22. BÖLÜM: Hoş geldin Yaz

422 56 10
                                    

ZEHİRLİ KUĞU
12.04.2024

22. Bölüm: Hoş Geldin Yaz

"Yaz demek eğlence demek."

: ̗̀➛ ˗ˏˋ Shake It Off, Taylor Swift   'ˎ˗

🦢🪷

Üniversitenin kapandığı günün ertesi mükemmel bir kapı sesiyle uyandım. Kapıyı açtığımda ve karşımda Damla'yı gördüğümde hüngür hüngür ağlamaya başladım.

Onu uzun zamandır görmüyordum. Çok uzun zamandır. Ara tatillerde burada değildi, o yüzden yaklaşık dokuz aydır görüşmüyorduk.

Çocukluğumdu o. En sevdiğim, en yakınım, her şeyimi bilen ve tüm sırlarımı ona anlattığım arkadaşım. Ne kadar zaman geçerse geçsin asla ama asla aramız açılmazdı.

Sımsıkı sarıldık, birbirimizin kemiklerini parçalamak istedik belki de.

"Öyle özledim ki seni," kumral saçlarını omzundan geriye doğru savurdu. Ayakkabılarını çıkarmak için eğildiğinde ben ufak bir çocuk gibi kıpır kıpırdım.

"Bu ayakkabılar kimin?" Kapının önündeki diğer ayakkabıları işaret etti. "Sinan abi ve Ekim." Diye mırıldandım. "Bahsetmiştim ya sana."

"Haa," dedi, anlayışla. İçeriye doğru çaktırmadan göz attı. "İyisin sen değil mi?" Ellerimi tuttuğunda ve uzun zaman sonra birinin bu kadar içten iyi olup olmadığımı sorması beni duygulandırdı. Ali Selim hariç. Çünkü o kimse değildi.

"İyiyim," başımı salladım. "İyiyim, iyiyim. Neden, ne oldu?" Omuzlarını silkti ama ben ruhunu bildiğim arkadaşımda bir haller olduğunu anlamıştım.

"Söyle," diye mırıldandım. "Yok." Dedi anında, "Yok bir şey dedim aşkım, geçelim hadi." Of'ladım, içeriye adım atmak üzereyken onu tuttum ve geriye savurdum.

"Söyle," bekledi, bekledi ve yüzümü incelemeye başladı. "Ne kadar değişmişsin, âşk sana iyi-"

"Damla..."

"Annem evlenmesin diye omzumda ağladığın geceler aklıma geldi sadece, o kadar." Çok eskiydi, beş sene öncesi belki de altı. "Artık geçti." Dedim, alışmıştım.

Onların varlığı sırıtmıyortu artık benim aklımda. Biz de düzenli olarak onlara gidip geldiğimiz için saçma bir düzen vardı ama ben her zaman gitmiyordum. Daha çok gelen taraf onlardı. Ekim geliyordu çok sık, anneme çok ısınmıştı ve bir kere anneme Elif anne dediğini duyar gibi olmuştum.

O an kalbimin ritmi değişmişti ama bunu anneme söylediğimde yanlış duyduğumu, öyle bir şey olmadığını söylemişti. "İzin vermem Beren." Demişti. İzin verirse on beş yaşındaki Beren çok kırılırdı ve bu sefer Ali Selim'in de beni toparlayabileceğini sanmıyordum.

Kırıkçı olmuştu resmen çocuk. Sevgilim değil de benim yaralarımı tek tek saran biriydi o. Sevgiliydik ama aramızdaki bağ öyle derindi ki ete kemiğe bürünmesine çok az kalmıştı.

Sarıyordu beni, sarmalıyordu. Her fırsatta gelenin geçenin vurduğu, kırılmaktan parça kalmayan, artık birleştirilmesi çok zor olacağı kalbimi tamir eden tek kişi oydu. Ondan başkasının ellerine kalbimi teslim edemezdim. İşini ondan iyi yapan birini bulabileceğimi sanmıyorum.

ZEHİRLİ KUĞUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin