40.BÖLÜM

32 3 0
                                    

Abdullah şoka uğramıştı Melis bir kaç saniye sonra Abdullah'ın dudaklarını serbest bıraktı ve onun gözlerine baktı.

"M-Melis?"

Melis cevap verecekti ki kapı tıklandı.

"Kızım girebilir miyim?"
"Girebilirsin anne"

Melis'in annesi içeriye geldi ve Melis'in yanında oturdu.

"İyi misin kızım?"
"İyim anneciğim merak etme"
"Noldu yine neye üzüldün?"
"Y-Yok bişey anneciğim"
"Doğruyu söyle"
"Ş-Şey eski ailemi hatırladım da"
"Anladım güzel kızım üzme kendini"

Melis'in annesi Melis'in alnını öptü ve odadan çıktı. Abdullah şaşırdı onlar gerçek ailesi değil miydi yani?

"Eski ailen?"
"Ben bu hanımefendinin gerçek kızı değilim beni evlat edindiler"
"Yani Hakan senin abin değil mi?"
"Hakan benim abim ama bu insanlar bizim ailemiz değil"
"Nasıl yani Hakan'ın gerçek ailesi başka birileri mi?"

"Evet, eskiden Hakan abime fazla şiddet uyguladıkları için devlet abimi ailemin elinden aldı ve bana abimle gitmek isteyip istemediğimi sordular açıkçası abimi seviyorum bu yüzden ailem yerine abimi tercih ettim ve bizi bir yurt'a götürdüler. Orda aylarca kaldık şuan anne dediğim kişi eskiden kaldığım yurt'un sahibi benimle çok iyi anlaşmıştı abimle de öyle sonra beni evlat edinmeye karar verdi ama ben ile abimi ayırmak istemediği için ikimizi de evlat edindi. Abim küçüklükten beri hep asker olmak istemişti belkide ailem ona bu yüzden şiddet uyguluyorlardı bilemem... Abimin her zaman yanında olmaya çalıştım her anında doğum gününde, askere gittiği ilk gün, mezunyetinde, hastalandığında, kötü hissettiğinde, sevindiğinde kısacası her zaman onunla birlikte olmaya çalıştım çünkü iyi bir çocukluk geçirmedi ve gelecekte 'ailemden nefret ediyordum' gibi bir cümle kurmasını istemedim çünkü bende onun ailesiyim ve benden nefret etsin istemiyorum"

Abdullah Melis'in sözünü kesmeden onu dinlemişti Melis ağlamaya başlayınca Abdullah ona sarıldı.

"Tamam ağlama güzelim..."
"Seni öptüğüm için özür dilerim eğer rahatsız olduysan çok özür dilerim ama kendimi kontrol edemiyorum ben birine aşık olduğumda ne yaptığımın farkında olmuyorum"
"B-Bana aşık mısın?"
"Galiba"

Abdullah'ın içinde kelebekler uçtu resmen ama yinede Melis'in üstüne gitmek istemedi.

"Şey... anlattıklarım aramızda kalsa olur mu?"
"Tabiki güzelim"
"Ben kimseyle böyle konuşmam böyle rahat konuştuğum ve öptüğüm ilk kişi sensin"
"Hiç erkek arkadaşın olmadı mı?"
"Oldu ama onları öpecek kadar güvenmedim onlara"
"Bana neden güveniyorsun?"
"B-Bilmiyorum içimde sana karşı bir sıcaklık oluştu"
"Peki ya abin? Kızmaz mi?"
"Abim bana fazla karışmaz mutlu olmam için çabalar çünkü bir kere bağırsa öleceğimi biliyor"
"Neden?"
"Çocukluk travmalarım işte"
"Anladım"

Abdullah Melis'in yanağından süzülen yaşları sildi. Ve alnını öptü.

"Alışverişe gidelim mi?"
"Neden?"
"Kızlar genelde kötü hissettiğinde uyumak, alışverişe gitmek, müzik dinlemek, yemek yemek falan ister sen istemiyor musun?"
"Benimle geleceksen neden olmasın"
"Hadi kalk o zaman üstünü giy ben aşağıda bekliyorum"
"Tamamdır"

Melis üstünü giyerken Abdullah aşağıya inip Hakan'dan yani abisinden izin istedi. O sırada kapı çaldı. Gelen kişi Melis'in eski sevgilisiydi. Melis'in kitaplarını getirmişti, o sırada Melis indi üstünde kısa bir elbise vardı. Eski sevgilisi Melis'i süzdü.

"Giydiğini biraz kısa değil mi? Hayır yani erkekleri bilirsin onlar her zaman seni--"
"Melis istediğini giyebilir ben onu korurum, ayrıca sana ne oluyor? Kitapları ver ve defol"

Çocuk kitapları verdi ve gitti Hakan ve Yiğit Abdullah'a şaşırarak bakıyordu Melis kızarmıştı. Kitapları yukarı bırakıp çantasını alıp indi.

"Abiii dışardan istediğin bişey var mii???"
"Yok çiçeğim dikkatli gidin gelin"
"Timam"

Melis abisinin yanağına bir öpücük kondurup dışarıya çıktı.

"Araba ile mi gitmek istersin yoksa yürüyerek mi?"
"Yürümek"
"Tamamm"

Biraz yürümeye başladılarında Melis Abdullah'ın ellerini izlemeye başladı.

"Ellerin çok güzel"
"Yürümek derken bana mı yürümeyi kast ettin yoksa ayakların ile yolu mu yürümeyi?"
"Birincisi daha iç açıcı"
"Elini tutmak isterdim ama ben bir hocayım yapamam"
"Ne hocası?"
"Cami hocası"
"Ciddi misin?"
"Evet"

Biraz daha yürümeye devam ettiklerinde Melis'in erkek kankası ile karşılaştılar. Melis selamlaştıktan sonra biraz sohbet etti. Abdullah'ın gözü çocuğu hiç tutmadı.

"Bu abi kim?"
Abdullah Melis'in elini tuttu.
"Erkek arkadaşıyım"
"Ne!? Melis delirdin mi?"
"Delirdi noldu? Beğenemedin mi?"
"Yok ne alaka--"
"Neyse bizim acelemiz var dimi aşkım?"
"E-Evet görüşürüz Arda"
"Görüşürüz!"

Çocuk görüş alanından çıktığında Abdullah Melis'in elini bıraktı ve bir kaç kere tövbe etti.

"Noldu cami hocası? Hani tutmayacaktın"
"O çocuğu gözüm hiç tutmadı"
"Gerçekten erkek arkadaşım misin?"
"Yoo"
"Ama--"
"Yürü güzelim"

Alışveriş merkezine girdiklerinde Melis hemen çikolata reyonuna koştu ve bir sürü çikolata aldı.

"Şeker komasına gireceksin"
"Senin dudakların yüzünden olabilir ama bu çikolatalar beni şeker komasına sokmaz"
"Benim dudaklarım?"
"Çok tatlılar"

Abdullah kızarmaya başladı ama Allah'tan Melis görmedi çünkü görmesi için kafasını yukarıya kaldırması lazım boy farkı işte.  Melis bir sürü şey aldıktan sonra kasaya gitti ve tam kartını çıkardı verecekti ki Abdullah çoktan ödedi ve poşeti alıp çıktı.

"Gerek yoktu ben öderdim."
"Yok canım hem ben davet edeceğim hem sen mi ödeyeceksin olmaz öyle iş"

Bankalara geçip oturdular. Ama haberleri yok ki Yiğit ve Hakan onları gözetliyor. Abilik iç güdüleri işte ne yapacaksın. Melis yemeye başladığında Abdullah'a da herşeyden zorla yediriyordu.

"Ya istemiyorum diyorum kıt mısın güzelim?"
"Yiyeceksin"
"Yemicem"

Melis elindeki yiyecekleri bıraktı ve kollarını göğsünde bağladı.

"O zaman bende yemeyeceğim"
"Çok inatçısın ama bilmediğin bişey var ben senden daha çok inatçıyım. Peki o zaman yeme bende hepsini çöpe atarım"

Abdullah tam poşeti aldı çöpe doğru tuttu Melis onun kolundan tuttu.

"Tamam tamam şaka yaptım yicem"
Abdullah koluna doğru baktığında Melis kolunu bıraktı.
"Afedersin hoca bey"
"Aferin güzelim"

Melis tekrar çikolatalarına kavuşunca yine yemeye başladı. Abdullah Melis'in ellerinin titrediğini farketti.

"Ellerin niye titriyor senin?"
"Üşüdüm biraz"
"Niye söylemiyorsun?"
"Ne bileyim"

Abdullah üstündeki askeri hırkayı çıkarıp Melis'e giydirdi. Hakan fena derecede kıskanıyordu kardeşini şuan Yiğit onu tutmasa saldıracak Abdullah'a.

"Hadi eve gidelim saat geç oldu"
"Yarın lunaparka gidelim mi?"
"Bakarız"
"Oleyy! Hadi gidelimm"
"E kalk"
"Kalkamıyorum"
"Niye?"
"Üşeniyorum"

Abdullah çikolata poşetini aldı ve yürümeye başladı. Melis de çikolata poşetininin arkasından yürümeye başladı hem Yiğit hem Hakan hemde Abdullah gülmeye başladı.

"Seni çikolata canavarı"

Melis'in burnu kanamaya başladı hemen çantasından peçete çıkarıp sildi. Abdullah bunu farkedince korktu Hakan da endişelendi.

"Noldu!?"
"Yok bişey hep oluyor birazdan geçer"
"Niye oluyor?"
"Bilmem"
"Doktora gitmedin mi?"
"Yok"
"Abin götürmedi mi?"
"Bilmiyor kiii"
"Yarın lunaparktan önce hastaneye"
"Ama--"
"Yoksa çikolata da yok lunapark da"
"Of tamam"
"Aferin"
"Benim yürüyecek gücüm yok biraz oturalım"

Abdullah bir kaç saniye Melis'e baktı Melis Abdullah'ın ceketinin içinde kaybolmuştu resmen. Abdullah Melis'i kucakladı ve eve gittiler.

*Devam Edecek...

Komutan Ve İlk Aşkı | Yarı Texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin