Selam canımm! Söz verdiğim gibi günün 2. Bölümü geldi 🥳🥳
Keyifli okumalarr🩷🩷
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Polisler diğer şöförü alıp arabaya bindirirken diğer polislerde Barış'a doğru yöneldiler.
Barış hiç beklemediğim bir anda bana sıkıca sarıldı.
-Sakın sarıldığım için bozuntuya verme. Telefonumun şifresi 190502 . Ela'yı ara. O hemen gelip seni alır,evine bırakır. Bide Ela'ya söyle bi avukat bulsun.
Başımı olumlu anlamda salladığımda Barış'la ayrıldık ve polisler Barış'ı aldılar.
-Polis bey hangi karakola gidiyorsunuz?
Yardımcı olabilmek için hangi karakola gittiklerini öğrenmem gerekiyordu.
-Kantar polis karakolu
Karakolu öğrendiğim sırada Barış polis arabasına bindi.
Polis arabaları giderken elimi omuzlarımdaki ceketin cebine atıp , telefonu elime aldım.
Kilit ekranına 190502 yazıp ana ekrana girdim. Kişilere girip "Ela" yı aradım.
Telefon çalarken bir yandan da arabamdan çantamı alıp yolun kenarına geçmeye çalışıyordum.
-Efendim abi.
-Alo Ela ben Didem. Cenaze evinde tanışmıştık.
-Didem?
-Abin karakola götürüldü. Abin beni almanı söyledi. Beni alır mısın?
-Didem ben hiçbirşey anlamıyorum.
Arabalarımızı çekmeye araçlar gelince kendimi hepten yalnız hissetmeye başlamıştım.
-Sen benim attığım konuma gel ben sana herşeyi anlatıcam.
Telefonu kapatıp Ela'ya konumu gönderdim. Çiseleyen yağmur toprak kokusunu ortaya çıkartmıştı. İçime doya doya toprak kokusunu çekerken bir yandan da Barış'ın ceketine sıkı sıkı sarıldım.
İzmir'in bu gece soğuk olacağı tutmuştu. Ya da ben biraz fazla üşüyordum.
Yaklaşık 10 -15 dakika sonda yoldan geçen arabaların rüzgarı da yüzüme yüzüme çarparken , önümde bir araba durdu.
Arabanın camı açılınca bende arabaya doğru biraz yaklaşıp içinde kimin olduğunu kontrol ettim.
Arabanın içinde Ela'nın olduğunu görünce tuttuğum nefesimi verip arabaya bindim.
-Didem ne oluyor?
Telefonumu açıp haritalara Kantar polis karakolu yazıp Ela'ya uzattım.
-Anlatıcam ama önce buraya gitmemiz lazım abin orda.
Ela telefonu elimden alıp , navigasyona göre arabayı sürmeye başladı.
-Ne olduğunu anlatacak mısın?
Ela'nın sorduğu soruyla derin bir nefes aldım.
-Biz abinle Gülizar yengemin çöp çatanlıkları yüzünden görüşmek durumunda kaldık.
-Nee abimin görüşeceği kız sen miydin?
-Evet.
Omuzlarımdaki ceketi çıkarıp arka koltuğa bırakırken anlatmaya devam ettim.
-Mekan değişikliği yapalım diye düşündük. Ben abinin arabasını kendi arabamla takip ediyordum. Sonra yanlışlıkla abine çarptım.
-Ne?
Ela hayretler içerisinde tepkiler veriyor bir yandan da navigasyondan gideceğimiz yeri kontrol ediyordu.
-Sonra arkadan bir arabada bana çarptı.
-Zincirleme kaza yaşadınız yani.
-Evet öyle oldu biraz ama önemli birşey yok.
Ela sesli bir şekilde nefesini verdi.
-Abim niye karakolda? Sen niye beni aradın?
-Abinle bana çarpan arabanın şöförü kavga etti. Yumruklaştılar biraz.
-Of abi ya!
-Sonra polis geldi. Karşıdaki adam abinden şikayetçi olunca polis alıp karakola götürdü . Abinde bana telefonunu verip seni aramamı söyledi.
Karakolun önüne gelmiştik. Ela arabayı park edip telefonumu bana uzattı.
-Avukat gerekiyor mu?
Telefonumu çantama koyarken başımı iki yana salladım.
-Gerekse bile yanınızda bir avukat var zaten.
-Nasıl yani ? Yoksa sen? Sen avukat mısın?
Başımı aşağı yukarı sallayıp onu onayladım. Hadi içeri girelim . Arabadan inip karakolun içine doğru yürüdük.
Ben polislerle görüşüp durumu öğrenmeye çalışırken , Ela'da bir duvara yaslanmış beni bekliyordu.
Telefonumdan saati kontrol ettiğimde saat gece 12 ye geliyordu.
Buradan çıkmamızın da biraz süreceğini varsayarsak bu gece buradaydık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İZMİR GÜZELİ
Storie d'amore-Acıyor mu? Dedim. -Daha çok yanıyor. Dedi. Mahçup bir şekilde gülümseyip oturduğum yerden kalktım. -Bence sen bu buzu eline alıp kendin tut, bende çay servisine yardım edeyim. Buzu onun ellerine bıraktım. -Aman başkalarını da yakma sakın. -Yok...