'40'

5K 580 215
                                    

Aras Ali Keskin [Karahanlı];

Kapıyı çalınca açıldı hemen. Esra Hanım beni görünce sıkıca sarıldı.

"Anneciğim, çok korktuk! Keşke haber verseydin çıkarken! Göreve mi gittin? İyisin değil mi?"

"İyiyim, göreve gitmedim. Küçük bir sorun vardı, uzun sürdü sadece." Dediğimde birlikte salona girdik.

Bora dibime girip yakalarıma yapıştı.

"Neredesin lan sen?!"

"Küçük bir sorun vardı, abi." Güldü sessizce.

"Bir daha söyle bakayım."

"Küçük bir sorun vardı."

"Yok o değil. Diğeri." Sabır çektim.

"Abi." Bir kere daha güldü.

"Bir daha söyle."

"Abi." Salondakilere döndü ve beni gösterdi.

"Duydunuz mu? Bir daha söyle baka-"

"E yeter ama! Allah Allah!" Dedim bir anda. Enseme vurarak ittirdi beni.

"Yürü lan!" Yiğit'le Adar'ın arasındaki boşluğa oturdum. İkiside bana doğru eğildi.

"Bir sorun mu var, abi?" Dedi Yiğit ağır abi tavırlarıyla.

"Bir sorun mu var, ağam?" Dedi bu sefer de Adar şiveyle. Kaşlarım çatıldı, ikisinin de kafasına vurdum.

"Hayırdır, ne bu tavırlar?" Cevap verecekleri sıra kapı çaldı, ayakta olan Bora koşarak kapıyı açtı, bir süre sonra içeriye Leyla ve Ateş girdi.

"Kızım, hoş geldiniz! Geçin şöyle." Onlar oturunca Leyla bize döndü heyecanla.

"Doktorum bana iki gün sonra gel yatış yap dedi, doğumuma gün kalmış yani!" Dediğinde gülümsedim istemsizce.

Dayı oldum lan bir kaç ayda.

"Hadi, kahvaltıya oturalım."

"Bizi beklemeseydiniz." Dedi Leyla.

"Yok kızım, öyle değil. Gece Aras bir anda kalkıp gitmiş Adar'ların yanından. Daha yeni geldi, korktuk bizde. Onu bekledik. Çayları da getireyim başlayalım." Telefonum çalınca ayağa kalktım hızla.

"Hemen geliyorum." Deyip bahçeye açılan açık kapıdan çıktım. Serkan'dı arayan. Açıp kulağıma götürdüm telefonu.

"Ne oldu, kardeşim?"

"Şey, Aras... Neredesin?" Ahu'nun sesiyle kaşlarım çatıldı, hâlâ çok sinirliydim ona.

"Seni ilgilendirmiyor nerede olup olmamam, Ahu."

"Aras, gerçekten ben çok özür dilerim. Lütfen eski halimize dönelim yine..."

"Ara veriyoruz, Ahu. Söz ağızdan bir kere çıka-"

"Aras! Hadi gel, hazır kahvaltı!" Leyla'nın sesiyle Ahu sessizleşti.

"Sen?! Ya sen ne kadar kötüsün ya?! Ben burada senin aşkından gebereyim, hakaretlerini göz ardı edeyim sen beni aldat! Hiçbir şey dönmesin eski haline ya! Çünkü senin kaybolan karakterini bulamayız, Aras!" Deyip suratıma kapattı. Telefona baka kaldım.

Nefes almadan, hakaretsiz şekilde sövdü...

Kendime gelip içeriye girdim. Herkes masaya oturmuş beni bekliyordu. Bora bilerek yanını boş bırakmış bana sırıtarak bakıyordu. İstemsizce gülüp yanına oturdum.

"Oğlum, bizi Ahu'yla ne zaman tanıştıracaksın?" Hafif kuruyan dudaklarımı ıslattım.

"Bilmem."

𝐀𝐫𝐚𝐬 𝐀𝐥𝐢 | 𝐆𝐞𝐫𝐜̧𝐞𝐤 𝐀𝐢𝐥𝐞𝐦Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin