Kantinde bir kaç öğrenci vardı. Bu yüzden sadece dişlerimin arasından konuştum.
"Bana bir daha dokunmaya kalkarsan o Atlası arar bedeninde kırılmadık kemik bırakmam" Dediğimde o yüzsüzce sırıtıyordu. Işılın yanına gittiğimde ne olduğunu bunun neden burada olduğunu sormuştu. Ben de ona olanı kısaca anlatmıştım.
Ard arda geçen eğlenceli derslerin ardından sonunda eve gelmiştim. Atlasa yalan söylemek beni öldürüyordu. Birazdan eve geçecekti ve konuşacaktık. Atlası iyi tanıyordum eğer o selim denen aptalın her gün yanımda olduğunu bilse beni bir daha o okula hayatta göndermezdi. Sıkıntıyla kendimi yatağa attığımda telefonım çalmaya başlamıştı. İki dakika rahat yok ya Atlas arıyordu. Beklemeden açtım telefonu.
"Sevgilim" Dedim gülümserken ben yatağa sırt üstü uzanmış öyle konuşurken o benim aksine çalışma odası gibi bir yerdeydi arkasın yarısı görünen bir kitaplık ve bir tane büyük boy kartal resmi vardı. Dağınık kumral saçları ışığın verdiği etkiyle muhteşem duruyordu. Gözlerinde yorgunluk gezinirken yüzünde tatalı bir gülümseme yerleştirmişti. Allah beni kahretsin ya ben bu çocuğa bunu nasıl yapıyorum.
"Yavrum kokunu özledim. Acaba yarım okuldan kaçıp yanımamı gelden" Dedi güllerek
"Canım ben o okulda öğretmenim öğrenci değil ne kaçması" Dedim gülümsediğimde durmuş beni izliyordu yüzümün her zerresini ezberlemek ister gibi benimde ondan aşağı kalır yanım yoktu.
"Bu Selim'in o okulda ne işi var gece" Diye odaya dalan ışılla Atlasın kaşları çatılmıştı ben doğrulduğum gibi telefonu yüzüne kapatmıştım. Kalbim korkuyla çalmaya devam ederken işıl yanıma gelmiş ellerimi tutmuştu özür diliyordu. Bittik biz. Tekrar tekrar aradı beni. Ne o telefonu almaya ne de açmaya cesaretim vardı....
Dün akşam uyuyamamıştım. Arar ara deli gibi ağliyordum. Sonunda güneş çekmiş güzel görüntüsünü bize şahane bir görsel şölen sunarken hazırlanmış evden çıkmıştım. Evden uzaklaşıp parka yetişmiştim ki yanımda duran araba beni korkutmuştu. Allah'ım lütfen organ mafyası falan olsun ne bileyim hırsız olsun ama Atlas olmasın! Kolumdan tutulup çevrilmem bir olurken sert bir bedene çarptım. Atlasın aşık olduğum kokusu ciğerlerime dolarken ona bakmaya korkuyordum.
"Arabaya bin! " Bunu dişlerinin arasından söylemişti. Beni bıraktığında beklemeden bindim arabaya. O da yerini alınca ayrılmıştık oradan.
"Bana ne zaman söyleyecektim?! " Dedi Atlas
"Atlas ben-" Diyordum ki elini hızla direksiyona vurup bağırdı.
"Bana yalan söyledin gece bana yalan söyledin o şerefsizin orada olduğunu bana söylemek zorunaydın" Dedi ben ise iyice koltuğa sinmiş ağlıyordum. Atlas tekrar konuştu.
"Ya sana zarar verseydi" Dedi bana kısa bir bakış atarak iyice gaza yüklenmişti ve ben ortamın gerginliğiyle birlikte iyice korkuyordum.
"Ama vermedi" dedim fısıltı şekilde o benim dediğimi duymuştu.alayla gülmüş ve sert bir şekilde
"Ama verebilirdi" Dedi gözlerime baktığında sert bakışları siniri aniden geçerken arabayı önce yavaşlatmış sonra da durdurmuştu. Emniyet kemerini çıkarıp bana doğru eğilmişti
"Ömrüm" Dedi bakışlarımı ondan çekip arabadan inmiştim. Gözyaşlarımı silip ilerlemeye başlamıştım ki o da peşimden gelmişti.
"GECEM" dedi durup ona baktım sadece bu şekilde bana bağırıp çağırması beni dinlemeden sinirlenmesi beni çok ama çok kırmıştı. Tamam o haklı olabilir ama bu şekilde bağırmasına gerek yoktu. Resmen onu tanıyamıyordum. Benim sevdiğim adam gitmiş yerine hiç tanımadığım biri gelmişti. Ona sırtımı dönmüş taksiye binip okula gitmiştim. Okula girince beni karşılayan selim olmuştu yaşımı elimin tersiyle silip yanından geçip öğretmenler odasına girmiştim. Bir kaç öğretmen dışında başka kimse yoktu. Köşeye geçip otururken kulaklığımı takmış kitabımı alıp okumaya başlamıştım. Aslında kitap okuduğum yoktu kimseyle muhatap olmak istemiyordum. Çalan şarkı eşliğinde düşüncelere dalmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AMOR (GECE & ATLAS)
JugendliteraturYıllar önce birleşmiş iki kalpten ne beklenir ki??? Hala birini seven iki kalp vazgeçebilir mi birbirinden ??? Sanırım bu sorunun cevabını hepimiz biliyoruz Amor: aşırı sevgi ve bağlılık duygusu.aşk..