Yemekler yeniyor herkes sohbet ediyordu. Atlas mert aradığı için masadan gitmişti. Beni yalnız bırakması ayrı bir konuydu zaten. Adam resmen konu mert olınca unutuyordu beni. Deniz esra nedense kavga ediyor gibi hissetmiştim. Esra sinirle denizden bakışlarını çekmişti. Rüstem amca ve babam siyaset hakkında konuşurken annemle Beril yenge uzun soluklu muhabbet ediyordu. Işıl ve yalın evlerine hala eşyalar bakıyorlardı. Telefonumu almadan kalktım masadan bu nasıl ortamdı böyle! Sözde biz isteme için toplamıştık. Elbisemi umursamadan oturmuştum merdivenlere eve gitmek istiyordum...
Esra deniz kavga etmiş bağır çağır ayrılmışlardı masadan. Atlas masada beni göremeyince yanıma gelmişti. Sonunda bela gibi bir yemek son bulmuştu. Eve gelir gelmez eşyalarımı son kez kontrol etmiştim. Üzerimi değiştirmiş yatağa uzanıp bu sorunlu güne veda etmiştim.
Ertesi gün hazırlanmış evi toparlamıştık ışılla Zaten biz bize olacağımız için bir sıkıntı yoktu. İşıl benden heyecanlıydı. Ben ise canım sevgilimle küçük bir tartışma yaşamıştık. Bunun beni aptal masada bırakmasında büyük payı vardı. Mert'i bu konuda suçlamıyorum. Sonuçta o sadece arkadaşıyla konuşmak istemişti. Ama benim sevgilim dememişti şimdi müsait değilim eve gelince seni ararım diye kısa süre onunla kavga etmiş şimdi ise konuşmuyorduk ve akşama söz vardı. Elindeki temizlik bezini kirli sepetine atmış hazırlanmak için odama girmiştim. Güzel rahatlatıcı duştan sonra aynanın karşısına geçtim. Sabahtan beri bir kaç defa bana ulaşmaya çalışmış ama ben açmamıştım telefonu. Saçlarımı kurutma işlemini bitirmiş giyinecek kıyafet aramaya başlamıştım. Teker teker hepsini denemiş boy aynasında kendime bakmıştım. Sonunda hangisini giyineceğime karar veremeyince yatağın üstüne sırt üstü uzanmış bıkkın bir nefes vermiştim. Normalde olsa alışverişe giderdim ama şu an onunla ilgilenmek istemiyordum. Odanın kapısı çaldığında yatağın üzerine gelişi güzel fırlatmış olduğum tişörtü giyinmişim sadece
"Gel"
Kapı aralanmış ada ve işıl içeri girmişti. Esra'nın gelmemesi beni üzmüştü açıkçası o da benim yakın arkadaşımdı. Yanımda olmasını çok isterdim. Ada elindeki büyük kutuyu bana verdi."Canım bunu arasla sana aldık eminim çok yakışacaktır" Dedi gülümseyerek kutuyu alıp yatağın üstüne bırakarak ona teşekkür etmiş sıkıca sarılmıştım. İşıl giyineni kadar kahve yapacağını söyleyip odadan çıkarken ben de kutuyu açmış içindeki elbiseyi yavaşça yukarı kaldırarak hayranlıkla bakmıştım. Bence gayet güzeldi. Sade günlük hoş bir elbiseydi. Onlara teşekkür etmiştim.
Sonunda hepimiz hazırdık. Küçük bir isteme için fazla bir şey yapmamıştık. Odamda oturmuş atlası bekliyordum. Işıl odama gelmiş geldiklerini söylemişlerdi. Ya bu gün benim sevdiğim adamla sözüm var ve ben mutlu bile değilim neden çünki benim öküz vir sevgilim var. Birlikte odadan çıktığımızda annem kapıyı açmış onları içeri davet ediyordu. Atlas kısa bir selamın ardından yanıma gelmiş belimden tutarak çıktığım odaya geri geçirmişti beni.
"Atlas ne yapıyorsun? " Dedim
O bana cevap vermek yerine odama girer girmez kapıyı kapatarak dudaklarıma yapışmıştı. Dudaklarıma ruj sürmediğim için ikimizde şanslıydık. Dudaklarımda çekildiğinden
"Özür dilerim güzelim benim" Dedi gözlerini kapatmış anlınanlını anlıma yaslamıştı. Ben ise ona kırgın olmak istemiyordum sonuçta özür dilemişti. Bana süprizi olduğunu söylediğinde ne olduğunu çok merak etmiştim açıkçası. Odadan çıkmadan son kez beni öpmüş öyle çıkmıştık. Gelenlere ayak üstü selam vermiş atlasla yan yana oturmuştuk. Babalarımız yine sohbete dalmıştı. Esra gelmemişti. Deniz de burada olsa da aslında aklı esra da kalmıştı. Kolay kolay kavga eden bir çift değillerdi. Annem kaş göz işareti yapmış kahveleri halletmemi söylemişti ben de ayaklanmış kahveyi nasıl aldıklarını sormuştu. Atlas ise benim odadan çıkmamla telefonu çalmış o da ayakalanıp çıkmıştı evden kahveyi Ada'ya ve ışıla teslim edip ben de evden çıkmıştım. Yolun kenarıda sevgiyle konuşuyordu. Onu gördüğümde içimde büyümekte olan kıskançlık ve öfkeye engel olamıyordum.
"Gerçekten o kızda ne buluyorsun anlamıyorum"
"Kelimelerini o küçük aklında tart öyle konuş sevgi"
"Yakışmıyorsunuz bi tarafta tanınan ünlü avukat Atlas diğer yanda neydü belirsiz bir kadın" Dedi şey beni sadece kırmıştı.
"Laflarına dikkat , konu ben veya gece değil konu şu ki kimse seni benim geceyi sevdiğim gibi sevemeyecek senin kalbin kötü sen kimseden böyle bir sevgiyi hakketmiyorsun" Dedi arkasını dönüp gidecekken işaret parmağını tehditkar bir şekilde ona karşı sallarken
"Bir daha ne benim ne de gecenin karşısına çıkmayacaksın eğer böyle bi hata yaparsan o saklamış olduğun tüm pisliklerini ortaya çıkarırım" Dedi sevgi cevap vermeden kendi evinde bahçesine girmişti. Karşısında beni gördüğünde şaşırmıştı.
"Güzelim" Dedi sadece o da olanları duyduğumu biliyordu. Kızıp kızmadığımı sordu.
"Hayır canım kızmadım " Dedim dolu gözlerle gülümserken o ise beni kendine çekmiş sıkıca sarılarak bu gün ağlamamam gerektiğini söylüyordu. Birlikte eve girince o salona girmiş ben de mutfağa geçmiştim. Işıl ve ada diğerlerinin kahvesini yapmıştı. Ben de Atlas'ın kahvesini yaparken ada beni bir kaç defa fotoğraf çekmişti. Daha sonra birlikte üçümüz fotoğraf çekilmiştik. Pişen kahveyi fincana koymuştum. İçimdeki büyük huzur ve mutlulukla birlikte tuzu almış bir çay kaşığı koymuştum ama ışıl ve ada devreye girmişti. Benim elimden tuzu almıştı.
"Hayır kızlar ya!" Dedim itiraz ederken
"Ne oldu kıyamadın mı enişteme" Dedi işıl gülerek ada onun üzerine aras bardağına tuz koyunca ben de gülmüştüm.
"İkimizinde ailesi olmadığı için bı tuzlu kahve olayı bizde olmamıştı. Hem birazdan atlasla büyük ihtimalle dalga geçip gülecek" Dedi ilk başta sesi hüzünlü gelse de sonrada gülmüştü onun bu sözleri ve gülüşü bizi de güldürmüştü. Sonunda kahveleri içeri götürmüşlerdi. Titreyen ellerime baktım ben bu tepsiyi nasıl taşıayacam şimdi!
Elinde boş tepsiyle içeri giren ada neden kahveyi götürmediğimi sordu. Ben ise gidiyorum diyerek
Atlasın kahvesini almıştım. Salona girdiğimde gözler bana dönünce sanki daha da gerildim. Atlasın sakın ol diyen bakışlarıyla derin nefes almıştım. Kahveyi ona ikram etmiş ve yanında duran boş sandalyeye oturmuştum. Hemen yanında oturan aras ve yalın atlasa gülerken ben de onlara gülmüştüm. Aras böyle bir sıkıntk yaşamadığı için sevinirken bir yandan da içinde burukluk vardı. gözlerinde olan kırgınlık açıkça belliydi. Atlas bana doğru dönmüş göz kırparak arasla bardaklarını değiştirmişti. Salondakiler fark etmemişti ama ada ve aras fark etmiş sadece gülümsemekle yetinmişti. Atlas tekrardan bana döndüğünde gülümsemiş başımı aşağı yukarı hafifçe sallamıştım. O kahveyi içte gör günün Atlas bey.Aras kahveyi alıp içtiğine aniden yüzü buluşurken salonda oturanlar neler olduğunu anlamamıştı. Atlas arasın suratını buruşturmasıyla kahkaha atmıştı. Kahvesini alıp içtiğinde kahveyi tükürmemek için kendini kasınca salondakiler gülmeye başlamıştı. Atlas zorla kahveyi yutmuş bana bakmıştı bana baktığı gibi kahkaham sonlanmış yerine gülümseme bırakmıştım. Göz kırpınca O sana sonra hesabını soracam dercesine başını salladı. Ona kahvenin yanında koymuş olduğum çikolatayı uzattım gülümserken o kahveyi bitirip bir tane alıp ağzına atmıştı. Hafifçe bana doğru eğilmiş
"Seninle sora görüşecez küçük hanım"..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AMOR (GECE & ATLAS)
Teen FictionYıllar önce birleşmiş iki kalpten ne beklenir ki??? Hala birini seven iki kalp vazgeçebilir mi birbirinden ??? Sanırım bu sorunun cevabını hepimiz biliyoruz Amor: aşırı sevgi ve bağlılık duygusu.aşk..