Aras Ali Karahanlı;
"İte bak ya! Ben hastanede bacağım götümden ayrıldı diye üç buçuk atarken o yavuklusuyla kenarlarda özlem gideriyor!" Gözlerimi devirip oturduğum yerde iyice yayıldım. Dedemler gençler başka yere geçsin, biz sakin kafayla sohbet edelim demiş ve bizi yan odaya şutlamıştı.
Hakan amca da bende gencim demiş ve topallayarak peşimizden gelmişti.
Yanımdaki Adar, yayılmamı bekliyormuş gibi başını bana yasladı.
"Bir şey soracağım, sen askersin ama kaç gündür evdeymişsin. Sağlık sorunlarından mı yoksa başka bir sebepten mi?" Dedi Ural sorgular biçimde. Pusat'la göz göze geldik. Boğazımı temizledim.
"Ben bir süreliğine görevimden uzaklaştırıldım, ondan dolayı evdeyim ama en yakın zamanda geri döneceğim." Bora abim tahmin etmiş olmalı ki sesini çıkarmamıştı ama diğer herkes şaşkınca baka kalmıştı bana.
"Abi?!" Dedi bana yaslanan Adar. Saçlarını karıştırdım sadece bir şey demeyip.
"Neden peki?"
"Emire itaatsizlik ve görev başındaki komutana saygısızlıktan."
"Nasıl ya?" Dedi Hakan amca çatık kaşlarla.
"O kadar detay veremem." Pusat söze girdi peşine.
"Zaten sorunlar çözüldü gibi, ciddi bir şey yok. Komutanı onu affetmiş. Üstlerle de konuşmuş ve rica etmiş." Herkes başını salladı. Bora abim gülümsedi Pusat'a. Pusat sadece küçük bir baş selamı verip önüne döndü.
"Duyduğuma göre beni satıp gittiğin yavuklunu haftaya istemeye gidiyormuşuz!" Dedi Hakan amca konuyu değiştirmek isteyerek. İstemsizce sırıttım ve başımı salladım.
"Nasıl da sırıtıyor, köpek!" Telefonum çalınca baktım kim arıyor diye. Serkan'dı.
"Ne oldu, Serkan?" Adar hızla başını çevirdi bana, güldüm kısıkla Adar'a. Serkan'ı çok sevmişti, zaten sevilmeyecek gibi değildi ki şerefsiz.
"Aras..." yutkunma sesi geldi.
"Ne oldu?"
"Benim..." Gülen yüzüm soldu yavaşça, bu çocuk niye saçma sapan konuşmuyordu?
"Serkan, iyi misin lan sen?"
"Benim... Babam varmış..." kaşlarım çatıldı.
"Serkan, doğru düzgün konuşma. Saçma sapan konuş, benim sinirimi bozma!" Hakan amcalar anlamamış gibi bakıyordu.
"Sonra... Ölmüş..." sesi titredi.
"Serkan..." dedim hızla ayağa kalkıp odadan çıkarken.
"Bende yanına gideyim mi?" Dediğinde evden çıktım hızla.
"Aras! Ne oldu lan?!" Bora abimi takmayıp arabaya ilerledim.
"Serkan! Sakın, bekle! Geliyorum! Birlikte gideriz tamam mı?!" Dedim yanına geldiğim arabaya binerken.
"Ben çok bencilim..."
"Serkan, kes sesini! Geliyorum!"
🐺
Timden öğrendiğim kadarıyla Serkan karargahtaki bilgisayar odasına kendisi kilitlemişti. Arabadan inip karargaha doğru koştum. Nöbetçi asker kapıyı açınca binaya girdim. Merdivenleri üçer üçer çıkmış istediğim kata ulaşmıştım. Önü kalabalık olan bilgisayar odasına ilerledi.
"Komutanım, Serkan komutan burada." İlker'in sesiyle herkesin arasından geçip kapıya yaslandım.
"Serkan!" Cevap vermedi.
"Serkan, aç şu kapıyı!" Geri çekildim, herkes ne yapacağımı anlamış olmalı ki uzaklaştılar. Hızla büyük adımlar atıp omuzumla kapıyı kırdım. Serkan duvarın dibine çökmüş ağlayarak başını avuçları arasına almıştı.
Küçüklüğümden sonra ilk defa böyle görmem sarsılmama neden olurken yanına adımladım.
"Serkan?" Karşı masada açık olan bilgisayara kaydı bakışlarım. Ailesini araştırmış...
"Yapma dedim sana, Serkan."
"Aptalım ben, aptal... Bu aptallıkla nasıl bu üniformayı taşıyorum aklım almıyor!"
"Kalk şuradan, gidiyoruz." Kalkmayınca tuttum kolundan ve yardımcı oldum. Odadan çıkıp bahçeye indirdim. Arkada her zaman ki oturduğumuz banka oturduk.
"Beni onlar bırakmamış ki yetimhaneye..."
"Babamı öldürmüşler..."
"Büyük abimi öldürmüşler..."
"Beni almışlar..."
"Babamdan sonra bütün akrabalar onları yalnız bırakmış..."
"Kaç yıldır onları suçluyorum... Bencilim, aptalım..."
"Öyle deme, bilmiyordun. Suçlu ne sen, ne de onlar. Bu olanların sorumlularını da bulacağız elbet." Cebimden çıkardığım sigaradan bir dal da ona uzattım. Titreyen elleriyle alıp yaktı sigarayı.
Ağzında dönen dumanı, tüm dertlerinden kurtulmak ister gibi üfledi,
Hep dik duran omuzları düşmüştü, saçları dağılmıştı.
"İstemezler değil mi?"
"Kim?"
"Geriye kalan aile üyelerim..."
"Niye istemesinler lan, değişik?! Senin gibi birisi istenmez mi lan?"
"İstenmez tabii, mal. Şımarık çocuk gibiyim..."
"E ne güzel işte, genç kalıyorsun."
"Bu benim genç halim mi sence?" Dedi şu an ki halini kast ederek.
"Taş gibisin hâlâ, taş."
"Karizmamdan bahsetmiyorum, Aras..." dedi gülmek için kendini zorlarken.
Bu sefer acılarına bile gülemiyordu...
🐺
:(...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐀𝐫𝐚𝐬 𝐀𝐥𝐢 | 𝐆𝐞𝐫𝐜̧𝐞𝐤 𝐀𝐢𝐥𝐞𝐦
De Todo"Sen hep böyle cevap olarak başını mı sallarsın?!" Başımı salladım. Kaşları çatıldı, o güzel mavi gözlerini gözlerime dikti. "Gıcık mısın Aras?!" Bilmem anlamında başımı sallayınca sabır çekti. "Başın kopsun Aras!" Kaşlarım çatıldı. "Tövbe de!" Bens...