Bölüm 30

0 0 0
                                    

Ertesi gün başımda hissettiğim havlunun yüzümü kapatmasıyla kendime gelmiştim. Bakışlarım odamı tararken yanımda sırtını yatak başlığına dayamış halde yatan atlası görünce bir süre onu izlemiştim. Havluyu alıp kenara koyarken yataktan kalkmış banyoya girmiştim. Başım dönmüştü yine. Kısa bir duşun ardından kıyafetlerimi banyoda giyinmişim. Okula gidecektim. Daha acaba başıma ne gelecek diye düşünmekten kafayı yiyecektim. Odaya girecektim ki banyo kapısında bana endişeyle baka atlası görünce bir şey demeden yanından geçmiş kol çantamı ve kitaplarımı alarak çıkmıştım odadan o da peşimden geliyordu. Kolumdan tutup kendine çevirdi beni.

"Gece yavrum Konuşalım lütfen" Dedi

"İstemiyorum bırak kolumu, git başkasıyla konuş sen" Dedim kolumu ondan kurtmaya çalışırken gelen öksürük sesiyle o tarafa dönmüştük. Neredeyse herkes burada kahvaltı yapıyordu. Babam yalın atlasın babası beril  yenge annem ışıl ve deniz hepsi ben ve atlasa bakıyordu. Kolumu atlastan kurtarıp dersim olduğunu geç kaldığımı söyleyerek onlardan kurtulmuştum Atlas gelmeden arabaya binmiş hızla ayrılmıştım evin önünden.

Okula yetiştiğimde sınıfa çıkmıştım. Son iki saatim kendi sınıfıma olduğu için diğer derslerde biraz rahattım. Tabi aklımda hala alınmamış cevaplar vardı ama  şimdi işimi yapsam daha iyi olcaktı. Tüm dersler sakin geçmiş olsa da kendi sınıfım için aynı şeyi söyleyemezdim. Resmen her şey unutturmuşlardı. Eğlenceli geçen son iki saattin ardından anlaşmıştık. Ertesi gün dersim yoktu tek dersim kendi sınıfıma olduğu için müdürle konuşmuş öğrencilerimle aktivite yapmaya karar vermiştik. Müdür bey atlastan dolayı sıkıntı yaratmazken öğrencilerin velilerin imzalaması için izin kağıdı vermişti. Servis ayarlanmıştı bir de ödemeyi bizzat ben karşılıyordum. Sonunda ders bitmişti. Öğretmenler odasına gitmiş eşyalarımı almıştım. Haluk bey bu sefer içeri girmişti.

"Gece hocam" Dedi gülümserken

"Konuşabilir miyiz" Dediğinde başımı olumlu anlamda sallamış boş bir sandalye çekmiş ve oturmuştum. O da hemen yanımdaki sandalyeyi çekmişti. Gözlerinin içi bile gülüyordu. Bu adam neden bu kadar mutlu?

"Bunu size nasıl söyleyeceğimi inanın bilmiyorum sizin gibi iyi ve hoş bir kadının  seveni çoktur ve ben de " Dedi ilk başta ardından ayaklandı ve dolabına ilerledi. İçinden çıkardığı gül buketiyle yanıma gelince olayı anlamam uzun sürmemişti.

"Sizden çok hoşlanıyorum gece hanım  lütfen bana bi şans verin" Dedi bakışlarını kaçırarak

"Haluk bey sözleriniz için teşekkür ederim ama üzülerek söylemeliyim ki benim sevgilim var" Dedim haluk bey bakışlarını gözlerime çevirdi ve kucağında olan buketi bana verek rahatsız ettiği için özür dileyecek çıkıp girmişti. Onun gitmesiyle ben de eşyalarımla çiçeği alıp çıkmıştım okuldan. Eve yetiştiğimde babamla Atlas bahçede oturmuş sohbet ediyorlardı. Atlas elimdeki buketleri görünce kaşları çatılırken ben ona bakmadan eve girmiştim. Anneme buketi verip odama geçtim. Pencereye yaklaşıp dışaroda oturan atlasa baktım.  Suskun bir şekilde oturuyordu. Nefret ediyordum onunla küs olmaktam. Babama bir şeyler söylemiş ayağa kalkmıştı. Eve girmeden önce bakışları beni bulmuştu. Perdeyi kapatıp arkamı döndüm. Kısa süre sonra odamın kapısı çaldı. Gel dememi beklemeden açılmıştı kapı. Atlas içeri girip kapıyı kapattı. Bir süre sessizlik olmuştu. Ardından kendi konuştu.

"O çiçekler kimden"

"Gizli bir hayranından" Dedim gülümserken Atlas yanıma gelmiş kaşlarını kaldırıp bana doğru eğildi.

"Yavrum barışalım mı artık" Dedi cevap vermedim bana olayı kısaca anlaşmıştı. O sevgi denen kaltağın onu aradığını söylemişti. Aslında gitmeyeceğini söylemişti ama sonra Atlas telefonu kapattırken çığlık atmıştı. O da merak etmişti.

"Yavrum bak hata yaptığımın farkındayım ama lütfen bu seferlik affetsen söz veriyorum telafi edecem" Dedi başımı olumsuz anlamda salladım.

"Üzerimi değiştirecem Atlas çık lütfen" Dedi ama o çıkmayacağını söylediğinde belki utanır çıkar diye üzerindeki gömleğin düğmelerini açmıştım ki kendisi bana istekle bakmaya başlamıştı. Ellerinle göğsümü kapattım istekle bakan adama döndüm.

"Bi de bakıyorsun ya! " Dedim sesim sinirden çok ayıplama vardı.

Aradan geçen haftalarda Atlas sürekli kendini affettirmeye çalışmıştı. Aslında onu affetsem de bunu sadece ben biliyordum. Öğrencilerimle sinemaya gitmiş ardından lunaparka geçmiştik. Bu süre zarfında Atlas beni hiç. Bırakmamıştı. Sınıfın hareketli Çocuklarından olan anılın  ısrarları üzerine beni zorla dönme dolaba bindirmişlerdi. Ben bir kaç öğrenciyle bineceğimi. Sanırken atlası karşımda görmek beni oldukça şaşırtmıştı. Eğlenceli geçen saatlerden sonra Atlas tüm öğrencilere yemek ısmarlamıştı. Bunu öğrenciler için değil benim için yaptığını biliyordum.

Bu gün ise hafta sonu olduğundan evdeydim. Hazırlanmış atlası bekliyordum. Gelip beni alacak oradan da Azra'yı ve Mert'i almaya gidecektik. Babam işe gitmişti. Işıl da Yalın'ın yanındaydı. Annemle oturmuş kahve içerken annem konuşmuştu.

"Kızım evde kalıp dinlensen biraz bak sürekli yorgunluktan halsizsin başın dönüyor" Dedi annem benim için endişelendiğini biliyordum

"Annem iyiyim ben merak etme hem Atlas'ın arkadaşı ve nişanlısı gelecek bu gün onları yanlız bırakamam" Dedim kahvemün son yudumunu aldığımda midem bulanmıştı. Kahveyi bırakıp banyoya giderken kapı çalmış. Annem yanıma gelecekti ki kapıya bakmasını istemiştim. Annem dediğimi yaparken ben ellimi yüzümü yıkamıştım.

"Yavrum sen iyi olduğuna emin misin?" Dedi Atlas sorusunu yenilerken ben ise iyi olduğumu söyleyip duruyordum hava alanına yetiştiğimiz de bir süre arabada oturmuş konuşmuştuk.

"Sana izin vermesini söyleyecem müdüre" Dediğinde şaşkınca ona baktım.

"Atlas abartma lütfen zaten daha yeni başladım bir kaç hafta oldun sadece" Dedim o başını olumsuz anlamda sallarken kaşlarımı çatarak arabadan indim. O da hemen ardımdan inmişti kısa süre bu izin meselesini konuşmuştuk. Kısa süre sonra Azra ve mert gelmişti. Açıkçası ikisini de çok özlemiştim. Birlikte arabaya binmiş ve Atlas'ın evine gitmiştik. Biz sohbet ederken çalışanlarım hazırlamış ardından birlikte kahvaltı yapmıştık. Azra ve merti dinlenmeleri için yalnız bırakırken atlasa nereye gittiğimizi sordum.

"Birlikte biraz vakit geçirelim be yavrum" Dedi gülümserken merakla ona bakarken o söylemeyeceğini söylemişti. Bıkkın bir nefes verdim ve aklıma gelen soruyla ona döndüm.

"Ne zamandan beri evinde çalışanlar var Atlas"

"Yavrum neredeyse her gün çalışanlar geliyor" Dedi şaşırmıştım. Ben nedense hiç görmemiştim. Atlas'ın konuşması beni düşüncelerimden ayırmıştı.

"Yavrum aklında dönen şeyler bana söylesen ben daha çok yardımcı olurum sana" Dediğinde cevap vermemiştim. Şimdilik bu konuyı eş geçsek daha iyi olacaktı. Nereye gittiğimizi sorduğumda  sadece beklememi söylemişti. Kısa süre sonra bir çifliğin önüne gelmiştik. Anlamadığım bir şekilde atlasa baktığım da birlikte arabadan inmiştik. Bizi görüp koşarak gelen yaşlı çiftle gülümserken atlasa ve bana selam vermişlerdi.

"Yavrum bu tahsin amca ve eşi Filiz teyze buranın sahibi" Dedi bizi tanıştırırken

"Bakma sen onun öyle dediğine burası bizim değildi normalde eski patronumuz bize bir türlü maaş vermiyor imzaladığımız senetler yüzünden tehdit ediyordu Atlas oğlum da sağolsun bizi kurtardı nasıl yaptı inan bilmiyorum bir baktık burası bizim" Dedi atlasa bakarken ikisi de atlası çok seviyordu belli ki. Atlas sayesinde kurtulmuşlardı o adamdan.

"Tahsin amca lütfen artık şunları söyleyip durmayın ben görevimi yaptım ve karşılığını da aldım" Dedi Atlas eli tahsin amcanın omuzunda destek olurcasına

"Hadi bakalım bizi karanın yanına götür de gece hanım görsün" Dedi sözlerinin sonuna doğru bana dönmüştü. Gözlerindeki huzur kalbimi ısıtmaya yetmişti. Atlas elimi tutmuş tahsin amcanın peşinden gitmemiz için koluna girmemi sağlamış yavaş yavaş etrafa bakarak gidiyorduk. Filiz teyze mutfağa gitmişti. Şimdilik işi olduğunu birazdan yanımıza geleceğini belirtmiş özür dileyerek gitmişti. İkisi de çok kibar insanlardı. Atların yanına geldiğimizde Atlas bakmıştı.

"Şimdi sana söyleyeceklerimden sonra tepkini merak ediyorum" Dedi kaşlarını bükerek neler oluyor yaaa yine!!??

AMOR (GECE & ATLAS)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin