parka yetiştiğim gibi boş bir bankta oturmuş ağlıyordum. babamla işten geldiğinde konuşmuştum ama onunla konuşmak saçmalıkta o her zamanki gibi benim kararımı umursamamış hatta beni en kısa sürede nişanlayacağını söylemişti. ben de geri adım atmadan onunla kavga etmiş hatta başka birini sevdiğimi söylemiştim. o ise şaşırmayacağım bir şey yapmış bana sert bir tokat atmıştı ben de evden çıkıp gitmiştim. ceket bile almamıştım yanıma. oturmuş olduğum banka iyice sindim. eve gidersem daha kötü olacağını biliyordum. salak kafam telefonumu bile almamıştım. birinden telefon bulabilirsem denizi arayacaktım. ayağa kalktığımda karşıda durmuş sigara içerken bana bakan Atlas'ı görmeyi beklemiyordum. yaşlarımı sildikten sonra ona arkamı dönerek eve doğru gidecektim ki beni durdurmuştu.
''neden ağlıyorsun.?'' dedi kendine çevirmeden
''seni ne kadar ilgilendiriyor '' dedim ona döndüm bakışları hemen yanağıma inmişti. kaşları çatılırken boşta olan eli babamın vurduğu yanağımı okşadı. anlındaki damarlar kendi belli ederken dolan gözlerimi ondan çektim. şimdi olay çıksın istemiyordum.
''kim sana vurmaya cesaret ediyor gece ilk kolundaki izler şimdi de bu yüzün'' dedi dişlerinin arasında
''senin merak edeceğin bir sevgilin yok mu?'' kollarının arasında çırpınıp çıkmaya çalışırken
''senin bu gün koruduğun adam nerede peki Gece'' dedi bu dediğinde alayla gülümsedim bir anda kurtulmuştum ondan.
''aptal ben onu değil seni korudum!''
''onu değil beni gönderdin gece sen beni istemedin'' dedi
''sana açıklama yapmak zorunda değilim'' dedim ve oradan uzaklaşmaya başladım ne dersem diyeyim kendi bildiğini hep doğru olduğunu sanıyordu. sen bir şey demişsin dememişsin ilgilenmiyordu. adım seslerinden arkamdan geldiğini anlamıştım. bir süre sessizlik oldu kimse konuşmadı. bir adım geriden geliyordu yanıma gelebilirdi ama belki istemem diye bir adım geride duruyordu. sessizliği bozan kendi olmuştu.
''gece güzelim her şeyi bir kenara bırak ve bana sana kimin zarar verdiğini söyle '' dediğinde durdum ona her şeyi söylemek ve sıkıca sarılıp omzunda ağlamak istesem de bunu yapmadım. biraz baktım gözlerine. o kahvelerde anılar canlandı aklımda.
okul zili çalmış herkes evine dağılıyordu. sınıfta ben dışında iki kız bir erkek vardı. Atlasın her zaman yaptığı gibi gelip beni kapının önünde bekleyeceğini biliyordum. bu sebeple geç kalmamak adına eşyaları çantama hızlı hızlı yerleştirdim. sınıftan çıktığımda elinde bir buket çiçekle bekleyen sevgilimi gördüğüm an sevinçle kahkaha atıp boynuna atlamıştım.
''sevgilim çok teşekkür ederim'' dedim yüzünü avuçlarımın arasına alıp gelişi güzel öperken
''yavrum yeter'' diyerek mızmızlanan atlasla sırıtarak ondan uzaklaştım. . çiçekleri kucağıma bıraktı ve cebinden kutuyu çıkardı. bu kutuda rahmetli annesinin kolyesi vardı. şık ve oldukça hoş bir kolyeydi. annesi bunu ona verirken sevdiği kalbinde yeri olan kıza vermesi gerektiğini söylemiş o da bana veriyordu kalbi bana aitti..
''gece?'' Atlasın soru soran sesi ile kendime gelmiş cebimde duran kolyeyi çıkartarak avcunun içine bırakmıştım.
''kalbin bana ait değil''
''kalbim sana ait gece her zamanda öyle olacak''
''beni terk ettiğinde ben o kalbi kaybettim'' dedim bir kaç adım uzaklaşıp boş gelen taksiye binerek denizin yanına gittim.
saatlerdir deniz ile olanı konuşuyorduk. bir süre sonra uyuyacağını söyleyerek beni bırakıp yastığına sarıldığı gibi uyumuştu. ben ise ceket giyinip terasa çıkmıştım. Işıl'ı aramış denizde olduğumu söylemiştim. şu an evde sadece ikimiz vardık. denizin annesi beril yenge doktor olduğu için bu gece nöbeti vardı. Bunun olması iyi olmuştu. Eğer beni böyle görseydi. İki saat sorguya çekerdi. Annemden beter.
Tenime çarpan soğuk hava ile kendime geldim terasta koltukta uyuya kaldığıma inanamıyorum. Buz gibi olmuştum. Kesin hasta olacaktım. İçeri geçip uyuyan denizin yanına uzandım. Gözlerini açarak bana baktı.
"Güzelim neden Edward'a dönmüşsün sen sabaha kadar dışarıda mıyıdın? " Dedi sesindeki şaşkınlığı duyduğumda cevap vermeden kollarımı ona dolamış yataktan ısınmış vücudunu bedenime sarmıştır. Buna bayılıyorum o benim soğuk olmama dan şikayet ederken ben umursamadan ısınmaya devam ettim..
Ondan aldığım kazağı giyinirken dan diye odaya dalınca ne yapacağımı bilemedim. O ise şaşkınca bedenime bakıyordu. Babamın bazen bana şiddet uygulandığını biliyordu ama bu kadar da yara aldığımı bilmiyordu. Kapıyı kapattığı gibi yanıma geldi. Gözleri dolmuştu.
"Acıyor mu? " Deniz ağlamamak için kendiyle savaş verirken sorduğu soru benim canımı daha çok acıtmıştı. Başımı olumsuz anlamda sallarken bana sarılmış canım yakmayan koktuğu için bir eli ensemde diğerse saçlarımdaydı. Bilerek bedenime dokunmamıştı.
"Şşt bana bak esra seni böyle salya sümük görese ayrılır ha ! " Dediğimde gülerek benden uzaklaştı. Giyinmemi ve kahvaltıya gelmemi söylemişti. Ben de dediğini yaptım. Kahvaltıdan sonra eve geçmiştim. Babam ile gitmişti. Annem de pazar gitmişti ışıl ise beni bekliyordu. Odama girmiş ona olanları anlatmıştım. Birden ellerini tutum.
"Işıl bak seni dinler lütfen ben istemiyorum kimseyi ben-"
"Hala atlasa aşıksın değil mi? " Diyerek sözümü kesti. Buna nasıl cevap verecektim peki!
"Işıl ben... " Dedim ne diyeceğimi bilmiyordum. Tekrar konuşmak için ağzımı açmıştım ki annem kapıyı çalarak bizi yemeğe çağırmıştı. İstenmeyerek gitmiştim oraya babam masanın baş köşesine kurulmuştu. Beni görünce oturmamaı bekledi ve konuştu.
"Yarın çocuk gelecek seni ve kardeşini alışverişe götürecek iki gün sonra nişan yapılacak" Dedi elimdeki çatal tabağa düşerken dolu gözlerle anneme baktım. O da üzülse de ses çıkarmıyordu.
Neden konuşmuyordu neden kızının göz göre göre mutsuz olmasına izin veriyordu. Sinirle masadan kalkıp bakışlarıyla tüm hareketimi izleyen babama döndüm. İçimdeki her şeyi tüm sinirimi öfkemi kırgınlığımı kusmak istedim ama hepsi boşaydı. Kendi bildiğini okuyacaktı zaten. Tek kelime etmeden odama gittim. Kapıyı kilitlediğim gibi etrafta ne varsa dağıtmaya başladım. Bir yandan ağlıyor diğer yandan da eşyaları dağıtıyordum. Dolabın yanına çöktüm elim ayağım titrerken parmaklarım saç diplerini esir alırken ağlamam daha da şiddetlenmişti.
En son bana sarılan annemle kendime gelmiştim. Bakışlarım büyük bir hüzünle bana bakan ışıla döndüğünde tekrar dolmuştu gözlerim o ise eğilip yanağıma bir buse bırakmıştı."Ne olursa olsun canım sana bunun olmasına izin vermem bana güven" Diyerek yanımdan kalkıp gitmişti. Onun kalkıp gitmesiyle ben de doğrulup anneme baktım.
"Yalnız kalmak istiyorum" Dedim annem de saçımı öpüp çıkmıştı odadan onun gitmesiyle zar zor ayaklanmış yatağa uzanmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AMOR (GECE & ATLAS)
Teen FictionYıllar önce birleşmiş iki kalpten ne beklenir ki??? Hala birini seven iki kalp vazgeçebilir mi birbirinden ??? Sanırım bu sorunun cevabını hepimiz biliyoruz Amor: aşırı sevgi ve bağlılık duygusu.aşk..