Jin arabanın camına başını yaslamış, güzel orman yolunun tadını çıkarıyordu. Tıpkı aklındaki düşünceler gibi birbiri ardına geçen ağaçlar ile biraz olsun kafa dağıtmak istiyordu ama ne fayda...
Omegası aklına sabahki yakınlaşmalarını getirip kafasının karışmasına neden oluyordu. Benim olana kadar seni burdan çıkartmam, demişti. Şimdi yoldalardı. Acaba delta o öpücüğe fazla anlam yüklemiş olabilir miydi? Eğer öyleyse bunu bir an önce konuşup açıklığa kavuşturmak lazımdı.
Namjoon omegasının dalgın halinden rahatsız olmuştu. Onun yanında neşeli olsun, mutlu olsun istiyordu. Deltası"omegamız üzgün, onu mutlu et , neşelendir!" diye resmen pençelerini kalbine geçiriyordu. ne yapabilirdi ki? Biraz sohbet açsa belki kasvetli ortam dağılır, diye düşündü ve " hava ne kadar güzel değil mi?" dedi.
Jin şöyle bir gökyüzüne baktı "evet." dedi "kara bulutlar var. Yağmur çiseliyor, çok güzel." dedi. Namjoon söylediğinin saçmalığını Jin'in sözleriyle anlamıştı. "aslında istersen kurt formunda ormanda gezebiliriz. Böyle puslu havalarda çok rahatlatıcı oluyor" dedi.
Jin "eve gitmeyi tercih ederim. Taehyung'la görüşmem gerek, senin yüzünden en yakın dostumu kırdım! Gönlünü almalıyım." diye açıkladı.
"Peki." Dedi Namjoon. "Başka zaman yaparız o zaman." dedi. Yolculuğun geri kalanını sessiz geçmişti.
Namjoon, Taehyung' un evinin önüne geldiğinde Jin'e döndü. "Her şeye rağmen seninle geçirdiğim zaman çok güzeldi." diyerek dolgun dudaklara doğru eğilmişti ki Jin geri çekildi.
"Sabahki yaşananları unutalım gitsin, biz birbirimize uygun değiliz." dedi
Namjoon'un sinirden boynundaki damarlar gerilmişti.Derin bir nefes alıp "beni öpen sendin! Öyle istediğin zaman gönlünü eğlendirip sıkılınca kenara atabileceğin bir oyuncağın değilim ben!" dedi sinirle. "Hem sorun ne? Neden beni istemiyorsun, anlamıyorum!" Ellerini iki yana açarak sordu. "Çirkin miyim ben, şişman mıyım ya da ne bileyim, cahil miyim? Neyim eksik, söyle!" dedi. Artık sabrının sonlarındaydı.
Jin başını öne eğmiş elleriyle oynarken "hayır" dedi. "Çok yakışıklısın, kültürlüsün, iyi bir işin, statün var ama bilmiyorum, bunlar yetmez. Seninle çok ortak yönümüz yok, bir süre sonra sıkılırız." Sonra gözüne, kaldırımdaki çöpün kenarına atılmış, bir saksı göründü gözüne. "Mesala..." dedi "bu kurumaya yüz tutmuş çiçeğe benim için bakar mısın? Ben çiçekleri çok severim, ona iyi bakarsan o zaman bir ilişki düşünebilirim." dedi.
Namjoon yine mi çiçek, artık sıkıldım. diye geçirdi içinden. Aslında çiçek sevmezdi, ne canlı ne yapay, evine sokmazdı. Çiçek dediğin doğada olur, derdi ama arabadan indi, kaldırımdaki saksıyı aldı. "Tamam" dedi. "Kabul ediyorum ama sözünden dönmek yok!"
Jin gülümseyerek "yok." dedi. "sen bunu yap ama sen yap. Başkası değil ya da bir bahçıvan değil, sen bakacaksın!"
Namjoon şok olmuştu. Düşüncelerimi mi okuyor diye düşündü. Aslında bir bahçıvan tutup ona baktıracaktı. "Saçmalama, tabi ki kendim bakacağım! Bir çiçek sulamak için bahçıvana ihtiyacım yok. "dedi.
Jin "anlaştık görüşürüz o zaman diyerek evin kapısını çaldı."
Kapı açılır açılmaz boynuna atlayan Taehyung ile bir iki adım geri sendelemişti. "Dur, yavaş!" dedi. Taehyung' u omuzlarından tutup içeri iteklerken Taehyung "anlat, neler oldu? Nereye gittiniz, sevgili mi oldunuz? İki saat evin önünde ne konuştunuz!?"
Jin "dur, bi nefes al önce. Anlatacağım hepsini ama önce senden çok özür dilerim, o sözleri söylememeliydim." Dedi.
Taehyung "aman boş ver onu sen, unuttum gitti! Hem ben sana hiç küsmedim ki... Arkadaşlar birbirine küsmez." dedi. Jin'in içi rahatlamıştı. Olup biteni anlattı, öpücük kısmını kendine saklamış olabilirdi.
Taehyung "inanamıyorum, çok aşık sana! Bence kaçırma, zaten delta sonuçta. Yüzyılda bir geliyor, başka yok." dedi dalga geçerek.
Jin "bilmiyorum, düşüneceğim. O şu çiçekle oyalansın biraz, bende düşüneyim." Dedi.
Taehyung "bizim kapının önündeki saksıyı mı diyorsun? O kurudu, mümkün değil canlanması. Yazık deltaya, boşuna uğraşacak." dedi.
Jin "benim için çablaması önemli, çiçek kurumuş, ben de gördüm." dedi. "Bekleyip göreceğiz bakalım ne yapacak? Eğer çiçekçiden gidip aynısını alır saksıya dikerse bu iş biter ama kurursa ki kurumuş uğraştım olmadı derse bir şans verebilirim." Dedi göz kırparak.
Taehyung "sen de istiyorsun, itiraf et, rahatla." dedi.
Aradan bir ay geçmişti. Bu arada Taehyung, Jin'in ısrarıyla "yalnız kalmak istemiyorum" diye ağlamasıyla onun yanına taşınmıştı. Jin'in ailesi hala İngiltere' deydi. Ne zaman dönmeye karar verseler bir aksilk çıkıyor, dönmeleri sürekli erteleniyordu. Jin artık onların döneceklerine olan inancını kaybetmeye başladığını hissediyordu.
Jin derin bir iç çekip "çok canım sıkılıyor" dedi Taehyung'a. "Keşke" dedi, sustu, ne istediğini o da bilmiyordu. Bir şeyler eksikti ama ne, adını koyamıyordu maalesef. "Acaba bende İngiltere' ye gitsem mi?" dedi.
Taehyung "zaten kaç defa başvurdun, pasaportundaki sorun çözülmüyor bir türlü. Sanki birileri gitmene engel oluyor." dedi. Evet sorun neyse onu da söylemiyorlardı, sadece reddediliyordu.
Jin hüzün dolu bir sesle "Namjoon' da hiç aramadı" dedi. "Vazgeçti galiba, sıkıldı bir omaganın peşinden koşmaktan." dedi.
Taehyung "şimdi sıkıntının sebebi belli oldu. Madem merak ediyorsun, sen arasana." Dedi.
Jin "olmaz, aramam o arasın ama merak da ediyorum. Acaba ne yapıyor, sen Yoongi' den bir şey duydun mu?" Diye sordu.
Taehyung "biz artık ilişkimizi renklendirecek başka şeyler bulduk." dedi yine o tatsız konuyu açmıştı. Haklıydı, hakkıydı ve Jin de bunu çok iyi biliyordu.
Jin "o konuyu hallettiğimizi sanıyordum" dedi.
Taehyung "evet hallettik ama seninle uğraşmak hoşuma gidiyor." dedi gülerek. Aynı zamanda eline telefonunu aldı. "Ben de sevgilimi özledim, bi arayayım bakalım, ne yapıyor?" dedi numarayı tuşlarken. Telefon açıldığında konuşmak için Jin'den biraz uzaklaştı.
Jin uzaktan onu izliyordu. Taehyung bir yandan bir şeyler anlatıyor, arada cilveli bir şekilde gülüyordu Sonra kocaman kahkaha attı, sesi o kadar yüksek çıkmıştı ki Jin bile ayağa kalkıp yanına gelmişti.
Taehyung "tamam aşkım, sonra görüşürüz. Çoook öptüm." diyerek telefonu kapattı. Hala gülüyordu.
Jin "neye gülüyorsun, bu kadar komik ne anlattı acaba?" dedi.
Taehyung "biraz bekle, Yoongi resim atacak. O zaman anlatırım." dedi.
Taehyung telefonu Jin'e doğru çevirip "bak, eevgilim canını tehlikeye atıp gizlice resmini çekmiş. Namjoon saksıyı yanından ayırmıyormuş. Toplantılara, hatta tuvalete bile onunla gidiyormuş. Hatta ona şarkı bile söylemiş. Şimdi de çiçekle konuşuyormuş, sürekli çiçek açması için yalvarıyormuş." dedi gülerek.
Jin donup kalmıştı. Vazgeçti sandığı deltası onun için kurumuş bir çiçeği canlandırmış, ona gözü gibi bakmıştı. "ama neden gelmiyor o zaman?" dedi.
Taehyung gülerek "komik olan da o ya zaten. Çiçek açmasını bekliyormuş." dedi.
Jin "çok ayıp, neden kimse o bitkinin çiçek açmadığını söylememiş?" dedi sinirle.
Taehyung "söylemişler ama dinlemiyormuş. Omegama söz verdim, çiçek açacak. diyormuş."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MY HUSBAND // NAMJİN
FanfictionJin kendisine aşık bir eş mutlu bir yuva hayalini kuran güzel bir omega Namjoon ise aşka inanmayan bir delta omega deltayı aşka inandırabilecek mi?