° thirty ° Tam bir Tokyo drift inanılmaz.

268 17 13
                                    

Saat neredeyse gece yarısı olacaktı. Ben ise okuldan eve geldiğimden beridir laptopta araştırdığım gerçeğe bakıyordum. Önümde ayrı bir sayfa, telefonumda ayrı bir sayfa açıktı. Araştırıyordum, durmadan ve durmadan.

Araştırmalarım ise saçmalık gibiydi. Cadı olabileceği yazıyordu. Sanki fantastik evrende yaşıyorduk ve olanlar oluyordu. Genç kız edebiyatları sayfasında cadı terimleri ile ilgili konuşuyorlardı. Dedikleri ise gerçek gibi gelmiyordu.

Cadı gibi değildi. Anatomiye aykırı olması ve göz renklerinin değiştirmesi onu cadı yapmazdı. Tamam bir de hafıza silmeye çalışması. Her neyse gerçekten garipti işte ve ben sıkılmıştım. Belki de ben saçmalıyordum. Başka açıklama bulamıyordum kendime cevap verecek.

Ona da soramıyordum, çünkü bana bile saçmalık geliyordu. Nasıl dile getireyim ki bunu? Belki de bir anlık rüyaydı olanlar. Ayakta uyumuştum ve olanlar olmuştu. Bir an böyle düşünmek istedim çünkü her açıklama bir saçmalıktı.

İlk önce laptopta açık olan bütün sekmeleri kapattım. Hemen sonra telefonumu elime alıp orada da açık olan sekmeyi tek harekette kapadım. Ayağımla laptopu iteklerken de birden ekranıma düşen isimle heyecandan elim ayağıma karışırken telefonu bir anda yukarı fırlattım.

"Siktir, siktir dünyalar aşkına!" Ne yaptığımı son anda fark ederek telefonu kapmamla bağırarak açmam bir olmuştu.

"Alo, alo Taehyung?"

"Bebeğim nasılsın?" Sesimi topllamaya çalışırken sorduğu soruyla ve dediği sözcükle derin bir nefesin peşinden gözlerimi kırpıştırdım.

"İyiyim, iyiyim hayatım, sen nasılsın?"

"Beni boşver, seni merak ettim."

"Ay niye ki~" Sorduğu soruya saçma bir şekilde cevap verirken elimi alnıma yasladım.

"Bugün pek iyi değil gibiydin."

"Yok canım sen öyle hissetmişsindir."

"Güzelim neler oluyor?"

"Bir şey olduğu yok! Sadece-sadece anlamaya çalış-"

"Neyi anlamaya çalışmalıyım Jimin?"

"Sen arayınca heyecanlandım işte! Kendimi yatakta toplamaya çalışıyorum burada ama nafile anlamıyor sevgilim." Diyerek bir açıklama yaptığımda yastığımı alıp yüzüme bastırdım.

"Seni özledim..." Bir kaç saniye ardından dediğiyle gözlerimi yumdum ve fısıldadım.

"Ben de..." Verdiğim cevapla kısa bir süre duraksadık. Nefes seslerimizi dinlerken yanında olmak istedim.

"Şuan yanında olmak istiyorum. Seni okuldan başka bir yer de sadece bir kere gördüm. Bir kere buluştuk. Okulda uzun süre sana sarılamıyorum, ellerini bir tek özel derste tutuyorum. Yetmiyor bana Taehyung..." Kendimi bir anda içimdekileri söylerken buldum.

Doğruydu okulda onu gördüğüm süre yetmiyordu. Elini bir tek bir saat sıkı sıkıya tutabiliyordum. Şimdiden okulun bitmesi için canla başla beklemeye başlamıştım. Böylelikle her dakika yanında olabilir, kokusunu soluya bilirdim.

"Evden çıkabilir misin?" Dediğinde ayağa fırlarken gözlerim büyüdü.

"Ne, neden? Hayır yani evet!" Lanet olsun ki onunla konuşurken heyecanımı durduramıyordum. Onunla buluşa bilme hayali bile çok güzeldi.

"Seni bir yere götüreceğim. Üzerini güzelce sıkı sıkıya giyin ve aşağıya gel." Bu hava da ne sıkısı diye düşünmeden edemezken bunu kelimelere döktüm.

● The Monster İnside Me ●Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin