'37'

6.5K 693 269
                                    

Aras Ali Keskin [Karahanlı];

"Burası abi." Arabayı boş yere park edince indik Adar'la.

Mekan çok güzeldi, hep haki yeşili ve lacivert tonları kullanılmıştı. Bir duvar ful polis ve asker rütbeleri, armaları doluydu. Bir duvar ful rütbelilerle, polisler ve askerlerin olduğu fotoğraflar doluydu.

Acılarını böyle güzel iyiliklere ve anılara bırakması çok güzeldi...

Adar, kolumu tutup kaldırdı ve omuzlarına bıraktı. İçeri girdiğimizde her masada üniformalarıyla kendini belli eden askerler vardı. Sadece üniforma da değil, övünmek gibi olmasın ama benim gibi yapılı vücutlarıyla kendini belli edenler de vardı.

Cam kenarı masa da tek başına dışarıyı izleyen Yiğit'le ona ilerledik. Bizi fark edince ayağa kalktı,

"Hoş geldiniz, hoş geldiniz de ne işiniz var sizin bu saatte? Senin yarın görevinin başına dönmen gerekmiyor mu? Gidip dinlensene." Ne kadar Pusat'ın dolduruşuna gelse de beni düşünmesi hoşuma gitmedi değil yani!

"Yarın son izin günüm. Adar'ın okulları kapandı, tutturdu buraya gelelim." Adar bana ters bakışlar attı.

"Nah tutturdum! Gel gidelim, dedim. O da böyle ağır abi tavırlarıyla gidelim bakalım, dedi." Yiğit güldü istemsizce. Hiç görmediğim gülüşüyle istemsizce gülümsedim.

"Geçin oturun o zaman."

"Sen niye evde değilsin, abi?!" Dedi Adar sorgu rolüne geçerken.

"Hayırdır Adar, emekli binbaşı beni bu kadar sorgulamıyor." Adar gözlerini devirip arkasına yaslandı.

"Şurada iki sorgu çekelim dedik alışkanlık olsun diye! Hemen içine et!" Yiğit eliyle birisine işaret edince yanımıza iki tane yirmilerinin ortalarında çocuklar geldi.

"Buyur Yiğit abi?"

"Getirin masaya bir şeyler, ne içersiniz? Çay sarar bence?" Dediğinde başımızı salladık. Çocuklar notlarını almış geri gitmişlerdi.

Yiğit bakışlarını durmadan kaçırıyordu, büyük ihtimalle o gün ki çıkışının pişmanlığındandı.

Olsun Yiğit, olsun.

Senin yaptığın, abinin yaptıkları yanında iğne ucu kadar bir şey.

🐺

"Abi! Al kolumu senin olsun!" Dedi Adar bana, gözlerimi devirdim.

"Oğlum adamın kasını görmüyor musun? Saf kas adam, sen de Rafadan Tayfa Kamil gibi vücudunla adama meydan okuyorsun!" Dedi Yiğit.

"Of abi ya! İnsan yalandan bir yenilir! Ah ah, nerede o eski bilek güreşleri?!" Yiğit'e döndüm.

"Sen daha iyi bilirsin, kardeşim. Buna ben yokken fazla mı folik asit verdiniz?" Gülümsemesi genişledi. Gözleri parladı.

"Bende bilmiyorum, abi..."

"Bindi bilmiyirim ibi!" Dedi Adar Yiğit'i taklit ederek.

"Sus lan!" Masadaki telefonum çalınca baktım kim diye. Serkan'dı.

"Ne oldu, Serkan?"

"Şey, nasılsın?" Kaşlarım çatıldı,

"Sen beni hal hatır sormak için aramazsın, Serkan."

"Ruh halin nasıl?"

"Ya sabır! Sen böyle devam edersen sinirleneceğim! Bir şey mi oldu?"

""Evet, bir sorunumuz var!" Bir vurma sesi geldi.

𝐀𝐫𝐚𝐬 𝐀𝐥𝐢 | 𝐆𝐞𝐫𝐜̧𝐞𝐤 𝐀𝐢𝐥𝐞𝐦Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin