini uzattı. Elena babasının uzatığı elini hızla tutup ayağa kalktı ve üstünü sirkelemişti. Babası elindeki sepeti gülümseyerek kaldırıp;
"Merak etme senin için yenisini hazırladım."Demesiyle elena babasına sevinçle sarıldı. Ardından beraber eski yerlerine geçip oturdular. Kurumakta olan çimlerin üzerine oturup öğle yemeklerini yemeğe başlamışlardı bile. Elena ekmeğini çalan kuzuya bakıp sinsice konuştu.
"Hiç öyle bakma bu benim""Meeee meeeee"
Koyunun melemesiyle iştahla elindeki ekmeği yemeğe başladı. Babası bir süre sonra gökyüzüne bakıp kaşlarını çattı. Ardından eşyaları toplama başlamıştı. Elena babasının tedirginliğini anlamış olacak ki konuştu.
"Baba noldu neden toparlanıyoruz.""Hava bugün soğuk hadi gidelim bu kadar yeter."
Elena babasının hareketlerini ve konuşmasında ki tedirginliği anlamıştı. Üstüne gitmemeye karar vererek ,oda hazırlanmaya başladı. Birlikte koyunları toplayıp tepeden aşağı köyün yolunu tuttular.
Bir süre sonra köye indiklerinde tekrardan bütün gözler elenadaydı. Neden mi? çünkü insanlar arasında genelde turuncu saçlara sahip bir kız lanetli olarak bilinirdi ve bu çok nadir olurdu. Elenayı güzelliği ve saflığından dolayı kıskanan köyün kızları, hiç bir zaman elenayı sevmezdi. Elena her zamanki gibi kafası önde eğik bir şekilde kimseye bakmadan babasını takip edip koyunlarıyla beraber eve doğru yürüdüler. Elena annesini küçükken kaybetmiş yani onu hiç tanımıyordu. Babası'nın anlattığına göre annesi hem güzel hemde çok akılıymış.
Elena annesini tanımak çok isterdi ama ondan geriye sadece bir resim kalmıştı. Babası kendi elleriyle annesini çizmişti. Baba kız hızlı adımlarla hakkında konuşulanları duymamazlıktan gelerek evine doğru yürümeye devam etti.
🐉
Elena şömine'nin yanında oturmuş, eski bir kitap okuyordu. Ardından kafasını kaldırıp dışarı baktı. Bu gece aşırı sessizdi köy ve bu elena'nın gözünden kaçmamıştı. Birden babasının sesiyle hızla arkasına döndü.
"Elena hadi yat kızım"
![](https://img.wattpad.com/cover/364388249-288-k641926.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EJDERHA KRALA TUTSAK
FantasyDÜZENLEMEDE ve YENİDEN YAZILIYOR Elena kendi köyünde babasıyla sıradan bir hayata sahiptir, ancak bir gece namıyla korku salan ve eşi benzeri olamayan bir kral köylerine saldırı düzenler. Elena kaçmaya çalıştığı bu ejderha kraldan kurtulabilecek mi...