Aradan geçen iki günün ardından Azra ben ve ışıl buluşmaya karar vermiştik. Atlasa bizi bırakmasını rica ederken o itiraz etmiş ve İstanbul'da olanları ışıl ve yalına abarta abarta anlatmıştı. Bunun üzerine yalın 'ben nişanlımı sizinle tek gönderemem' dediğin de sabır çekmiştim. Sonunda da dördümüz kafeye geldiğinizde mertle azrayı görünce onunda izin alamadığını anlamıştım. Birlikte oturmuş sohbetler etmiştik. Bir ara Atlas Mert azrayla sessizce bir şey konuşurken onu ayıplamıştı yalandan. Zaten ondan sonra mert biraz durgunlaşmış düşüncelere dalmıştı. Azra ise onun kadar olmasa da sakindi. Küçük sohbetler eğlenceden sonra çiftler halinde dağılmıştık. Atlasla arabaya indiğimizde yüzünde küçük bir gülümseme vardı."Aşkım neye gülüyorsun böyle tatlı tatlı" Dediğimde
"Uzun süredir kendimi bu kadar iyi hissetmemiştim güzelim" Dedi bu dediği beni de gülümsetmişti. Birlikte yola koyulduğumuz da nişandan bahsetmeye başlamıştık sakin bir nişan olsun istiyordum zaten sonra da ışılın düğünü vardı. Bir kaç bir şey almıştık. Çoğu insanın pek gelmediği şehrin biraz dışında kalan bir alana gelmiştik. Gök kenarında ne yaptığımızı sorulayacaktım ki atlasın arabanın bağajından çıkardığı kamp sandalyeleri ve küçük masasıyla gülümsemiştim. Tabi ki böyle bir şey beklemiyordum. Hava kararmak için dakikalar sayarken bakışlarımı gökyüzünden çekerek atlasa baktım. Elinde tutuğu şarabı görünce yüzümdeki gülümseme büyümüştü. O da sırıtarak yanıma gelmiş ve sadece oturmamı söylemişti. Şarabı kadehe doldurmuş yanıma bırakmıştı. Benim biraz beklemeli söylerken masaya bir kaç bir şeyler daha koyarak kendi sandalyesine oturdu. Sanırım artık başarmıştık. Geçmişte yaşadığımız şeylerin önümüze çıkmasını engellemiştik. Evlendikten sonra tamemen huzur bizim olacaktı. Bir yandan sevgi kaltağı bir yandan selim şerefsizi derken bir türlü sakın olamamıştık. Köprüden önceki son çıkıştaydık artık her şey son bulacaktı.
Şarabı içecektim ki ileride çilek satan adamı görünce canım çilek çekmişti. Resmenn ağzım sulanmıştı. Evet kesinlikle çilek istiyordum. Hayır kalbalık edip bunu atlasa söylemeyecektim. O kadar ince düşünmüş ve bunları ayarlamışken eksik yaptım diye düşünsün istemiyordum. Dayanabilirim çilek istemiyorum evet kesinlikle istemiyorum. Lanet olsun istiyordum. Kokusu burnuma kadar gelmişti. Ağzım sulanırken gözlerim kapatmış biraz sakinleşmeye çalışmıştım.
"Gece yavrum iyi misin? " Dedi Atlas
"Atlas.. " Dedim gözlerim açıp ona bakarken
"Söyle yavrum"
"Canım çilek çekti" Dedim utanarak o benim bu halime gülmüştü. Aslında çilek benim en sevdiğim meyvelerde ikinci sıradaydı. Belki görünce o yüzden canım çekmiştir. Atlas başını sallamış ve beklememi söyleyerek adama doğru ilerlemişti.İnanamıyordum... Bu gün artık çok şükür nişanlanıyorduk. Giyinmiş olduğum elbiseyle azrayla gösterirken kendi etrafımda döndüm.
"Nasıl olmuşum" Dedim gülümserken beğeni dolu bakışlarıyla bana övgüler yağdırmıştı. Kapının çalmasıyla ikimiz odadan çıkmıştık. Kapıyı açtığımda yaşlı çiftimiz içeri girmiş ardından da mert gelmişti. Elindeki buketi azraya verirken kulağına bir şey fısıldamış artık her ne dedise azra kocaman gülümsemişti. Atlasın gelmesi ile onlar içeri girerek göğsüs kafesinden fırlayacak gibi atan kalbimle atlasa baktım. Aşırı gergindim. Atlas çiçek buketini bana verirken saçlarımdan öpmüş sakin olmam gerektiğini söylemişti."Atlas sakın olamıyorum ben" Dedim sesim titremişti bunu söylerken o ise benim bu sözlerime güven verici bir gülümseme sunmuştu.. Öpmek için dudaklarıma doğru eğilmiş kısa bir öpücük bırakmıştı.
"Kokun güzelliğin beni benden alıyor her seferinde dünyamı bu kadar hızlı nasıl döndürüyorsun" Dedi. Dudaklarımı okşayan nefesiyla bakışlarım ona döndü. 'Seni seviyorum sevgilim' tekrar öpecekti ki
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AMOR (GECE & ATLAS)
Teen FictionYıllar önce birleşmiş iki kalpten ne beklenir ki??? Hala birini seven iki kalp vazgeçebilir mi birbirinden ??? Sanırım bu sorunun cevabını hepimiz biliyoruz Amor: aşırı sevgi ve bağlılık duygusu.aşk..