Bölüm 10

10 3 10
                                    

saçlarımın arasında dolaşan parmaklarla gözlerimi araladım. Atlas büyük bir sevgi ile bana bakıyordu. dudakları anlımda yerini aldığında gözlerim istemsizce kapanırken yüzümdeki gülümseme büyümüştü. Heyecandan kuruyan dudaklarımı dilimle ıslanırken onun bakışları dudaklarıma indi. Sertçe yutkunduğunu gördüm. Kalbim göğüs kafesimi zorlarken dudaklarıma yaklaştı. Gözleri gözlerimle buluştuğunda onay istiyor gibiydi. Başımı olumlu anlamda sallarken dudakları dudaklarımı esir almıştı. Beni belimden kaldırdığı gibi kucağına oturmuştu. Elleri sırtımı okşarken benim ellerim saçlarının arasındaydı. Öpüşmemiz gittikçe derinleşirken durmamız gerektiğini anlamıştım. Durmazsak ikimiz içinde iyi olmayacaktı. Ben bunları düşünürken beni aniden altına almıştı. Üstündeki tişörtü çıkartarak tüm kaslarını gözümün önüne serdiğinde utanmıştım. Onu istiyordum Ama bunun şimdi olmasını istemiyordum. Dudaklarıma uzun ve nazik bir öpücük bıraktı.

"Senin istemediğim hiç bir şeyi yapmam ben yavrum" Dedi boynuma yönelerek kısa küçük öpücükler bırakırken ben kendime engel olamadan inlemiştim. Bilerek mi yapıyordu bu? Kendime engel olamadan tekrar inlemiştim ki aniden açılan kapıyla kısa bir çığlık atmıştım. Işıl şaşkınca bize bakarken ben domatese dönmüş suratımla yalın ve kendisine bakıyordum. Yalın ışılın gözlerini kapatarak odadan çıkartırken Atlas bana sırıtarak bakıyordu.

"Şştt! Sakin ol güzelim bunda utanacak bir şey yok sadece iki sevgili gibi öpüşüyorduk" Dediğinde sertçe koluna vurmuş altından çıkarak banyoya girdim. Ellimi yüzümü yıkarken demin olanları düşünüyordum. Işıl neyse de yalına rezil olmuştum. Salak kafam son kez yüzüme şu çarpmış ve odaya dönmüştüm. Atlas ise beni bekliyordu. Geldiğimi görünce ayaklanmış kolunu omzuma artarak odadan çıkarmıştı. Hala utancımdan kırmızı olmakla birlikte titriyordum. Atlas saçlarımdan öpüp sakinleşmemi söyledi. Başımı olumlu anlamda sallayarak derin nefes verip yutkunmuştum.

İkiside yan yana oturmuş konuşuyordu. Bizi gördüklerinde sunmuşlardı. Demin olan rezilliği konuşuyorlardı.

"Sizin burada ne işiniz var" Dedi Atlas karşılarında olan koltuğa Otururken

"Atlas" Bunu uyarıcı tonda söylemiştim ama o boş ver diyerek yalına döndü.

"Dün babama ikimizin Demet halanın yanında kalacağımızı söyledim o da sıkıntı yaratmadı ama -" Dedi durdu ışıl ne ama ama ne?? Hepimiz susmuş onu dinliyorduk. Demet halam babamın en küçük kardeşi olmakla birlikte bizi gerçekten tek sevip değer veren kendiydi. Babamın bize pislikmişiz gibi davrandığını bildiği için bize bu konularda genelde yardım ederdi.

"Dün selim babamı arayıp bu gün buluşmak için müsait olup olmadığını sordu artık ne diyecek bilmiyorum" Diyerek bitirdi konuşmasını ışıl Artık ne anlatırsa anlatsın babam her türlü inanırdı ona

"Aşkım gece dün neler oldu? " Dedi ışıl sorusuyla donup kalırken aklıma o şerefsiz yaptıkları geldi. Pislik resmen zorla bana sahip olacaktı.

"Gece güzellik" Diye bana seslenen Atlas'la kendime gelirken yüzüme sahte bir gülümseme yerleştirip ayaklandım.

"Ben kahvaltıyı hazırlıyım" Diyerek o ortamı terk etmiştim. mutfağa girmemle derin nefes almış ve çayı koymuştum. su kaynamadan kahvaltılıkları masaya yerleştirip domatesi doğramaya koyulmuştum. yanımda beliren Atlas ile küçük bir çığlık atmıştım.

''yavrum sakin benim''

''deli misin Atlas'' dedim sağ elimi deli gibi atan kalbimin üzerine koymuştum. yüzüme gelen saçları kulağımın arkasına yerleştirip gülümsedi. çayın kaynadığının farkında bile değildim. kendisi gelip görmese uzun süre kaynayacaktı. ben işime devam ederken o da çayı yapmıştı.

sonunda kahvaltı hazır olmuş Yalın ve Işılı çağırmıştık. ben çayları doldururken onlarda masadaki yerlerini almıştı.

''atlas bizimle ortak olmak isteyen bir şirket var.  adamları araştırdık gayet iyi ve başarılılar fakat sana da sormak istedim'' dedi yalın ben otururken Atlas tabağına almış olduğu peynirden bir parça alırken abisine baktı.

''abi bilirsin ben o işlere bulaşmam sen bir sıkıntı yok diyorsan kabul et bir sıkıntı olur ben devreye girer hallederim'' dedi benim yemem için poğaçaları uzatırken

Atlas çok yalının işlerine karışmazdı. abisinin bir sıkıntısı olduğunda kendi devreye girerdi sadece. şirkette ikisinin yarı yarıya hisseleri vardı ama Atlas yalın kadar bağlı değildi. çok önemli bir şey olmadıkça şirkette gitmez her zaman tek odağı ben olmuştum tabi ondan önce de çok iyi uzaktan uzaktan odağı olurdum. etrafında o kadar kız varken bile.

##

krem beyaz okul koridorlarından geçip giderken mırıldanarak şarkı söylüyordum. karşı tarafta boş kantin masasında oturan Atlas'ı görünce bir süre gözlerinde takılı kalmıştım. yanında bir kaç kızın dışına iki tane de erkek vardı. kızların çoğu ona cilve yaparak konuşuyordu. Atlas her zamanki gibi nefes kesici görünüyordu. dirseklerine kadar çekmiş olduğu uzun kollu beyaz bir tişört , siyah kot pantolon ve ayağında tişörtü ile uyumlu beyaz spor ayakkabı. saçları dağılmış anlına düşmüştü. yüzündeki çarpık gülümseme ile bana bakıyordu. bir insan nasıl böyle yakışıklı olabilirdi. bana bakmayı kesmediği için arkamı dönüp son sınıfların dolaplarının bulduğu salona girmiş kendi dolabıma ilerlemiştim ders için kendime kitapları çıkartmaya başlarken Atlas'la aramızda hiç bir şey olmayacağını anlamıştım. bir daha ona bir şekilde bakarsam kafama silah dayayıp öldüreceğim kendimi.

arkamı döndüğümde korkuyla geriye gitmiş başımı çarpmıştım. acı içinde inlerken arkamda duran Atlas'a baktım.

''iyi misin?'' dedi endişeyle başımı sallamıştım sadece gitmek için hamle yapmıştım ki önüme geçerek engel olmuştu.

''çekilir misin Atlas derse geç kalıyorum'' dedim ellerini dolaba yerleştirip beni dolapla arasında sıkıştırdı. heyecandan aldığım kesik kesik nefes sakinleşmeme yardım etmiyordu. güçlü bakışları altında birden ortaya çıkmaya hazır kızarmaya başlayan yanaklarımla savaşarak bastırmaya çalışıyordum.

''atlas rica ediyorum çekil'' dedim zorlukla her an bayılabilirdim.

''neden acele ediyorsun güzellik'' dedi ses tonu alaycıydı. ''bana aşık aşık bakmak için hala zamanın var bunu değerlendir derim hem ben de senin tapılası gözlerine bakarım'' dedi sırıtarak ben ise iyice heyecan yapmış onu kendimden uzaklaştırıp koşar adımlara sınıfa yönelmiştim o ise tüm okulun duyabileceği şekilde bağırmıştı.

''kaç bakalım güzellik ne zamana kadar inat edeceksin'' dedi gülümserken ben ise sırıtışımı bastırmaya çalışarak girmiştim sınıfa.

##

tanrım ne deliydi o dönemler... bir deliye sevdalanmıştım. bakışlarım gülerek masadakilerle sohbet eden Atlas'a döndü. ışıl ile atışıyordu. ışıl ise onu savunmayan yalına kızıyordu. saçma bir sohbet ediyordu. gülümseyerek onları izlemeye koyuldum. işte buydu bizim ilacımız birbirimize ilaç olmayı biliyorduk. çoğu kişi bizi yaralamak için elinden geleni yapsa da biz arada da olsa başarıyorduk. sanırım en çok beni mutlu eden bu denli insanlara sevdaya sahip olmaktı. yüzümü okşayan Atlas'la ona döndü. küçük bir gülümseme vardı. huzur dolu gözleri beni de huzura sürükledi.

''uzun bir süreden sonra ilk defa bu kadar mutlu ve huzurlu hissediyorum'' dedim gülümseyerek diğerlerine bakarken Atlas elimi tutup öpücük kondurdu. ışıl ayağa kalkıp çay dolu bardağını kaldırıp

''evet hep böyle olmak dileğiyle şerefe'' dedi bardağı ortaya doğru uzatıp sırıtırken bizde ona eşlik etmiş çay bardaklarını kaldırdığımız gibi tokuşturarak küçük bir kahkaha atmıştık...

umarım hep böyle kalırdı.

hep mutlu ve huzurlu.

AMOR (GECE & ATLAS)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin