ZEHİRLİ KUĞU
09.04.202416. Bölüm: Yayla Gülü
"Giz'lerin, gözlerinden okunmaya başladığında bin gözyaşı da döksen düzelemezsin."
: ̗̀➛ ˗ˏˋ Ya Ben Anlatamadum, Turan Şahin 'ˎ˗
🦢🪷
Burada insanın aldığı hava bile bir başkaydı. Temizdi, çok temiz. Ferahlığı ve o çayır kokusunu iliklerime kadar hissediyordum.
İnsan burada yaşlanmazdı. Yıllarca yaşayıp hiç yaş atmazdınız. Dertten ve kederden çok uzak duruyordu. Buraya bayılmıştım, dağlara doğru bakmayı ve uzak ama yakın olan denizin kokusunu içime çekmeye de.
Kahvaltıyı yaylada yapacağımız söylenmişti. Saat on birdi. Hava hâlâ serindi ama sadece ince bir ceket giyip, telefonumu yanıma almıştım.
Ben yürüyeceğimizi düşünmüştüm ama Ali Selim bahçede beklememi söylemişti. Telefonla etrafın fotoğrafını çekerken onu bekliyordum. Belki görgüsüzlüktü bilinmez ama bu anların bir şekilde bende kalmasını istiyordum. Sanki bir daha hiç gelmez gibiydi, bu fırsatı kaçıramazdım.
Birkaç dakika içinde bisikletin üzerinde Ali Selim görmeyi beklemiyordum. Kırmızı bir bisikletti ve arkasında benim oturmam için küçük bir yer vardı.
"Atla bakalım." Dedi, önüme doğru yanaştı ve ayaklarını yere sabitledi. "Ay Ali Selim, düşmeyiz değil mi?"
"Ben seni düşürür müyüm hiç?" Elimdeki telefonu ona verdim, tuttu. Omuzlarına tutunarak bindiğimde, "Sıkı tutun." Dedi. Ellerimi omzuna koyuyordum ki omuzundaki ellerimi aldı ve beline sardı.
"Sanırsın motordayız." Dedim ve güldüm. Ama bozuntuya vermedim ve sarılmaya devam ettim. "Maalesef, elimizde motor kalmamış. Bisiklet nasıl fikir?"
Kıkırdadım. "Bana fark etmez." Ayaklarımı onun ayaklarına yakın bir yere koydum. Yere sürtünmesini istemiyordum. "Nerede buldun bunu?"
"Benim." Dedi. "Bisiklete binmeyi çok severim, yaylaya böyle gidip geliyorum." Yokuş aşağı sürmeye başladığında iyice ona yapışmıştım ve korkmadığımı iddia edemezdim.
"Yavaş git, korkuyorum."
"Gazlayayım mı?" Yine güldüm ama pedallara asıldığında hızla yokuştan inmeye başladık. "Ali Selim!" Diye bağırdım, sesim tüm sokakta yankılanmıştı.
Bisiklete göre fazla hızlı gidiyorduk ve ben emanet duruyordum. Yavaşlamalı ve insan gibi sürmeliydi. "İnsan gibi sür!" Dedim sızlanmalarımın arasında.
"Atlarım bak, döverim seni!"
İçten gülüşünü duydum. "Döver misin beni?"
"Tabii oğlum, ne sandın? Bak bana bi' yamuk yap, nasıl gebertiyorum seni." Muhtemelen onun gibi birine gücüm yetmezdi ama bunu bana çaktırmadı.
"Tabii ki döversin, karşında hiç şansım yok." Kıkırdadık. Sonra ellerimi karnındaki sıkı kısma getirdim ve sıktım. Karın kasları yoktu ama hafif belirginlikleri vardı. Sıkınca bir anda irkildi. "Ay!" Dedim heyecanla.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZEHİRLİ KUĞU
Chick-LitGastronomi öğrencisi olmanın birinci kuralı, yaptığınız yemeği ne kadar çok kişiye tattırırsanız ve ne kadar çok fikir, eleştiri alırsanız her seferinde daha iyi bir iş çıkarmanızdı. "Zehirlenmem değil mi?" Cık'ladım, "O kadarcık şeyden zehirleneceğ...