Aras Ali Karahanlı;
Merdivenlerden inerken kapı çalmıştı, etrafta kimseyi göremediğim için adımlarımı hızlandırdım ve kapıyı açtım.
Gördüğüm tanımadığım kişilerle kaşlarım çatıldı.
"Bu herhalde!" Dedi otuzlarının sonunda olan adam.
"Siz kimsiniz?" Dedim çatık kaşlarımla.
"Annem, kim gelmiş?"
"Bilmiyorum."
"Nasıl bilmiyorum." Deyip yanıma geldi. Sonra genişçe gülümsedi.
"Kenan babacığım, hoş geldiniz!" Geri çekildi, benim hâlâ çekilmediğimi görünce kolumdan tutup yanına çekti.
"Anneciğim yol versene insanlara!" Dedi sessizce.
"Bunlar kim?!"
"Dedenler, amcanlar!" Aydınlanma yaşamış gibi baktım bir an. Herkes içeri girince bende annemle peşlerinden girdim.
Tek boş yer olan Rüzgar'la Deniz'in arasına oturdum. Deniz'e baktım. İfadesizce etrafa bakıyordu.
"E ben tanımıyorum hiçbirini." Gülecek gibi oldu.
"Tanımaman çok normal değil mi?"
"Yani evet."
"Bak, dedemiz ve babaannemiz Kenan ile Peri. Sonra büyük amcamız Mehmet, eşi Nilay. Çocukları Ural ve Vural, ikizler. Ortanca amcamız Kemal, eşi Ayşe. Çocukları, Alihan, Narin ve Can. Son olarak da küçük amcamız, Hakan. Bekarların sultanı, hayatını yaşıyor." Başımı salladım.
"Eyvallah, kardeşim."
"Ne demek, görevimiz." Geri önüme döndüm. Bir süre sonra Rüzgar eğildi kulağıma.
"Bak, Ural abi polis, Vural abi savcı. Pusat abimle yaşıtlar. Alihan abi Sat Komandosu, Yiğit abimle yaşıt, Narin'de veteriner, o da bizimle yaşıt. Can, Adar'la yaşıt. Mehmet amcam emekli avukat, Kemal amcam emekli mühendis, Hakan amcam da işte keyif peze-" sonda hızla boğazını temizledi.
"Pardon." Dedi sonrasında.
"Siz de olmasanız varya..." dedim zaferle sırıtarak. Güldüler.
"Torunumuz bu yiğit mi Mirza?" Babam bana döndü gülümseyerek.
"O baba."
"Adın ne aslanım?" Dedi Hakan amca oturduğu yere hafifçe yayılarak.
"Aras Ali."
"Ne iş yapıyorsun?" Dedi bu sefer büyük olan Mehmet amca.
"Askerim ben." Dediğimde Alihan'la Ural'ın kaşları havalandı. Böyle bir aileye, bu şekilde tesadüf düşeceğimi beklemiyorlardı sanırım. (Aile asker dolu diye, yanlış anlaşılmasın:))
"E askersin de nasıl askersin? Rütben ne? Deniz mi, Kara mı, Hava mı?"
"Kara. Özel kuvvetlerde, kıdemli üsteğmenim." Dediğimde Hakan amca yerinde doğruldu.
"Harbi mi lan?! Ana! Adam bordo bereli çıktı ya lan." Kapı çalınca annem hızla çıktı salondan. Bir süre sonra Pusat'la birlikte içeri girdi.
"Hoş geldiniz, dede." Dedi ve oraya doğru ilerledi. Elini uzatınca öptü, geriye kalan herkesle görüşüp boş yere oturdu.
"Görmeyeli yaşlanmışsın lan, Pusat. Bora dirilmiş." Dedi Hakan amca gülerek. Pusat gülmeye zorladı kendini.
"Biraz öyle oldu, amca." Bana dönüp gel işareti yaptı. Başımı ne oldu diye sallayınca sessiz bir sabır çekti ve kafasıyla yine gel işareti yaptı. O kalkınca bende kalktım ve çıktık salondan. Yandaki mutfağa geçip masaya oturduk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐀𝐫𝐚𝐬 𝐀𝐥𝐢 | 𝐆𝐞𝐫𝐜̧𝐞𝐤 𝐀𝐢𝐥𝐞𝐦
Acak"Sen hep böyle cevap olarak başını mı sallarsın?!" Başımı salladım. Kaşları çatıldı, o güzel mavi gözlerini gözlerime dikti. "Gıcık mısın Aras?!" Bilmem anlamında başımı sallayınca sabır çekti. "Başın kopsun Aras!" Kaşlarım çatıldı. "Tövbe de!" Bens...