'17'

8.9K 655 150
                                    

Aras Ali Keskin [Karahanlı];

Telefondan Ahu'nun elimdeki tek fotoğrafı olan profiline bakıyordum.

Çok güzeldi...

Anlat anlat bitmeyecek bir güzelliği vardı.

"Ne sırıtıyorsun lan telefona bakarak?"

Gözlere bak lan!

"Alo!"

Bir insanın her şeyi güzel olabilir miydi?

Elimdeki telefonun bir anda çekilmesiyle kaşlarım çatıldı. Başımı kaldırıp baktığımda Serkan'la göz göze geldim.

"Ver lan telefonumu!" Ekrana baktı, gözleri irileşti.

"Aldın mı lan numarasını?!" Başımı salladım istemsizce sırıtarak.

"Nasıl da sırıtıyor it!" Elindeki telefonumu hızla geri aldım ve cebime attım.

"Kes lan! Hani nöbetin vardı lan bugün senin?!"

"Saati geldiğinde gideceğim işte!" Koltuğa oturup her zaman ki gibi yayıldı, gülümsedi burukça bana.

"Bari sen mutlu ol lan, Allah tamamını erdirsin kardeşim benim." Sırıtmam silindi yüzümden yavaşça.

"Eyvallah, eyvallah da. Sen..." sustum. Yarasını birde ben deşmek istemedim.

"Unutamadım... Bir kere terk edilmek öyle koymuş ki bana, bir daha aynısını yaşayınca kendime gelemedim." Güldü birden.

"Hâlâ dincim, yakışıklıyım ve zekiyim!" Dedi alayla gülerek.

Serkan'da böyle bir adamdı işte.

Acılarına bile gülen adam...

🐺

Sabahın saat altı buçuğunda kapı hızlı hızlı çalmaya başlayınca söverek kalktım sandalyeden.

Ağzımdaki poğaçayı bile yutamadım anasını satayım! Bir bismillah!

"Anahtarını al demedim mi lan ben sana, it!" Kapıyı açtığımda it kısmı daha net duyulmuştu. İstediğim duyulmasıydı zaten ama duymasını istediğim kişi bu değildi.

Tarık komutan, Mirza Bey ve Adar...

Sertçe yutkundum. Bir tane bordo bereli, bir tane de emekli komando vardı karşımda. İlla ki it kısmından önce dediklerimi duymuşlardır ama adamların yüzüne it dememde iyi olmadı.

"Anlamadık yeğenim?" Dedi tek kaşı havalanırken.

"Ben, Serkan sandım komutanım."

"Lan ben sana sivildeyken bana dayı diyeceksin demedim mi it?!"

Bu it lafı bana kimden bulaşmış belli oldu...

Bu arada yalan, demedi emretti.

"Dediniz komuta- aman! Dayı." Dedikten sonra muzip bir ifadeyle içeri geçtiler. Sanki evime yıllardır geliyorlarmış gibi salona ilerlediler.

Gerçi klasik lojman yani, biliyorlardır.

Koltuklara oturunca Adar meşhur gülüşünü takındı yüzüne ve bana döndü.

"Ne zamandır görüşmüyoruz abi, nasılsın?"

Çocuğun ne zamandır dediği daha dün sabahtı.

"Dün sabah birlikteydik ya, Adar."

"Özletiyorsun kendini." Dedi omuzlarını silkerek.

Bu çocuk kafadan kırıktı benden söylemesi.

"Siz ne için gelmiştiniz?" Dedim çok meraklıymış gibi. Adar, Serkan'ın kopyası gibi daha çok yayılırken Tarık komutanla, Mirza Bey yerlerinde dikleşti.

Bakıştılar bir süre.

"Söylesene damat!" Dedi Tarık komutan. Mirza Bey sabır çekip ağzına hayali fermuar çekti.

Ne söyleyeceksiniz lan?!

"Söyleseniz mi artık?"

"Seni ailemize davet ediyoruz, Aras Ali." Baka kaldım suratlarına.

"Bizimle Karahanlı olur musun?"

Bu ne lan evlilik teklifi gibi?!

"Şaka?" Diyebildim sadece. Adar sabır çekti, sonra ayağa kalkıp karşıma geçti. İlk başta elleriyle omuzlarımı tuttu ve sarstı.

"Maşallah, omuzların genişliğine bak! Neyse. DNA testinin sonucuna göre sen Karahanlı'sın ya, onu resmileştirelim diyoruz, çocuk adam!"

"Evet evet evet!" Gelen sesin kime ait olduğunu anlamak çokta zor değildi.

"Verdim gitti!" Salonun kapısında üniformasıyla dikilen Serkan'a döndük hep birlikte.

Alnıma düşen saçımın tutamını elimle geri taradım hızla. Tarık komutanlar Serkan'ı boşvermiş bana dönmüşlerdi.

"Evet ne diyorsun?"

Pusat komutanla akrabalık ilişkisinden dolayı aynı timde durmamak için iyi bir fikir ama bu sefer de resmiyette abim oluyordu.

Ben onu sözde abim olarak kabul etmiyorum, resmiyette asla etmem!

🐺

ASLA ASLA DEME DEMİŞLER YİĞİDO

SERKAN KOCİŞİM... ÜZÜLME BEN YANINDAYIM

ÖPTÜM SİZİ

MUAHHH

𝐀𝐫𝐚𝐬 𝐀𝐥𝐢 | 𝐆𝐞𝐫𝐜̧𝐞𝐤 𝐀𝐢𝐥𝐞𝐦Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin