Bölüm 16

9 4 13
                                    

Yüzüme vuran güneşle kaşlarım çatılırken yatağın diğer tarafına doğru dönmüştüm ki bir bedene çarpmamla çığlık atarak geri giderken yataktan düşmüştüm. Işılın yanımda ne işi vardı. Işıl uykulu gözlerle  bana bakıp yerde olduğumu gördüğü gibi kahkaha atmaya başlamıştı. Bu ona o kadar komik gelmişti ki en sonunda karnını tutmuştu gülerken ben ona göz devirerek ayağa kalkıp banyoya ilerlemiştim.

"Neler oluyor Işıl" Bunu soran kişi Atlas'tı. Sesini iyi biliyordum ben kesinlikle kendisi

"O çığlık ta neydi? " Bu da yalın evet ben asla yanılmam.

NE BİR DAKİKA İKİSİ ŞU AN ODAMDAYDI  ODAMIN HALİ HAL DEĞİL 

ağzımdaki diş fırçasını bırakmadan odaya geri dönmüştüm ki Atlas'ın bakışlarıyla karşılaştığımda şaşkınca bakarken o benim üzerime de olan çilek desenli pijama takımına bakıyordu ki üst kısmını açık bıraktığımı için içine giymiş olduğum danteli bralet büstiyere baktı anında kaşları çatılırken gözlerini gözlerime sabitlemişti. Ağzımdaki diş fırçasını çıkartıp odadan olan üç şahsa döndüm.

"Odamda ne yapıyorsunuz" Dedim kaşlarımı kaldırarak ilk konuşan ışıl olmuştu.

"Dün geldim yanına tek başıma uyuyamadım seni uyandırdım ama ölü gibi uyuduğun için uyanmadın ben De sorun etmeyeceğini düşünüp uzandım" Dedi Işıl odamda olan iki şahsa döndüm.

"Ne var yavrum sen Çığlık atınca korkup geldik" Dedi başımı olumlu anlamda salladım ama daha önemli bir şey vardı. Neden sabahın köründe ikisi de buradaydı. Atlas hala bana bakarken ben küçük bir öğrenci gibi parmağımı kaldırmış soru sormak istemiştim. Atlas kafasını sormam için hafifçe aşağı doğru salladığın da

"Sabah sabah odamda evimde ikinizin ne işi var"

"Baban çağırdı kahvaltıya konuşacakları varmış" Dedi yalın üçüne de bakarak hazırlanmak için müsaade istedin. Yalın nişanlısını alıp giderken Atlasa döndüm. O ise sırıtarak başka bir yere bakıyordu. Baktığı yeri işaret ettiğinde büyük bir korkuyla arkamı dönmüştüm ki siyah dantelli iç çamaşır takımını görmemle kıpkırmızı olmuştum. Dün gece ışıl getirmiş olmalıydı. Allah seni lahmacun etsin emi Işıl! Bana sürprizi vardı o sürpriz bu mu ben bu kızı öldürüp geliyorum ama ilk önce her seferinde beni utandıran adama döndüm. Hala aptalca sırıtıyor kızarmış suratıma bakıyordu. Elimde olan diş fırçasını kafasına vurup kapı dışarı etmiştim. Ardından kapıyı hızla kapatarak sessizce bağırmaya başlamıştım. bu ne bu ? Bu nasıl rezilliktir..

Sonunda hazırlanmıştım. Aynada kendime bakıp gülümsedim. İş görüşmesine gidecektim.  Türk dili ve edebiyat mezunu olduğumdan iş bulmakta güçlük çekiyordum. Bu gün özel bir okulda ücretli öğretmenlik için görüşmem vardı. Çantamı alıp odadan çıktım

ve mutfağa ilerledim. Neredeyse herkes oturmuştu babam dışında o ise ocağın başında öve öve bitiremediği menemenin son dokunuşlarını yapıyordu. Günaydın diyerek Atlas'ın yanına oturmuştum ki o bana doğru eğilip

"Siyahın sana çok yakışacağına eminim sevgilim" Dediğinde ona kafa atmamak için zor durdum. Babam da sofrada yerini aldığında yemeğe başlamıştık. Masada dönen hoş sohbetin ardından babam çayını yudumlarken

"Atlas oğlum" Dediğinde hepimiz sus pus olmuş babama bakmıştık o ise Atlasa bakıyordu sadece

"Efendim görkem amca" Dedi atlas ciddiyetini bozmadan babama hala güvenmiyor bu kadar hızda değişmesine inanmıyordu  o da haklıydı. Gerildiğini anlamıştım. Masanın altında olan ellerinizi birleştirdim. Sert bakışları kısa bir süreliğine bana dönmüştü ve o sakinleştiğini görmüştüm gözlerinde

"Babanla konuş eğer gece için ve sizin için uygunsa iki gün sonra istemeye gelin en azından bir yüzük takalım ki etrafta laf söz olmasın"  dediğinde içtiğim bir yudum su ile boğulurken Atlas elimi bırakıp yavaşça sırtıma vurmuştu. Kendime geldiğimde teşekkür etmiş bakışlarımı babama çevirmiştir. Şaka yapıp yapmadığını anlamaya çalışıyordum ki babamın anlayışla gülümsemesi ve benim kalktığım gibi onun boynuna sıkıca sarılmam bir olmuştu. O küçük kahkaha atarken herkesin yüzünde küçük bir gülümseme vardı.

Evden çıkarken babama biraz geç kalacağımı söylemiştim. Atlas bu yalınla birlikte şirkete geçecekti. Beni okula bıraktıktan sonra dikkat etmeme gerektiğini anlatan bir konuşma yapmış ve gitmişti. Okula girdiğimde öğrencilerin derste olduğunu anlamıştım. Dışarıda spor yapan öğrencilere göz atmış bana bakan spor hocasına selam vermiş içeri girmiştim. Müdürün odasını sora sora öğrenmiş ve sonunda bulmuştum. Kapıyı iki kere tıklatıp içeri girdiğimde müdür bey beni görünce gülümseyerek ayağa kalkmış benimle tokalaşarak oturmamı işaret etmişti .masanın karşısında ki koltuklardan birine otururken o da yerine geçmişti.. .

Güzel geçen görüşmenin ardından haftaya başlamam gerektiğini belirtmişti. Büyük bir mutlulukla çıkmıştım okuldan. Deli gibi heyecanlıydım elim ayağım titriyordu resmen. Taksi bulup Esra'nın kafesine gittiğimde denizi görmeyi bekliyordum ama iki gündür kafeye gelmediğini söylemişti Esra benimle de en son dört beş gün önce konuşmuştu. Neler oluyordu? Deniz neredeydi? En iyisi denizin annesi Beril yengeyi aramaktı. Kısa süre çalan telefon açılmıştı sonra

"Efendim kızım" Diyerek açtı telefonu arkadan bayağı ses geliyordu belli ki yoğundu.

"Yenge ben denize ulaşamadım da sen nerede olduğunu biliyor musun? " Dedim

Şu an yoğun olduğunu hastaneye gelmemi söylemişti.  Ben de kabul etmiş ve kapatmıştım telefonu.  Esra elindeki tepsiyi başka bir çalışana verip yanıma gelirken gözlerinde umut vardı. Ona olan anlatınca eski haline dönmesi uzun sürmemişti. Hemen kafeden çıkmış hastaneye gitmiştim.

Bir saatte yakın Beril yengenin gelmesini beklerken iki tane kahve içmiş Atlası aramış onunla konuşmuştum. sonunda beril yenge gelip bana selam vererek oturmuştu karşıma. bir süre sessiz kalmış kafasında bir şeyler vardı. ne olmuştu da bu duruma gelmişti. kendisi bu kadar senedir yengem olur ilk defa bu denli düşünceli görüyordum. masanın üzerinde olan elini tutuğumda bakışlarını masadan çekip bana çevirdi. 

''yenge Allah için neler oluyor?'' dedim endişeleniyordum. 

''Gece kızım deniz Yazlık eve gitti kısa süreliğine'' dedi gözleri mi dolmuştu onun? 

''nereden çıktı yenge yazlık ev şimdi'' dediğimde elini elimden çekti. 

''kavga ettik benim görüştüğüm biri var ve hepiniz tanıyorsunuz'' dediğinde beni de meraklandırmıştı. dur bir dakika ne demek görüştüğüm biri var! Deniz nasıl delirmiştir şimdi. babası Mehmet amcayı kaybettikten sonra bir kaç ay psikolojik tedavi görmüş ancak toparlamıştı. annesinin babasının yerine başka bir adamı koyması onu çok öfkelendirmiş aynı zamanda kırmış olmalıydı. 

''gece benim görüştüğüm kişi Rüstem '' dediğinde şaşkın bakışlarım onu bulmuştu. Rüstem mi dedi o? bu Rüstem inşallah atlas ve yalının babası değildir diye düşünüyordum ki beril yenge beni ezip geçmişti. 

''Rüstem Çakıltaş''.

''NE!''

AMOR (GECE & ATLAS)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin