Bölüm 7

18 3 19
                                    

Gökyüzü en kötü karanlığa ulaşmıştı ben ise hala uyumamış Atlas'ı düşünüyordum. Odamın kapısı çaldığında uzandığım yataktan doğruldum. O sırada kapı açılmış babam içeri girmişti.
Babam ve kapı çalmak birbirine o kadar uzaktı ki.
Kapıyı kapattığı gibi yatakta karışma yerleşti. Elinde tespih bakışları bendeydi.

"Yav kızım senin kafan almıyor mu senin o adamdan başka şansı yok kız yok"

"Ben onu sevmiyorum o sapık herifi istemiyorum" Dedim sesimin titremesi babamı vazgeçirmeyecekti biliyordum.

"Yarın hazırlan akşam ailesi ile gelip seni isteyecek" Dediğinde başımı olumsuz anlamda salladım. O ise benim yaptığımın tam tersini yapıp odadan çıkmıştı. Başını kabul etmekten başka şansın yok der gibi salmıştı. Kafayı yemek üzereydim. Onun gitmesinin hemen ardından ışıl gelmiş bir şey demeden yanıma uzanarak bana sarılmıştı.

"Merak etme canım bu adamdan kurtulacaksın" Dedi bana sıkıca sarıldığı anda güven duygusu bedenime öyle bir işlemişti ki ben de ona sarılmış başımı göğsüne koyup uyumaya çalışmıştım...

Uyandığımda saat onbire geliyordu. Babam beni uyandırmaya yeltenmiş ışıl ona engel olmuştu. Bu gün benim için yeterince yorucu olacağını falan söylemiş babamda bir şey demeden çıkmıştı evden. Uyanmış olsam da hala yataktan kalkmamış sağa sola dönüp duruyordum. Taki ışılın gelip beni ayağımdan sürükleyerek yataktan yere düşmemi sağlamıştı. Acı içinde inledim. Işıl beni bıraktığı gibi odadan koşarak çıkmış onun gitmesiyle ben de ayaklanmış ve peşinden koşarak onu tutmaya çalışmıştım. O ise annemin arakasına geçip annemin onu koruması için bir şeyler diyordu. Annem sonunda dayanamamış ikimize de kızmıştı. Sus pus olup kahvaltıya oturduk. Daha bir lokma yemiştik ki babam mutfak kapısında belirip söylenmeye başlamıştı. O yediğimiz bir lokmayı boğazımızda bırakıp salona geçmişti. Sıkıntıyla yerimden kalkmış temizliğe başlamıştım. Işılda kahvaltıyı toplarken annem de kahve yapıyordu. Çok sevdiği kocasına.
Dalga geçmiyorum sırf bu adam için ailesini karşısına almıştı. Dedemle anneannem babamı hiç sevmemiş annem de sevdasından geçmek yerine ailesinden vazgeçmişti. Ne buldun be kadın bu adamda..
Hayır o yetmezmiş gibi avukatlık okurken babam için onu da bırakmıştı. Şimdi deli gibi pişmandı buna adım kadar emindim. Babamın gerçek yüzünü gördüğünde anında pişman olmuş olsa da hala seviyordu.
Ne desem boştu yani
Akşama kadar deli gibi temizlik yapmıştık. O sırada bir kaç defa Atlas'a ulaşmaya çalışmış ama başarılı olamamıştım. Sonunda pes etmiştim. Başka şansımın olmadığını biliyordum. Giyinmiş olduğum uzun kollu mini elbiseye baktım. Ne olurdu beni buradan kurtarsaydı? Odamın kapısı açılırken ışıl sade şık bir elbise ile odaya girdi. Onun ardından yalın aras ve Ada girmişti. Yalın küçük bir gülümseme sunmuş ışılı da alıp gitmişti. Geriye üçümüz kaldığımızda Ada tebrik etmiş aras ise ellerini omzuma koyarak

"Bu adamla gerçekten nişanlanmak senin tercihin mi canım" Dedi

Burukça gülümsedim başımı sallarken o ise inanmayan gözlerle bakıyordu.

"Hadi bakalım inanmadım ama öyle olsun" Dedi ve birlikte çıktık odadan bizim çıkmamızla kapı çalmış ışıl kapıyı açmıştı. Gelen yaşlı çift selam verip içeri girerken selim elindeki çikolata kutusunu ışıla vermiş büyük demet gülü de yanıma getirerek kucagıma bırakmıştı. Eğilip yanağıma bir buse kondururken kulağıma

"Sonunda benim olmaya adım adım yaklaşıyorsun prenses" Dedi benden uzaklaşıp içeri girmişti...

Kahveler içilmiş isteme olmuş ve babam bana bile bakmadan vermişti. Yüzükler takılırken bakışlarım bir umutla telefondaydı.

"Hayırlı uğurlu olsun" Diyen babamla dolu gözlerimi sıkıca kapatıp açtım.
Şimdi ağlamak yok gece
Şimdi değil.

Selim almış olduğu altınları herkesin gözüne sokarak bana verirken bir kez daha kendisinden midem bulanmıştı. Sonunda her şey bittiğinde kendimi o odadan atmıştım. Mutfağa girdiğim gibi akan yaşı hemen silmiş kendime bir bardak su doldurup içmeye koyulmuştum. Belime sarılan ellerle irkilerek elimdeki bardağı bırakmış o elleri kendimden uzaklaştırdığım gibi ellerin sahibine bakmıştım. Selim aptalca sırıtarak bana bana bakıyordu.

"Sen ne yaptığını sanıyorsun" Dedim sinirle

"Nişanlıma sarılıyorum prenses" Dedi parmağındaki yüzüğü göstererek bunu yapmasıyla acımadan yüzüne sert bir tokat attım. Başı sola doğru düşerken aniden bana dönmüş ve kollarımdan tutuğu gibi dolaba vurması bir olmuştu.

"Bir daha bana el kaldırmaya kalkarsan gece seni ayağa kalkamaz hale getiririm" Dedi iğrenç herif. Suratının tam ortasına kusacağım şimdi. Bana doğru yaklaşırken bakışları dudaklarımdaydı. Öpmek için hamle yapmıştı ki kafamı çevirmiştir. Yanağıma sulu bir öpücük bırakıp uzaklaştı benden onun mutfaktan çıkmasıyla ıslak yanağımı bir kaç defa silmiştim. Titreyen bacaklarımı umursamadan odama gidiyordum ki Yalın'ın salondan çıkıp yanıma gelmesiyle durdum.

"Gece iyi misin bembeyaz olmuşsun" Dedi

"Yorgunum sadece iyiyim" Dedim cebinden çıkardığı kutuyu bana verdi.

"Bunu sana Atlas gönderdi bu seninmiş ve hepte senin olacakmış" Dedi kutuyu elime tutuşturup giderken kendimi odaya atarak ağlamaya başlamıştım. Yatağın dibinde Otururken telefonum çalmaya başlamıştı. Arayana bakmadan reddetmiştim. Karşı taraf aramakta ısrar edince kim olduğuna baktım. Atlas beni arıyordu.
Yanlış mı görüyordum. Bunca zaman aramasını istediğim adam nişanlandıktan sonra mı beni arıyordu. Ayağa kalktığım gibi kutuyu çekmeceye koydum ve telefonu açtım.

"GECEM"
Sarhoş mu bu?
" Yavrum bu veda konuşması lütfen sözmü kesmeden dinle" Dedi arada konuşması kaysa da benim takıldığım yer veda konuşması olmasıydı.

"Atlas neredesin sevgilim" Ne ara ağlamaya başlamıştım ben!

"Ben bu zamana kadar hep senin için savaştım güzelim biliyorum hata yaptım seni bırakıp gittim ama bunu ben istemedim ben ne yaptıysam senin için yaptım. Şimdi dönmemek üzere gidiyorum sana şunu söylemek için aradım seni gerçekten çok seviyorum. Sen benden vazgeçmiş olsan da ben senden hiç vazgeçmedim. Ama-" Dedi durdu oda ağlıyordu.

"Atlas lütfen sevgilim lütfenn nerede olduğunu söyle bana" Derken kapı açılmış ışıl içeri girmişti. Atlas ise telefonu kapatmıştı.

" Neler oluyor gece"

"Benim gitmem lazım ışıl Atlas'ın yanına gitmem lazım" Dedim akan gözyaşımı silip üstümü değiştirmemi söylemişti. Pijama tişört giyinmiş ışılın elime tutuşturduğu ceket telefon ve cüzdanı alıp gizlice çıktım evden o beni idare edecekti....

Atlas'ı bulmam uzun sürmüştü. Yol kenarında kaldırımda oturmuş hafiften yağan yağmuru umursamadan içiyordu. Taksiye parasını verip indim. Tam Atlas'ın karşısında duruyordum. Bakışlarını kaldırıp beni gördüğünde aniden ayaklanmıştı.

"Gece" Dedi gülümserken

Yüzleşme vakti gelmişti artık. Kalbimizde bize ağır olan ne varsa ortaya çıkacaktı bu gün o neden terk ettiğini bana söylecekti. Sonunda korktuğum şeye ulaşmıştım.
Bundan sonra bizi sadece ölüm ayırabilirdi.
İlk gerçekler...
İkimizinde anlatmaya korktuğu gerçekler...

AMOR (GECE & ATLAS)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin