° twenty ° Bir peşimi bırakmamışlardı.

327 18 11
                                    

"Ahh!"

"Şu topa adam gibi vur lan!"

"Şimdi bir vururum hyung iki seksen yerdesin! Delirtmeyin beni!"

"Tokatlarım oğlum seni!" topu kurtarmaya çalışırken bağıran yoongi hyung'umla yüksek sesle çığırdım.

İmdat dedirtiyordu bana. Aklım zaten karışıktı, daha da karışıyordu. Topla oynanan her oyunda iyiydim ama zaten yaşadıklarımdan sonra bir oraya bir buraya derken başım dönüyordu.

Yaşadıklarım derken de öyle gerçekte olan şeyler değildi. Rüyam da gördüğüm bir takım entelektüel şeylerdi. Biraz saçmaydı, biraz da hayallerimin rüyama işlemesi gibi bir şeydi. Fakat rüyam gerçek gibiydi...

Bu yüzden iki gündür okulda uyuşuk uyuşuk takılıyordum. Yeonjun falan bir iki vurmasa beyni saman gibi olmuş insanların ortalıkta dolaştığı gibi dolaşıp duruyordum. Ciddi mana da gördüğüm rüyaya kafa yoruyordum, çünkü sevmiştim. Gerçeklik hissiyatını ise unutamıyordum.

Çok gerçekti.

Ağlayacağım...

"Jimin!"

"Hassiktir! Sikicem seni yoongi!" uzun bir bağırtının ardından alnıma yediğim topla kendimi tutamayarak yere düşmüştüm. Tabi o sırada duyduğum Jungkook'un, sesiyle elimle alıma baskı yaparak kırpıştırdığım harelerimi bana bakanlarda gezdirdim.

"Ne sikmesi oğlum, deminden beri götümü yırtıyorum çık düşüncelerden diye! Biraz dinleyin beni biraz! Al işte alnına top geldi." diye sevgilisini azarlayan yoongi hyungla, Jungkook ve taeyong önüme diz çöktüler.

"İyi misin tatlım?" öyle bir transtaydım ki başta acımayan alnım sorulan soruyla sızlamaya başlamıştı.

"Biraz sızlama var." umursamazca mırıldandım.

"Bebeğim özür dilerim." diyerek yanıma çöken hyungumla gülümsemeye çalışarak elimi alnımdan çektim.

"Senin hatan değil benim hatam hyung." dememle kendimi Jungkook'un kollarında bulmam bir oldu. Beni oturaklarım olduğu yere götürerek dizine oturtmasıyla hep birlikte önüme çömeldiler.

"Bu kadar niye düşünüyorsun? Yoongi hyung, biraz kendine gelmen için voleybol oynayalım demişti ama şuan sakatsın. Of cidden." diyen taeyong ile omuz silktim. Onlarda anlamıştı ben de bir haller olduğunu.

"Bir şey olduğu yok sadece biliyorsun bir dönem içime kapanıyorum o günler geliyor gibi." geçiştirici bir açıklama yapmaya çabalamıştım. Onlara öğretmeni mi rüyam da gördüm demek istemiyordum. Tabi etik olmamasından kaynaklı değildi bu sadece istemiyordum. Dillendirmek sanki daha çok pekiştirecekti rüya mı.

"Hyung genellikle kışın girersin o durumlara, yazdayız daha biz." diyen yeonjun ile göz devirdim ve omuz silktim. Jungkook ise bu sırada küçük küçük top gelen alnımı okşuyordu yoongi hyung ise elimin dış yüzeyine küçük bir öpücük bırakmıştı.

Onlara bakarken derin bir nefes çekmiştim ciğerlerime. İhtiyacım vardı çünkü buna. Beni geren rüyama gelecek olursak eğer onu görmüştüm. Bay Kim'i, öğretmenimi rüyamda görmüştüm ve evcilik oyunu oynamak istemiştim. Çok saçma biliyorum çok saçma. Ama yapacak bir şeyim yok çünkü küçükken oynamak istediğim bir oyundu ve aklımda kalmıştı demek ki böylesine.

Evcilik oynamak masumca bir oyundu fakat ben onu yorganımın altına kabul etmiştim. Çekmiştim onu öylece ve o da beni rüyanın gerçek olduğuna inandıracak bir şekilde yorganımın altına girmişti. Boynumda dudaklarını dolaştırmıstı, şimdi bile hissediyordum o hayali dokunuşları. Sanki bir rüzgar şiddetle bana çarpıyordu ve boynumda ki dudakların hissini tekrar yaşıyordum.

● The Monster İnside Me ●Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin