° fifteen ° LGBT yürüyüşü

348 17 6
                                    

Kalabalığın için de rawoon'un koluna girmiş sakin sakin yürüyordum. Etrafa her bakışımda kore de olsakta ne kadar fazla LGBT üyesi olduğunu oldukça iyi görüyordum. Şuan insanlar bir nevi hükümete karşı gelerek yürüyüş yapıyorlardı ve ellerinde asılı olan pankartları okudukça içim ısınıyordu.

Mesela birinde kimi seveceğime, kimin elini tutacağıma ben karar veririm yazıyordu, ve bu istemsizce tebessüm ettiriyordu beni. Daha nice yazılar vardı ve yoongi hyung'un elinde taşıdığı ama bana hala vermediği.

Elimde tutmak istesem de birazdan tutarsın diyerek beni onaylamamışlar, Baek hyung, Taeyong falan aralarında kıkırdamalar eşliğinde hararetli bir konuşmaya girişmişlerdi. Ben de umursamamaya çalışarak rawoon'un koluna girmiş sadece kalabalığı izlemeye koyulmuştum.

Bazıları elinde bir gitar, güzel bir müzik çalan, ayrıca güzel sesi ile şarkı söyleyen kişiyi izliyordu. Bir kaçı dans ederken, bir kaçı ise hala pankarta yazı yazmaya çabalıyordu. Bulunduğum sokağın en iyi yanı ise insanların üzerilerine rengarenk giyerek etrafı renklere bulamasıydı.

"Canın sıkıldı mı?"

"Yoo, hayır. Sıkılmadım." rawoon'un sorduğu soruyu yanıtlarken bir yandan da banka oturmuştum.

"Beş dakikaya kalmaz yürüyüşe başlarız. İlk durağımız meydan, buradan meydana doğru yürüyecegiz." Jaehyun'un bana bakarak konuşmasıyla sadece başımı sallamakla yetindim. Ardından pantolon'un kalça kısmında olan cebine elimi sokup kalemini aldım.

"Sevgilimin götünü mü elliyorsun Jimin!" Taeyong'un şakayla karışık çığırmasıyla tebessüm ettim, hemen sonra ise jaehyun'un sol lobuna bir tane şaplak çaktım.

"Temas bağımlısıyım bebeğim duramıyorum, engel olamıyorum. Gel sana da bir tane çakayım. Ama lobun fazla küçük..." diyerek sesimi üzüntüyle karışık, alaya bulamamla en sonunda dudak büzdüm. Tabi dil çıkarmayı da ihmal etmemiştim.

"Deli, hiçte bile!" diyerek çıkışmasıyla bir anlık kahkaha atmıştım. Çıkışması komikti, hem de fazlasıyla. Gözlerinin normalden iki kat fazla açılıp kaşlarının çatılışı bedenim de onun yanaklarını tek hamle de kalkıp sıkma isteği uyandırıyordu.

"Uğraşma Jimin sevgilimle. Senin ki büyükte ne olmuş sevgilin bile yok." diyen Jaehyun'la bu defa benim kaşlarım çatılırken, Taeyong'un kahkaha atması bir olmuştu.

"Aşkım benim, beni savunurmuşta! Yerim seni!" Taeyong'un kahkahasının arasında çığlık ata ata konuşmasıyla göz devirmem bir olurken, elime aldığım kalemle Taeyong'un uyluğuna vurmam bir oldu.

"Rawoon-yaa sen de bir şey desene!" yanımda oturan rawoon'a çemkirmemle, omuz silkmesi bir olmuştu.

"Sevgilim olmayı kabul mu ediyorsun?"

"Çığlık atıcam ama şimdi!" dediği cümle ile bakışlarımı ondan çekip gitar çalan kişiye çevirip isyan edercesine konuşmuştum.

Hemen sonra onlar kendi alemlerine dönmesiyle ben de Yoongi hyung'un biz konuşurken rawoon'un bacağına yasladığı pankartı aldım. Onlarla konuşmadan önce aklıma gelen kısa bir yazıyı yürüyüşe başlamadan önce panlartın üzerine yazdım.

'Yer yüzü aşkın yüzü oluncaya dek...' bence anlamlı bir sözdü. Nefret barındırmıyor, kaosu itekliyordu. Kalıplara sokulmadan sadece aşkın barındığı cinsiyetlerin itelendiği bir dünya...

"Hadi başlıyoruz! Toplanın bakalım güzellerim! Korkarak onur yürüyüşü yapmayacağımızı sananlara kendimizi gösterme vakti. Tüm yasakları yıkacağız biz varız, her zaman vardık! Biz birlikte güçlüyüz, tüm kötülere, homofobik piçlere karşı en güçlü biziz!"

● The Monster İnside Me ●Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin