° one ° Kurbân et, daha çok kurbân et.

644 26 53
                                    

Kim klan-ı

Yıl 1507

Genç atının üzerinde yeni bir savaşın kazanılmasıyla birlikte evine dönmek için son hız ilerliyordu. Arkasından onu takip eden askerlerden ise kimse süratine yetişemiyor, komutan askerlere olabilecek tehlikeler yüzünden atlarını daha hızlı sürmelerini istiyordu.

Atın üzerinde dalgalı saçları sert esen rüzgarla savruluyor, alnı ve güzel siyah kapkara bir derin kuyuyu andıran gözleri öne çıkıyordu. Endamlı vücudu rüzgara karşı gelir gibi atın üzerinde biraz eğik duruyor dizginleri sertçe vurarak atını daha da hızlandırıyordu.

Soğuk öyle bir yüzüne çarpıyordu ki esmer kavrulmuş teni, kırmızı dudakları hafif morarır gibi bir hal alıyordu. Her halükarda dudaklarının morarması saçmaydı ama eksiler de ki hava bunun saçma olmasına da aman vermiyordu. Parmak uçları kılıç tutmaktan fazlasıyla yara ve nasır taşıyordu fakat bunu klanı için yaptığından asla umursamıyordu.

Elleri günlerdir soğuktan titremişti ve savaş alanında akıttığı kanlarla parmak uçlarını ısıtmıştı. Klanına yeni bir savaş kazanmanın mutluluğu ile dönmek onun kalbinde her şey idi.

O halkın gözünde bir Zeus, Perseus'du. Aklı üstün, alimlerin alimi yenilmez bir savaşçıydı. Kimse gözlerine bakamaz, herkes ürker ve çekinirdi. Bir savaşçının, savaş alanında gözünün içine bakmak büyük bir yürek isterdi hele ki bu teni kavrulmuş esmer savaşçı ise.

Sarayına yaklaştığını gördüğü an arkasına bakmıştı ama göremedikleri askerlerle derin bir nefes alıp vermişti. Atı da kendisi gibiydi hızlı, olduğunca atılgan. Onların kendisine yetişmesine izin bile vermemişti.

Kim yetişe bilirdi ki ona, belki kendisi gibi olan?

Peki öyle birisi var mıydı ki?

Gözlerini kapadı ve derin bir soluk çekti içine. Savaşcı tarafına savaş katan hırslı ve kanlı tarafı ortaya çıkmaya hazırlanıyor gibiydi ve bu olmadan sarayına girip odasına gitmeliydi.

Gitmeliydi ve sömürene kadar bir serum daha patlatmalıydı.

Tek tek sömürdüğü leşlerin pis kanlarından sonra kirli kanını temizlemesi için kendi kan grubundan kan içmesi gerekti...

Temiz ve berrak...

Evet esmer oğlanın herkesi korkutan taraflarından biri de buydu. Kana susamış bir başkasının değimiyle git gide daha da canavar oluşu....

Leşlerin dahi kanlarını sömüren canavar. Sürüsünde ki diğer vampirlerden daha fazla kana susamış, kimseyi tanımayan benliği vardı.

Çocukları daha küçücük yaşlarında esmer savaşçı geliyor diye korkuturlardı.

O yaratıktı...

Barış için de yaşamak zorunda olduğu cadılar dahi baş kaldıramaz, kanını esmer adam'a tek bir bakışıyla sunardı.

Çünkü o yanık gözler çok başkaydı.

Kimsenin bilmemesi gereken bir bilgi ise için de sır gibi saklıydı.

Sarayının kapıları, yüzünün görünmesiyle ardına kadar açılmıştı. At'ının altında kimsenin kalmasını umursamadan Moroileri ikiye yararak Sarayı'nın merdivenlerine doğru geldi ve atından yere atladı.

Önünde eğilen küçük dampyr'lere tek tek göz attı. Daha sonra yetişkin ve üst kademe eğitim verilen dampyr'lerin hepsinde tek tek göz gezdirdi ve sarayının merdivenlerini hararetle çıktı.

● The Monster İnside Me ●Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin